bugün

iki durumu mevcuttur bu mevzu bahisin efendim;
-doğuştan gelen sündüklük.
-öncelerde şen şakran biri olup yaşadığı sarsıcı olaylar eziyetinde değişen kafa yapısının mahsulü.

doğuştan gelen sündüklüğe verebileceğim en oluru tavsiye psikiyatra derdini anlatıp kırmızı reçete ilaçlardan alması. içinde uyuşturucu maddesinin bulunduğu (ne olduğunu sormayın bende hatırlamıyorum) bu ilaç askeri lise sınavlarında pürüz çıkarabilir, bilincinde olmanızda faydası var. ayrı etten dikkat dağınıklığı sorununa zemin verebilir. zamanında ailemin gereksiz yere bana bu ilacı kullandırtmaları sonucu ciddi şekilde dikkat dağınıklığı problemim teşkil etmişti.
ikinci vaka-i ise sonradan bilincimize firewall gibi inen olaylar silsilesine tekabül gelişen temkin davranışı. bu zittarazottok girişten sonra biraz detaylara inmek gerekirse ağırlıklı olarak insan ilişkilerinde darbe yemiş, kimisi olsun kendi hatasından kimi olsun karşıdaki elemanın ibneliğinden kaynaklı biten arkadaşlık yada aşk ilişkisinden doğan bir sorgulama mekanizmasının yaşamın devamında atılan her adımda kendinizi sorgulamaya tabi tutmanıza neden olmasından dolayı samimiyet getiremeyen hareketler arasında sayılır. nefes molası .bu tarz samimiyetler doğaçlama gelişir genel olarak. konunun konuyu açması sizin kabiliyetinizle değil daha az düşünüp daha çok saçmalamanızla orantılıdır. samimi arkadaşların çok saçmalamasıda bundandır. lâkin sen iletişim kurduğun insanı yada kendini sürekli sorgularsan, eleştiride bulunursan yada dostluğunuzun hakkında önsezide bulunursan ( beni kullanıcak ,üstümden prim yapıcak gibi...) bir şekilde o düşünceler dünyayı 3-5 kere turlar yine seni bulur, bulur abi şüphen olmasın evrene verdin bi kere ayarı. bunun en klasik tavsiyesi geçmişini silkele baboli yeaav dır, tabikide öyle geçmişinle iç hesaplaşmanı at çöpe gitsin ilk. sonra ki aşamada bol bol komedi filmi izleki saçmalama eyilimin kuvvetlensin (bkz: recep ivedik) . bu yazdığım reçeteyi haftada 3 gün 3 gece uygularsan 1 ayda normal bir insana dönüşebilirsin, çaya da beklerim canım hadi kal sağlıcağınla.
sorun değildir. doğru yolu bulmaktır.
Bir ben böyleyim sanıyordum meğer benim gibileri varmış. Kalabalık bir ortama girince rahatsız oluyorum. Gerçi bir kişi bile olsa rahatsız olduğum oluyor. Sabahları kimseye günaydın deyip de başlayamam güne mesela. Selam bile vermem. Niye bilmiyorum olmuyor. Çok yapmacık buluyorum sabahın köründe yüzünde kocaman gülücüklerle okula gelip herkese günaydın diye bağıranları. Sabahın köründe gün aymıyor bana belkide. Bilemedim.
fazla samimiyet tez ayırılık getirdiği için insanlarla samimi olamamaktır.
Benim o. Hep bir mesafeyle yaklaşırım mutlaka ve hatta çok yakın olmadığım herkese karşı tutumum bu şekilde. Dışarıdan soğuk durduğum gerçeği de eklenince içimi açamıyorum ama şu da var böylelikle daha az insan kırıyor.