bugün

öncelikle belirtmeliyim ki göte girebilitesi oldukça yüksek bir önermedir tıpkı diğerleri gibi.

insanlar, sağlıklı oldukları süre boyunca ölümü düşünmezler, dünyevi duyguların, zevklerin o kadar kölesi olurlar ki ölümü akıllarına bile getirmezler. fakat ciddi bir ölüm tehdidi, örneğin bir hastalık belirdiğinde, ilk etki ölüm korkusu olur. hastalığın şiddetine göre hissedilen şey de değişir. kimisi skat kalmaktan kimisi tek böbrekli kimisi diyalize bağlı kalmaktan korkar. ve korku büyür git gide. ölüm korkusuyla değişir yerini.

ve ölüm korkusu şiddetlendikçe vücut direncini kaybetmeye başlar. hastaneye ayakta giden ve kanser belirtileri taşıyan bir hasta adayı, kemoterapiye başladığı anda başlar ölüm korkusu hissetmeye. ve bu korku içindeki hastalığı öyle bir ateşler ki artık gün geçtikçe eriyen bir beden vardır soğuk yatağın üzerinde. ve hastaneye dolmuşta dikilerek gelirken bile yorulmayan insan içindeki ölüm korkusunun el verdiği ölçüde savaşır hastalık dediğimiz şeyle. ne acıdır ki ne kadar çok korkuyorsan o kadar çok teslim olursun ecel dediğimiz kandırmacaya.
(bkz: the secret)