bugün

yüzyılın casusu.

Elyasa ya da Türkiye'deki söylenişiyle ilyas Bazna. Arnavut kökenli bir Türk vatandaşı. 1904 doğumlu olan Bazna hiç bir işte dikiş tutturamamış, fazla meraklı olduğu için Alman Elçiliği'nden kovulduktan sonra ingiliz Elçiliği'nde kavas yani uşak olarak işe alınmış. Casusluk faaliyetine başladığı zamanlarda henüz 40'lı yaşlarındaymış. o sıra dünyada ikinci dünya savaşı var.

70 yıl kadar önce ingiliz büyükelçisi yatağında mışıl mışıl uyurken gizlice odasına sızmış, büyükelçinin yanıbaşındaki evrak çantasının içinde duran "çok gizli" ibareli savaş planlarını gizlice almış, daha aydınlık bir odada fotoğraflarını çekip evrakları tekrar yerine koymuş.

görsel

kovulmadan önce tanıştığı almanya büyükelçiliği müsteşarı Albert Jenke ile görüşmek istemiş. albert jenke, almanya dışişleri bakanının eniştesi. yani kızkardeşinin kocası. dolayısıyla da bürokratik olarak oldukça etkili bir isim. ilyas abimizin derdi çok açık. bu çok gizli evrakların bulunduğu film rulosu karşılığında 20 bin sterlin istiyor. evraklar inceleniyor ve ilyas abimize para tereddütsüz ödeniyor. yalnız bu evraklar arasında inanılmaz gizli ve stratejik belgeler var. misal türkiye'de faaliyet gösteren ingiliz ajanlarının listesi, türkiye ve ingiltere arasındaki gizli anlaşmalar, müttefik güçlerinin silah ve mühimmat talep listesi... belgeler savaşın kaderini değiştirecek cinsten.

görsel

bu iki taraf için de faideli alışveriş sonrasıda ilyas abimize yeni bir makine ve film rulosu verilmiş. getirdiği her yeni belge için 15 bin sterlinlik ödeme taahhüdü verilmiş. o sırada da kendisine almanlar tarafından bir kod isim konmuş. bu ismi en sonda vereceğim. bazılarınız için sürpriz olsun.

görsel

ilyas abimiz her yeni belge için daha fazla ücret talep etmeye başlayınca, aşırı zeki almanlar durumdan şüphelenmiş. belgelerin gerçekliği konusunda emin olamamışlar. bunu da çok acayip bir yöntemle teyit etmek istemişler. ellerindeki begelerde sovyetlerin saldırı planı olmasına rağmen sofia'nın bombalanmasına göz yummuşlar. sonuçta 4000 insan ölmüş ve belgelerle birlikte ilyas abimizin güvenilirliği ispatlanmış. yönteme bak amk.

bu ve bunun gibi onlarca inanılmaz belgenin gerçekliği ortaya çıkınca, almanlar bunu kullanmak için türkiye'ye tehditler savurmaya başlamışlar. zira ele geçen belgeler arasında ingiltere ve türkiye arasındaki pazarlıklar da mevcutmuş. yangın bombalarıyla istanbul ve izmir'i yok edeceklerini açıkça dönemin Dışişleri Bakanı Numan Menemencioğlu'na iletmişler. bakana iletilen bu tehditler karşısında türkiye, ingiltere'den gerçeküstü bir silah ve mühimmat talebinde bulunmuş. bu silahlar gelmediği sürece ingiltere için kılımızı kıpırdatmayacağımız de belirtilmiş. bu gelişme belki de türkiye'nin ikinci dünya savaşına girmesini engelleyen en büyük etmen olmuş. ingiltere türkiye üzerindeki planlarını böylece askıya almış.

ilyas abimizin belgeleri bir süre sonra başka bir şüpheyi ortay açıkarmış. naziler ilyas'ın çift taraflı çalışan bir ajan olma ihtimalini de değerlendirmişler ve her belgeyi dikkate almamaya başlamışlar. bu dikkate alınmayan belgeler arasında amerika'nın üstün silah gücü ve meşhur normandiya çıkartmasının ilk adımları da bulunuyormuş.

ingiltere bu istihbarat açığı karşısında ankara büyükelçiliğnde olağanüstü önlemler almış. tüm çalışanları sorgulamış. ilyas abimizi de sorgulamışlar. yalnız ilyas abinin dil bilmeyen ve cahil biri olduğu gerekçesiyle şüphelenmemişler bile. gizli kasalara alarmlar bile bağlamışlar. yalnız alarmın sigortası çıkarılınca devre dışı kalıyormuş. ilyas abi de bunu anlamış ve ajanlığa kaldığı yerden devam etmiş.

daha sonra sofya büyükelçiliğinde görevli sekreterlerden biri amerika'ya sığınmış. bu sekreter ilyas abinin kimliği gibi çok stratejik şeylere hakimmiş. ilyas abi de riski göze almamış ve elçilikten istifa etmiş. bu istifa bile dikkat çekmemiş.

ilyas abimiz almanlardan 5 ayda 300 bin sterlin gibi ciddi bir para almış. artık istediği gibi yaşayabilecekmiş. o da tam bir türk gibi düşünmüş ve önce araba alıp satmış. sonrasında ise kendisine birkaç ortak bulup müteahhitlik yapmış. bu sevdası almanlar tarafından piyasaya sürülen ve ingiliz ekonomisini çökertmek amacıyla yapılan sahte sterlinlerin elinde patlamasıyla kısa sürmüş.

ilyas abimiz yeni kurulan alman hükümetine defalarca mektup yazmış ve sahte paraların karşılığında zararının tazmin edilmesini istemiş. bu sırada da hatıraları bazı gazetecilerin ilgisini çekmiş. kitapları yayınlanmış, filmleri çekilmiş. ilyas abimiz de nihayetinde alman hükümetine iltica talebinde bulunmuş. bu talep kabul edilmiş ve kendisine maaş bağlanmış. nihayetinde 21 aralık 1970 tarihinde almanya münih'te vefat etmiş ama bir dönem tarihi sadece cebinde taşıdığı bir fotoğraf makinesi ile yeniden yazmış.

üstelik bunların tamamını kendi ifadesine göre para için yapmış ve bu onun için bir onurmuş.

görsel

ilyas abiyi kimse tanımaz ama siz onu çiçero deyince tanırsınız.

#tarih

bu da benim ufak bir katkım olsun.
Casusların hepsi para karşılığı çalışır. Büyük çoğunluğu da çift taraflı çalışır. Casusluk işi James bond zırvaları gibi değil, daha çok ilyas bazna gibi bir hadise.