bugün

ülkemizde ingilizce bilenlerin sayısı toplam nüfusun yüzde 1'i kadar olduğu için, bu gibi durumların yaşanması normaldir.
Elif Şafak ın Araf adlı kitabını okuyanlar okullarda nasıl bir ingilizce öğretminin ! yapıldığını ve aslında nasıl yapılması gerektiğni göreceklerdir. dil , dile değmeden dil öğrenilmez . okullarda yapılan dil öğretimini recm etmek gerekir.
her elektrik mühendisinden evde televizyon yapmasını beklemekle aynı kategoride bir türk alışkanlığıdır.
anlamadığın bir dilin dinlemek, okumak veya okumak zorunda kalmak..

ne boktandır..
modern warfare 2 oynarken 9 yaşındaki yeğenim:

+future abi, şimdi napıcaz burda ne yazıyo görev ne
-o kaçan piç var ya onu yakala bi, sonra etrafta ne kadar latin varsa anasını belle diyo görevin bu
* * *
her gitar çalandan istediğin şarkıyı anında çalmasını beklemekten farkı yoktur.
ingilizce konuşulan herhangi bir şeyde, her an "şimdi ne dedi" sorularına, ardından da "ingilizceyi nerde öğrendin" sorularına maruz kalmaktır.
en çok da aile fertlerinin yaptığı eylemdir.tv de gazetede nerde olursa olsun ingilizce bir cümle gördükleri anda "gel bakim anlıyosun sen bunu ne dedi ne anlama geldi"diye ısrarla çevirmenizi beklerler. ha bir de çevirirsiniz "heh ben anlamıyorum ya yalann at bakim " diye de lafı sokar gülerler. bizzat başıma gelen olaylardır çok sevgili ailem tarafından:)
ingilizce bilen insanı bildiği dilden soğutur, lanet olsun nerden öğrendim şu dili dedirtir, bir daha da her yerde kasıla gerile "ben ingilizce biliyorum ülen" dememesi gerektiğini öğretir.
bu çeviriden sonra ortamlarda bilmiyorum dedirtir insana bir de çeviremeyince hemen anında yargıyı koyarlar bilmiyor bu ingilizce diye adamı bir sinir eder bir anlatılamaz.
ozellikle anadolu lisesi ogrencilerinin muzdarip oldugu durum.
Ceviri bekleyen gider disarida egitim sistemine sover,sonra gelir lise 1 ogrencisinden simultane ceviri bekler. Haftada 6 ders ingilizce goren 9. Sinif ogrencisinden hicbir sey beklemem ben.
Amaclarinin ne olduguyla ilgili bilgi aldigimda size de bildirecegim,soz.