bugün

bir çocukluk fantezisidir.

şöyle düşünürüz; markette geziyoruz, her ne hikmetse annemiz ve babamız arabaya giderken bizi unutuveriyor. biz dondurma reyonunda dolap camını yalarken ışıklar hafif bir şekilde sönüyor. hay allah, yokluğumuzu ne ailemiz ne de güvenlik görevlileri farketmemiş. hiç de paniklemiyoruz, hoşçakalıp gitsinler diyoruz.

sonra hepsi çekip gidiyorlar evlerine. biz de koca markette tek başımıza kalıyoruz. ne yapsak, sabaha kadar cornflakes mi yesek, kuru kuru nesquik tozu mu yutsak, sosis mi yesek, alışveriş sepetleriyle go-kart mı yapsak diyoruz. o anda ağlamak istiyoruz, koskoca gıda imparatorluğu emrimize amade. biri çimcik atsın diyoruz ama kimse yok, çimciği boşveriyoruz ve tüketime geçiyoruz.

bu tür bir fantezidir, hiç olmamıştır o ayrı. güvenlik görevlileri market kapanmadan raf altlarına bile bakıyorlar, manyak olduklarından olsa gerek.
her çocuğun hatta her gencin hatta itiraf ediyorum her yetişkinin rüyasıdır kendileri.
çocukken olduğu kadar şimdide hayallerimden birinde beni bekleyen fantezidir. bir kere bütün reyonlar emrinizdedir ve tüketilmeye hazırdır. hala yüksek olan tüketim çılgınlığımız hayatımız boyunca tavan yaptığı için böyle bir fantezi kurmak garip değildir.
yedin içtin o zamana kadar iyi de sonra sıkıcı olur. kalınacaksa bir kaç kişi mahsur kalınmalıdır.