bugün

sanki bir lanettir , yolda yürürken apartmanın birinde balkonu yıkayan teyzenin su sıçrattığında şişko bir su damlasının tam ensenize gelmesi kadar acı bir deneyimdir...

internet kafeye gelinir masalar boştur şöyle alıcı gözüyle bakılır ve beğenilen bir tanesine gidip oturulur... o kadar kesin bir oturuşunuz vardır ki , kralı gelse kalkmıcak gibi... sonra oturduğunuz anda enter tuşu yavşamış , fare ayarsız ve en kötüsü kulaklığın teki çalışmıyordur. gidip kafeciye masa değiştirmek istediğinizi de söylemezsiniz , özgüveniniz tamdı girdiğiniz anda...
* neden masa 2 ye oturdum ki masa 2 ne amk.

evde interneti olmayan gencin yaşamla savaşı
hangisine oturulursa oturulsun değişmeyecek olandır. çünkü o cafenin sakinleri iyi pc-kötü pc ayrımını bilirler.