bugün

ayakların yere değmeden yükseğe sıçrayamazsın'lara inanmaktır her kaybedişte yeniden başlamak.

zordur, kazanmak ve kaybetmek kelimelerini kafada yenmek, sadece hayallerin için verdiğin kutsal mücadeleyi bilmek, kendine saygı duymaktır.

bu hayat hepimizi devirmedi mi defalarca, pes edenler mi daha saygın mücadele edenler mi öyleyse...
çok özendiğim hareketlerdir.
allah size nasıl bir sabır vermiş be kardeşim hiç mi usanmazsınız siz?
Ben yılın 365 günü yelkenlerim suda mal gibi dolanıyorum ortalıkta.
◾Hep denedin, hep yenildin. Olsun. Gene dene, gene yenil. Daha iyi yenil.
yapacak bir şey yok. ister iste, ister isteme sike sike kalkıyorsun ayağa. bunun bir üst versiyonu da var hatta, kalkıp yaraların iyileşmeden tekrar düşmek. asıl önemli olan kendin isteyerek mi kalkıyorsun, yoksa zorla mı ? eğer kendin isterek kalkarsan ayağa, bir sonraki düşüşte nerenin kanayacağını biliyorsun en azından.

sene 1999. kapının önünde gıcır gıcır bir mustang. bebek gibi. nasıl seviyor babam. çocuk aklı işte. ben de direksiyona geçip sallıyorum öylesine. o zamanlar 7 yaşımdayım. istanbul'un çok çok nezih bir muhitinde 5+1 evimiz var. hem de en üst katta haa. evin sadece salonu 2+1 bir ev kadar. hayat tıpkı rüya gibi. yaşıtlarım atari'de circus charlie oynarken, ben windows 98'de volfied oynama keyfi yaşıyorum. her neyse. o yaz anneanneme tatile yollanıyoruz küçük kardeşimle. yaz tatili dönüşü bir dönersin. okmeydanı'nda sıvasız, sobalı, tuğla bir ev. içi rutubetten leş gibi kokuyor. o derece batmışız. babam her gün balkonda kara kara düşünüyor. kendine bir şey yapmasından korkuyoruz. aynı sene içerisinde zamanın parasıyla 250.000 lira (şuan ki 25 kuruş) ekmek parası bulamıyor annem. parasızlıktan sigarayı bile bırakıyor haa. ne çaresizlik. baba şehir dışında çalışmaya gitmiş beli doğrultmak için. doğrulmuyor. ben konuşmuyor, düşünüyorum sadece. yıllar yıllar geçiyor. bizim durum düzeliyor. peder emekli oluyor. ben iş güç sahibi oluyorum. şuan tüm her şeyimi kaybetsem de içim cızlamaz. nasıl baştan başlayacağını taa fidanken öğrendim.
Başlayanlara helal olsun dediğim eylemdir. Her kaybettiğimde biraz daha sönüyorum.
(bkz: american dream)
her başlayışta yine yeniden kaybetmekten daha kötü değildir. veya ikisi de aynı şeydir. bu söyleyeceklerim insanın kendi hayatıyla ilgili. hani hayata geç kalıyorum hissi diye bir başlık vardı ya ona benzer. her geçen günümü kayıp zaman görüp, kendime kalanlar az da olsa kârdır deyip yaşamaya başladım artık. büyüyüp, yaşlanacak olmamın efkarına bile efkarlanamayacağım diye çekingelerim de arttı. ama yine de umudumu yitirmedim. küçüklükten bugüne hayatın her alanında bana gelen iyi kötü olayları hep şöyle yorumladım. beklentilerim ne kadar düştüyse, ne kadar hatamı kabul ettiysem, günahlarıma sevaplarıma ne kadar boynum büküldüyse, ne kadar pişmanlıklar duyduysam ve ne kadar özen gösterdiysem bu hayata o derecesinde bana geri dönüyor bu hayat. onun için. ne demişti bir gösteride. yaşamak, yaşamak dedi allah, tek marifetiniz biraz özen gösteriniz. en çok kendimden, en çok kendimden rica ediyorum bunu. burada dursun bu.