bugün

hitler'in savaş sırasında bir hedefinin de türkiye olduğunu ve türkiye'yi işgal etmek için rapor hazırlattığı ortaya çıkmış. işte o rapor:

--spoiler--
'Bir sonraki hedefi Türkiye olacaktı'
Almanya'da yaşayan Türk araştırmacı Şenol Şahin Çörekçi, Hitler'in Türkiye'yi işgal etmek amacıyla hazırlattığı iddia edilen askeri Türkiye raporuna ulaştığını bildirdi.
Güncelleme:06 Mayıs 2012 14:55
Çörekçi yaptığı açıklamada, 20 yıldır Almanya'da yaşayan Türkler başta olmak üzere, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemleri Türk-Alman ilişkileriyle ilgili incelemeler yaptığını anlattı.

Hitler'in işgal etmeyi planladığı ülkelerle ilgili önceden detaylı bilgilerin yer aldığı raporlar hazırlattığını ifade eden Çörekçi, bu ülkelerden birinin de Türkiye olduğunu kaydetti. Çörekçi, son derece gizli “Militargeographische Angaben Über Die Türkei-Türkiye'nin askeri ve coğrafi belgeleri” adlı 217 sayfalık raporun, isminin açıklanmasını istemeyen emekli bir subayının ailesi tarafından saklandığını, araştırması sırasında bu rapora ulaştığını kaydetti.

Hitler'in en büyük arzusunun Arap Yarımadası, Azerbaycan'daki petrol yatakları ve Türkiye'deki bor madenlerine ulaşmak olduğunu ileri süren Çörekçi, raporun “Alman istihbarat Merkezi tarafından 1935-1941 yılları arasında Berlin'de hazırlandığını” iddia etti. Çörekçi, raporda Türkiye'nin büyüklüğü, sınırları, politik özellikleri, hava durumu, coğrafi bölgelere göre hastalıkları, deprem bölgeleri, akarsuları, sulu tarım yapılan bölgeleri, yetişen ürünleri, havalimanları, gemileri, trafik durumu, haberleşme imkanları, madenleri, su kaynakları, dili, yol güzergahları, askeri bölgelerin yerleşim planlarının detaylı şekilde yer aldığına dikkati çekti.

iLGiNÇ DETAYLAR

Raporda dönemin Türkiyesi ile ilgili ilginç bilgilerin yer aldığına değinen Çörekçi, şöyle konuştu: “Raporda yazları sıcak Türkiye'de salgın hastalıkların çok görüldüğü ve bulaşma ihtimalinin yüksekliğinden, kışın çok sert geçtiği bölgelerde ise sobadan sızan gaz nedeniyle zehirlemelerinin çok görüldüğünden bahsediliyor.

Raporda, iki bulaşıcı sinek türüne karşı dikkatli olunması isteniyor. Sarılık ve sıtmanın bu iki sinekten yayıldığı ve çok sayıda Türk'ün hayatını kaybettiği belirtiliyor.” Çörekçi, raporda askerlerin verem hastalığına karşı uyarıldıklarını, hastalığın daha çok mayıs-ekim döneminde yaygın şekilde görüldüğünün kaydedildiğini söyledi.

Raporda Türk askerlerinin nisan, mayıs aylarında çok yağmur yağması, yaz aylarında ise bağırsak hastalıkları ve güneş çarpmaları nedeniyle hareket alanlarının daraldığının vurgulandığını anlatan Çörekçi, ayrıca birliklerin akarsu kenarlarında kurulması nedeniyle sel baskınlarına maruz kalındığının belirtildiğine de değindi. Dağların, ırmakların durumunun yanı sıra deprem bölgeleri ve nehir kenarlarında yetişen bitkilerin de raporda yer aldığına işaret eden Çörekçi, şunları söyledi: “Raporda Türkiye'de yaşayan azınlıklarla ilgili de detaylı bilgiler yer alıyor. 1935 verilerine göre nüfusun 15 milyon 839 bininin Müslüman, 125 binin Ortodoks, 32 bin 100'ünün Katolik, 8 bin 500'ün Protestan, 44 bin 500'ün Gürcü ve diğerleri şeklinde yer aldığı görülüyor. Raporda çiftçilikle, endüstriyle ve serbest meslekle uğraşan insan sayılarından, otobüs ve kamyon kullanan insan sayısına kadar tüm çalışan ve çalışmayan kesimlerin bilgileri detaylı şekilde yer alıyor. Raporda o yıllarda Türkiye'de 2 milyon 476 bin okur-yazar, 16 milyon 157 bin okuma yazma bilmeyenin yer aldığı kaydediliyor.”

