bugün

a dostlar yıllarca kandırıldık, ilk kez ilkokulda hayat bilgisi dersinde dayattılar bunu daha bir çok şey gibi. okullar bize bir şey öğretmezdi, yalnızca bir kalıba sokardı. heyhat; bunu bile kalıba girdikten sonra öğrenmemizi uygun görmüşlerdi oysa ki. erol taş gülüşüyle taşşak geçerek söylediler bunu bize.

pek çok kişi üniversite yıllarında bu bilginin doğruluğunu sınamaya yeltendi, ortamlara aktı ama hep bir şeylerin eksik olduğunu, yeterince sosyalleşemediğini fark etti, derinlerinde hissetti bu sızıyı. nedenini bilmedi pek çoğunuz gibi; çünkü bu bir yalandı, her yalan bilgi gibi pratikte başarısız oldu.
her birimiz yapay sosyal aktivitelerde boğulduk gittik, bir lavabo giderinden akan sümük gibi, girdap olduk kaybolduk.

n' oldu en sonunda; 15 ila 17 inc arasında değişen monitörlere tutsak kaldık. tıpkı yapayalnız nalları dikip, 2x1 metre bir yeryüzü oyuğunda tutsak; yılanla, çiyanla bedenlerimizin dağlanacağı gerçeği gibi.

niye ?
çünkü hala bu büyük yalanın doğru olma ümidinin peşindeyiz de ondan. sanki bambaşka bir aleme akacak gibi, sanki biraz daha gömersek alice' in harikalar diyarına ulaşacakmışız monitörlere kafamızı zorlamamız bundan. yapay bir bilginin, yapay türevlerinde mutluluğu aramamız bundan işte.

insan sosyal bir varlık değildir a dostlar uyanın artık! her insan yalnız doğar, yalnız ölür.
bütün sistemin sosyal tabanlı bağlar ile yaşıyor olduğunu göremeyene yalandır elbet. dil, kültür, alışveriş, iletişim, sanayi, ve dahi milyon seviyede karşılıklı birbirini üretebilen ve kendisini katlayan bir türün sistemi ileri düzeyde sosyaldir. iki gün kimse kimseye konuşmasa dünya nüfusunun yarısı fiziksel olarak ölür, o derece karşılıklı bağlar içerisindeyiz.

"ben yalnızım" ayağı bu yüksek sosyal akıl fikir aleminin ürettiği bir boyuttur, lükstür, zevktir, daha derin bir evrene açılan fantezi kapısıdır. bir hayaldir yani: "herkes yok olsun ben yine yaşarım bu dünyada...": yaşarsın ama, yaşam kaliten bayağı bir etkilenir.