bugün

tembellerin istedikleri gibi tembellik yapabilecekleri bir dünyadır.

bir tornavidanın bilinci olsaydı emin olun vida çevirdiği sürece mutlu olurdu. bir matkabın bilinci ve dili olsaydı size dünyanın en sevdiği işinin duvar delmek olduğunu söylerdi. yine bir çekiçle konuştuğunuzda size çivi çakmanın kendisine en kolay gelen iş olduğunu söyleyecekti ve bunun dünyanın en harika işi olduğunu iddia edecekti. çünkü yaratılan her şey hangi fonksiyonu yerine getirmek için tasarlandılarsa, o iş onlara kolaydır ve mutluluk vericidir. her tornavida çivi çakmakta çok zorluk çeker ve bilinç sahibi her çekiç vida çevirmeye çalışmaktan nefret eder.

doğaya baktığımızda hangi canlı ne iş için yaratılmıssa o işi profesyonel olarak yapıyor. insanların henüz mahvedemediği bir doğal ortamda yaşayıp da işinden şikayet eden ve iş hayatı yüzünden depresyona giren tek bir canlı gösteremezsiniz. istisnasız hepsi mutlu ve başarılı. hepsi sevdiği işi yapıyor.

peki bu nasıl oluyor? doğadaki her bir canlı nasıl oluyor da türünün getirdiği görevleri hiç zorlanmadan severek yerine getiriyor? ne yapması gerektiğini nerden biliyor? neden doğada diplomalar, hocalar, üniversiteler, sertifikalar yok ve olmamasına rağman kusursuz bir düzen nasıl işliyor?

bunun cevabı gayet net. herşeyi planlayan en büyük bilinç sahibi olan ilk neden, her canlıyı, kendisinin ve sistemin faydası için yapması gereken şeyleri sevmek için genetik olarak programlamış ve her canlıya yapması geren şeyleri kolay kılmış. insanlar ise mutluluğu zorluklara göğüs gererek kazanacakları yanılgısına düşmüşler. ondan bitmez sandıkları doğal kaynakları ne kadar sömürürlerse sömürsünler asla mutlu olamıyorlar. kalplerindeki acıyı ve eksikliği, bir acının diğer acıyı unutturması gibi çalışmanın verdiği yorgunlukla bertaraf ediyorlar.

tembellik insanın kendisine kolay geleni yapması ve zor gelene yaklaşmamasıdır. bozulmamış insan fıtratı zorluğu sevmez, kolay olanı sever. sevdiği şeyler de onun için zor değildir. bir insanın yapması gereken şeyler sevdiği şeyler, yapmaması gereken şeyler de hoşuna gitmeyen şeylerdir. her insanın sevdiği işi yaptığı, uydurma mesleklerin ortadan kaldırıldığı ve hiçbir mesleğin dayatılmadığı bir dünyada mutluluk ve bolluk hakim olacaktır. manifesto için: (bkz: tembelliğe övgü)
tadından yenmeyecek,yaşadıkça yaşanılası gelecek,hayal kırıklıklarının olmayacağı,mutluluğun,huzurun ve yaşama sevgisinin hakim olacağı bir dünyadır.
kaymaklı ekmek kadayıfı tadında bir hayaldir.
yapılması gereken bazı işlerin kimse tarafından sevilmeyeceği düşünülürse bazı şeylerin eksik olacağı dünyadır.

kim çöpçü olmak ister ki? bütün gün o kokuların içinde kalmak kolay mı? ya da evlere temizliğe gitmekten zevk alan kaç kadın var bu dünyada? bunları da düşünmek lazım.
herkesin sevdiği işi yaptığı dünya, hiçbir canlının ve doğanın temizlemek istemeyeceği çöplerin asla üretilmeyeceği bir dünyadır. (bkz: tembelliğe övgü)
sevilen işlerin sevildiğinin farkında olunmayacak kadar çirkin bir dünya olması muhtemel ütopya.
(bkz: ütopya)
(bkz: hümanizm)

edit: polyannacılık
korkunc bir dunya olurdu.en azindan turkiye'de tum fenciler doktor, tum esit agirlikcilar hukukcu, tum sozelciler ise ogretmen olurdu. istisnalar disinda kimse simitci olmayi hedefleyemiyeceginden sokaklar simitsiz, martilar ac kalirdi.
daha önce konsere gitmiş herkesin gitarist olmak istediği gerçeğini göz önünde bulundurursak ortalığın gitaristten geçilmeyeceği bir dünya.
insanların beyinleri çocukluklarından itibaren bir takım meslekler ve kalıplar dikte edilerek yıkanmazsa, herkes en sevdiği işi yapabilir ve en iyi yapabileceği işi sever. kimse kimseyi herhangi bir iş yapmadığı için de kınamaz çünkü insanların yaşaması için gereken minumum şeyler, insanların "üretim üretim" diyerek mahvetmediği bir doğada zaten hep vardır. kimse asalak değildir. çünkü doğa dengesi bozulmadığı sürece insanların tükettiği herşeyi güneş enerjisiyle tekrar tüketilebilecek şeylere dönüştüren muazzam bir fabrika ve geri dönüşüm tesisidir. bunun için doğaya zarar vermeyen en tembel bir tüketici, asıl üretici olan doğaya hammadde tedarikçisidir. eğer doğa zarar görmezse ve nüfus da tolere edebileceği bir düzeydeyse, doğa tüketileni fazlasıyla geri verir.

tyler durden abimizin de dediği gibi, aslında hiç ihtiyacımız olmayan şeyleri satın alabilmek için nefret ettiğimiz işlerde çalışıyoruz ve artık uyanın ki mesleklerin çoğu uydurma ve ihtiyaçlarınız sandığınız şeyler siz öyle yönlendirildiğiniz için sizin ihtiyaçlarınız. rasyonel, ruh hastası olmayan ve normal zeka seviyesinin altında kimsenin olmadığı bir adada ne öğretmene, ne polise, ne hakime, ne avukata, ne de devlet başkanına ihtiyaç var. ruh hastaları ve gerizekalılar rehabilite edilmeli, yönlendirilmeli, kazanılamayanlardan zararlı olabilecekleri toplum hayatı dışına itilmeli.

(bkz: eğitimin anlamsızlığı)
(bkz: cennet)
muhtemelen keraneye dönecek bir dünya *
ajdar'ın süperstar olacağı bir dünya olacaktır.

(bkz: yokum diyor)