TÜRK ERKEĞiNiN YAPISI

Çörekçi, raporda Türk erkeğinin yapısının, “Sakin, geri çekilen, kişilere çok geç güvenen, çok çalışkan ve her zaman kazanmak isteyen, bazen de çok sinirli ama dürüst” diye tanımlandığına dikkati çekti. Raporda, madenlerle ilgili bilgilerin de anlatıldığını ifade eden Çörekçi, Zonguldak ve Sivas'ın kömür madeni olarak çok zengin bir potansiyele sahip olduğundan bahsedildiği bilgisini veriyor. Bu rapora göre Derince'de 100 bin ton, Ankara ve Sivas'ta 80 bin ton, Eskişehir'de 50 bin ton, Kayseri'de 40 bin ton, izmit ve Afyonkarahisar'da 30 bin ton, Diyarbakır'da 20 bin ton kömür rezervi bulunuyor. Çörekçi, raporda ayrıca Türkiye'nin en önemli tren bağlantılarının, iç ve dış hatlarla sınırlardaki bağlantı noktalarının, Suriye-Irak ve Sovyetler Birliği bağlantılarının haritalarla yer aldığı bilgisini verdi. Türkiye'de hangi şehirde kaç benzinlik olduğu, benzinin şehirden şehre gidilirken yetip yetmediğinin de hesaplanarak belirtildiğine de dikkati çeken Çörekçi, benzinin küçük şehirlerde ve kasabalarda bakkallardan dahi alınabilineceğinin belirtildiğini, ayrıca raporda illerdeki tamirhanelerin yerlerinin de belirtilerek, araç yedek parçasının sadece istanbul'dan temin edilebileceği bilgilerinin yer aldığını anlattı. Bu rapora göre o yıllarda Türkiye'de 3 bin 443 otomobil, 721 otobüs, 5 bin 197 kamyon, 143 traktör bulunduğunu kaydeden Çörekçi, benzin istasyonları ve araç tamirhanelerinin yerinin de rapora işlendiğini bildirdi. Türklerin yemek kültürüyle ilgili bilgilerin de yer aldığını anlatan Çörekçi, Trabzon'da hamsi ve yunus tüketildiği bilgisinin de rapora girdiğine işaret etti.

DENiZLERDEKi TUZ DERECELERi BiLE ÖLÇÜLMÜŞ

Raporda bir birinden ilginç bilgilerin yer aldığını vurgulayan Çörekçi, denizlerdeki tuz derecelerinin de ölçüldüğünü, Anadolu'nun çeşitli şehirlerinden denizlere geçiş mesafelerinin belirtildiğini kaydetti. Raporda en iyi hastanelerin olduğu illerin de belirtilerek, hastane yatak kapasiteleri ve bulaşıcı hastalıklara yönelik müdahalede bulunan hastanelerin yer aldığına dikkati çeken Çörekçi, Türkiye genelindeki özel hastane sayısının 3 bin 230 olarak yer aldığı raporda yabancıların kurduğu hastane sayıları ve yatak kapasitelerinin bulunduğunu da kaydetti.

Raporda iki sayfanın Türkçe'ye ayrıldığını da belirten Çörekçi, burada çok kullanılan kelimelerin yer aldığını kaydetti. Hitler'in Türklere zarar vermediğine ilişkin bilgilerin gerçeği yansıtmadığını savunan Çörekçi, şunları söyledi: “Berlin'de 500'e yakın Türk asıllı Yahudi'nin öldürüldüğünü biliyorum. Tanıklarıyla görüştüm. Hitler'den kurtulan isaak Behar adlı kişi bana yaşadıklarını anlattı. Almanya'da Yahudilere yönelik baskılar artınca Türk asıllı Yahudiler Türk Büyükelçiliği'ne sığınmak istiyorlar ancak bunlar engelleniyor. Büyük bir çoğunluğunun öldürüldüğünü biliyoruz.”

