bugün

fotoğrafı küçültmeye benzer.
her şeyin özetini yapıp, bütün anılarını toparladığın özetlenmiş bir hayat ne kadar gerçekse, bir fotoğrafı uzaklaştırıp küçülttüğünde gördüğün manzarada o kadar gerçektir.
duyguları bir kenara atmaya bu kadar mı meraklıyız ki, birkaç cümleyle açıklamaya çalışıyoruz hayatı?
hayatı parmak izi olarak tanımlasam, o parmağın iz bıraktığı yerin hiç mi önemi olmaz?
o izin birine hissettirdikleri önemsiz olabilir mi?
birileri düz bakmayı mantıklı yaşamak olarak görüyorlar, ayrıntısız olmak gerçekliktir diyorlar.
masa veya sandalye olabilir bunu söyleyen. ayrıntı insanda gizlidir. insan hissettiği için, anlarına duygularını katabildiği için insandır ve benim düz olmayan mantığıma göre 'an' ları özetleyerek, özetlenmesine gerek kalmayacak kadar özet bir hayat yaşanır..
iki kapılı bir handa gidiyorum gündüz gece.
sıkıcı *
-nasıl bilirdiniz?
+ ...
bazen şaşılacak derecede yaşanılan yoğun günlerin ardından yapılandır.
kısa.
basit.
çünkü boş.

çorapla uyuyamam, diş fırçama macun sürmeden önce suya tutarım ve sabah çalan her telefondan nefret ediyorum.
doğdum, ölüyorum. amin.
özetlenebilirliği yok ki.
bu yüzden sevmem biyografi yada otobiyografileri.
hikaye değil ki, yada masal, yada roman.
sonunda ölecek olacağını bilerek yaşamak. bunu bildiğin için her andan zevk almanın gerekliliğini bilmektir belki de. bilebilenler ne mutlular bilmeyip acı çekenlerin vah haline..
hayatta öğrendiğim her şeyi 3 kelime ile özetleyebilirim:

"hayat devam ediyor".
şaşırtıcı, tam umudu kesmeye kalkarsınız amaaan dersiniz, ilginç bir şekilde yeni bir şeye sararsınız kafayı. Böylece umutlar var olur ve vazgeçemezsiniz bu kalp atışından.
anlamsız çabalar.