bugün

insana soğuk terler döktüren, eve gidiş yolunu bile değiştirmeye sebep olacak köpek insan karşılaşması sonucu tarafımca kanıtlarıyla birlikte ortaya atılan bir tez. isteyene kanıtı yollarım pantolonu hala yıkamadım saklıyorum.

ulan şerefsiz tamam havlıyorsun ne diye dibime kadar sokulursun, arada mesafe olsa yeminle topuklucam arkama bakmadan ama yok yerimden kımıldasam iki adım atmadan dalcak mesafede ve havlayarak yaklaşıyor yetmezmiş gibi. bilmiyorum korkudan mıdır yoksa kaçarsan kovalar dürtüsünden midir nedir olduğum yerde kalakaldım. 3 metre hala geliyor, 2 metre, suratını siktiğimin surat ifadesi değişiyor burnunun üzeri kırış kırış oluyor havlamaların arasına çirkin bir hırlama da dahil oluyor ve 1 metre duruyor, o bana ben ona bakıyorum kendimle bahse bile girdim lan, ne zaman dalacağı konusunda. hani çocukken yapardık, arkadaşa aaaa bak uçak der arkadaş havaya bakınca topuklardıkya oradan, yeminle o an aklımdan köpeğe bak orada ne var demek bile geçti içimden.

o sırada köpeğin takıldığı inşaat şantiyesinin görevlisi kaldığı barakadan çıktı, köpeğe şişt pişt gel buraya filan diyor ama dinleyen kim, adam tam piç koş gel tut işte ne diye sallana sallana geliyorsun. bu arada köpek hala havlıyor ve artık aramızda ki mesafe bir karış, burnu bacağıma dokunduğu anda tamam o an işte bu dedim ve sonrasını inanın hatırlamıyorum 2-3 saniye sanki bir ömür gibi geldi. neyse ki görevli geldi köpeği tuttu ensesinden ama benim o sırada ömrümden ömür geçti. bir daha o yolu kullanırsam siksinler beni.
(bkz: şehir efsanesidir)
bende bir köpek var, havlasa da ısırır havlamasa da. öyle bir hayvan işte.