Çörekçi, “Elimizde bulunan verilere göre Hitler, Almanları destekleyen Müslüman ülkeler ve diğer Türk unsurlarından çekindiği için işgal amacından vazgeçmek zorunda kalmıştır” diye konuştu.

--spoiler--
-ölmeseydi hitler türkiye'ye saldıracaktı.
+götünü keserdik onun götünü!
geldikleri gibi gidenlerden olurdu.
(bkz: hitler neden türkiye ye saldırmadı sorunsalı)
(bkz: adolf hitler in türkiye yi işgal etmemesi)
rusya - ingiltere - fransa maceraları mutlu sonla bitseydi kesinlikle ziyaret edeceği topraklardır Türkiye.
Türkiyeye rusyayı aldıktan sonra saldıracağı yönünde bir takım iddalar mevcuttur.
(bkz: delidir ne yapsa yeridir)
eski safsatadır. hitlerin türkiye'yi işgal etmeyi düşündüğü bununla ilgili rapor hazırlattığı zaten bilinmektedir. bu raporlarda* türkiyeyi işgal etmenin bedelinin yugoslavyanın 3 katı olacağı hesaplanmıştır. ki yugoslavyayı işgal etmek almanlar için çok zahmetli olmuştur.
yalan dolandır. rus cephesi dururken, kendisine hiç bir getirisi olmayacak, yolu, altyapısı sanayisi olmayan üstelik coğrafyası da oldukça zorlu olan türkiye ye saldırmak aklından bile geçmemiştir. en fazla fizibilite yapmıştır. ha rusya yı alaydı o zaman zaten saldırmasına gerek kalmadan biz teslim olurduk o başka.
Saldirsa bile eli bos donecekti gelidigi gibi giderdi. Zaten kesin bir kanit yok saldiracakmis diye. Ama yinede (bkz: delidir ne yapsa yeridir)
Hitler Almanya'sının 1940 yılında başlayan balkan harekatından sonra, almanlarca işgal edileceğinden endişe eden türkiye'nin ingiltere'nin yanında savaşa girmesinden endişe eden hitler'in hazırlattığı, trakya'nın ve boğazlar'ın işgalini öngören işgal planıdır.

bu yönde iki tarihi belge vardır. 1.belgede, bulgar ordusu'nun trakya bölgemizi işgal etmesine dair alman ordusuna verilen 28 ekim 1940 tarihli emirdir. bu emre göre, trakya ve boğazlar'ın derhal işgal ve türk ordusu tecrit edilecekti.

2.emir ise, 20.02.1941 tarihli olan yazılı emirdir. bu emirde, türkiye'nin trakya bölgesinin işgali için iki yol gösterilmekte ve işgal için 10 Nisan 1941 gösterilmektedir. bu emirdeki birinci yol: yunanistan ile türkiye'ye 07 MART 1941 tarihinde aynı anda saldırılacaktır. 2.ci yol: yunanistan'ın önce işgal edilmesinden ve alman birlikleri yeniden gruplandırıldıktan sonra 10 nisan 1941 tarihinde (yunanistan'ın işgalinin tahminen tamamlanmasından dört gün sonra) türkiye'ye saldırılacaktır.

