bugün

esaretin bedeli filminde bir sahne vardır, göya herkes suçsuzdur, hepsini avukat kazıklamıştır. benim bahsettiğim şey bu değil. bizim ülkemize özgü mahkumların kendilerini diğer mahkumlardan farklı görmeleri durumudur sözünü ettiğim.

mesela siyasiler; "biz düşünce suçlusuyuz, katil değiliz, hırsız değiliz, adi suçlardan yatmıyoruz, onurumuzla yatıyoruz burda mücadelemiz için" diye adi suçluları hor görmekte...

öte yandan bir katile uzatıyoruz mikrofonumuzu; "amına koyiyim bize burda terörüs muamelesi yapılıyor, ben namus belasından yatıyorum, bölücülük yapmadık ya, yolsuzluk, hırsızlık yapmadık ya! ben vatanına, milletine, bayrağına saygılı bi insanım ama şu gördüğüm muameleye bakın hele"

hemen bir dolandırıcıyla devam edelim; "ben kibar dolandırıcıyım, robin hood gibiyim, asla mazlumları, garibanları dolandırmadım zenginden alıp yoksula verdim, fakir fukurayı gözettim hep. bölücülük yapmadım ya, adam öldürmedim ya amonyum."

baya bildiğimiz bir hırsıza uzanalım şimdi de; "abi biz garibanız, iş olsa çalışmaz mıyım, 3 boğaza bakıyorum ben, keyfimden mi hırsızlık yapıyorum, ben utanmıyor muyum sanıyorsunuz, ama beni bu hale düşürenler utansın. asıl büyük hırsızlar dışarda cirit atarken bizim gibi garibanları tıkıyorlar içeri. olacaksan büyük hırsız olacaksın beyim, büyük götüreceksin ki rahat edesin, ne var ya, bölücülük yapmadık, bayrağa ezana vatana millete hakaret etmedik, bi şey yapmadık, nedir ki yani."

gördüğümüz gibi nereye elimizi atsak mahkumlar kendilerini diğer mahkumlardan ayrı tutuyor. dışarıda birisi olarak ben utandım valla!