bu arada diplomasi trafiği tüm hızıyla devam ediyordu. almanya'nın ankara büyükelçisi von papen, türk dışişleri bakanı numan saraçoğlu ile yaptığı 1 mart 1941 günü, hitler'in inönü'ye yazdığı bir mektubun bugünlerde geleceğini ifade etmiştir. saraçoğlu bu konuyu inönü'ye aktaracağını söylemekle yetinmiştir( alman dışişleri arşivinde 172638-39-40 no. ile kayıtlıdır). ankara bu mektubu beklerken, hitler, türkiye'nin yunanistan'daki ingiliz birliklerinin yanında savaşa girmesinden endişelendiğinden, tedbiren savaş planları hazırlamış, durumu izlemektedir. 27 şubat 1941 tarihinde von papen alman dışişleri bakanı ribbentrop'tan bir telgraf almıştı. bu telgrafta ribbentrop, von papen'e "balkan politikası, türkiye'yi bir savaşa itebilir" görüşünü bildirmişti. aynı telgrafta, ayrıca, "almanya'nın balkan politikası ve savaşı, türkiye'ye karşı değildir. balkan savaşı, yunanistan'daki ingilizlere karşı yapılmaktadır" denilmekte ve von papen'den ankara'nın endişelerini gidermesi için talimat verilmekteydi. von papen bu görüşmeden önce, 10 ocak 1941 tarihinde berlin'e gönderdiği raporda "almanya'nın diplomatik kanaldan türkiye'ye verdiği garantinin yeterli olmadığına inanıyorum. türkler, alman birliklerinin bir emniyet bölgesi olarak, kendi sınırlarından 50 kilometre geride durmasını istiyorlar. türkiye'nin yunanistan'daki ingilizler bir yardım yapmayacağını söyleyebilirim" diyordu. görüleceği üzere tüm mesele, türkiye'nin yoğun ingiliz baskısı ve sınırlarına kadar gelen alman ordularının baskısı altında kalmış durumdayken, nasıl bir tavır takınacağının belli olmamasından düğümleniyordu. türk hükümeti, almanların teminat vermesine haklı olarak güvenemiyordu. zira hitler, 26 ağustos 1939 tarihinde, belçika, hollanda, lüksemburg, danimarka ve isviçre'ye "tarafsızlıklarının korunacağı garantisi vermesine rağmen, isviçre hariç bu ülkelerin tamamını işgal etmişti.
türk hükümeti almanların işgalinden, almanlar da türkiye'nin ingilizlerin yanında savaşa girmesinden endişelenirken, ingilizler de türkiye'nin kendi yanlarında savaşa girmesi için baskı yapıyorlardı. inönü, ülke savunmasını almanlara karşı güçlendirmek üzere kolayca ikna ettiği ingilizlerden, ırak yoluyla 200 askeri nakil aracı, 13 bin sandık mühimmat ve 28 bin varil benzin almıştı.

türkiye'nin ülkeyi savunmak için gösterdiği yoğun çaba, alman ve sovyet yetkilileri arasında berlin'de yapılan görüşmelere de konu oluyor ve alman dışişleri yetkilisi weizsacker "türklerin biraz sinirli oldukları"ndan söz ediyordu. gerçekten de, ankara hem sinirli hem de kararlıydı. 17 şubat 1941 tarihinde bir bulgar saldırısını önlemek için bulgaristan ile bir dostluk anlaşması imzalamıştı. bulgarların da türkiye'nin ingiltere'yle ittifak kurarak kendi ülkelerine saldırmasından endişe ettiklerinden ve dostluk anlaşmasını imzalamakta istekli olduklarından kuşku yoktur. von papen, bu anlaşmanın imzalanmasından sonraki günün gecesi berlin'e gönderdiği telgrafta "numan (saraçoğlu) bana, türk hükümetinin savaşa katılma hususunda ingilizlerden gelen baskılar konusunda gevşemeyeceğini söyledi" diyerek berlin'in içini ferahlatıyordu.

öte yandan türkiye, elindeki tüm olanaklarla, trakya'ya 50 bin kişilik iyi vasıflı birlik nakletmiş, izmir ve marmaris ile rodos adasına bakan sahillere ingiliz yapımı 28,5 cm çapında toplar yerleştirmiş ve tabii ki seferberlik ilan etmiş ve olası bir alman işgaline karşı hazırlığını yapmıştı.

inönü, müttefiklerin yanına geçmelerini önlemek adına kendilerini tehdit eden ve aynı zamanda bazı ege adalarını teklif eden almanya ile bir milyon asker desteği sözü vererek yanlarında savaşa katılmaları için baskı yapan ingiltere'nin oluşturduğu cenderede, akılcı bir şekilde diplomatik becerisini kullanarak, dönemin iki büyük savaşan ülkesinin arasında ezilmeden tarafsızlığımızı korumuş ve türkiye savaş belasından uzak kalmıştır.

kaynak: cüneyt arcayürek(ikinci dünya savaşına ait gizli belgeler-hürriyet gazetesi
kasım 1972 nüshaları)-
http://www.atam.gov.tr/in...giIcerik&IcerikNo=707
sene olmuş 2012 hala hitler'in işga planı diyorlar. geçtik biz oraları abi.
dünyayı isteyen bir adamın türkleri çok sevdiği için onlara saldırmadığına inanan safların hatırlaması gereken planlardır.