bugün

Onur kırma,onura dokunma.
Küçültücü söz veya davranış.
özel mesajlasmalarda hakaret edilmesi caylaklık sebebidir.
sozlugumuzde daha once olmustur, cezaları verilmiştir.
(bkz: igrenc biyikli turk erkekleri)
türk ceza kanunu'nun 'şerefe karşı suçlar' başlığı altında yer alan bir suçtur. ilgili maddeler şöyledir:

"Hakaret

Madde 125- (1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir.

(2) Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.

(3) Hakaret suçunun;

a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı,

b) Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı,

c) Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle,

işlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.

(4) (Değişik: 29/6/2005 5377/15 md.) Hakaretin alenen işlenmesi halinde ceza altıda biri oranında artırılır.

(5) (Değişik: 29/6/2005 5377/15 md.) Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır. Ancak, bu durumda zincirleme suça ilişkin madde hükümleri uygulanır.

Mağdurun belirlenmesi

Madde 126- (1) Hakaret suçunun işlenmesinde mağdurun ismi açıkça belirtilmemiş veya isnat üstü kapalı geçiştirilmiş olsa bile, eğer niteliğinde ve mağdurun şahsına yönelik bulunduğunda duraksanmayacak bir durum varsa, hem ismi belirtilmiş ve hem de hakaret açıklanmış sayılır.

isnadın ispatı

Madde 127- (1) isnat edilen ve suç oluşturan fiilin ispat edilmiş olması halinde kişiye ceza verilmez. Bu suç nedeniyle hakaret edilen hakkında kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı verilmesi halinde, isnat ispatlanmış sayılır. Bunun dışındaki hallerde isnadın ispat isteminin kabulü, ancak isnat olunan fiilin doğru olup olmadığının anlaşılmasında kamu yararı bulunmasına veya şikayetçinin ispata razı olmasına bağlıdır.

(2) ispat edilmiş fiilinden söz edilerek kişiye hakaret edilmesi halinde, cezaya hükmedilir.

iddia ve savunma dokunulmazlığı

Madde 128- (1) Yargı mercileri veya idari makamlar nezdinde yapılan yazılı veya sözlü başvuru, iddia ve savunmalar kapsamında, kişilerle ilgili olarak somut isnadlarda ya da olumsuz değerlendirmelerde bulunulması halinde, ceza verilmez. Ancak, bunun için isnat ve değerlendirmelerin, gerçek ve somut vakıalara dayanması ve uyuşmazlıkla bağlantılı olması gerekir.

Haksız fiil nedeniyle veya karşılıklı hakaret

Madde 129- (1) Hakaret suçunun haksız bir fiile tepki olarak işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.

(2) Bu suçun, kasten yaralama suçuna tepki olarak işlenmesi halinde, kişiye ceza verilmez.

(3) Hakaret suçunun karşılıklı olarak işlenmesi halinde, olayın mahiyetine göre, taraflardan her ikisi veya biri hakkında verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.

Kişinin hatırasına hakaret

Madde 130- (1) Bir kimsenin öldükten sonra hatırasına en az üç kişiyle ihtilat ederek hakaret eden kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Ceza, hakaretin alenen işlenmesi halinde, altıda biri oranında artırılır.

(2) Bir ölünün kısmen veya tamamen ceset veya kemiklerini alan veya ceset veya kemikler hakkında tahkir edici fiillerde bulunan kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Soruşturma ve kovuşturma koşulu

Madde 131- (1) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenen hariç; hakaret suçunun soruşturulması ve kovuşturulması, mağdurun şikayetine bağlıdır.

(2) Mağdur, şikayet etmeden önce ölürse, veya suç ölmüş olan kişinin hatırasına karşı işlenmiş ise; ölenin ikinci dereceye kadar üstsoy ve altsoyu, eş veya kardeşleri tarafından şikayette bulunulabilir."
soysuz davranısı. kanı bozuk insanlıgı uzaydan inecek bir şey sana insan olmak icin ugrasmıyan gerek duymuyanların sergiledigi davranış .

lütfen (bkz: bu hakaret kime)
bir tartışmada, konuşup anlaşmaktan habersiz, basit karakterli insanlara ait olan çirkin eylem.
anayasaya göre, bir hakaret eğer kime olduğu tam olarak belliyse hakkında ceza verilebilir.

örneğin, "elhamdürüllah şeriatçıyık diyen şerefsiz zihniyet" yazdığınız vakit bunun kanuna göre cezası yoktur.

yazının orasında burasında "homo homuni lupus" diyerek bir isim belirtirseniz, o da bu ismi söylediyseniz hakkınızda dava açılabilir.
sözlükte kime ve nasıl kullanıldığına göre yaptırımı değişebilen veya yaptırımı olmayan sözcük veya cümleler.

- bir yazara küfür(aklınıza her ne gelirse) etmişsinizdir. Bu açık bir hakarettir ve cezası çaylak olarak çekilmektedir.

- Bir gerçek kişiye küfür etmişsinizdir. Bu da açıkça bir hakarettir ve götünüze girebilecek bir entry olduğundan ya silinir veya ilerde mahkemeye taşınabilir.

- ortalık yere edilen küfürler vardır. Bunlar hakaret sayılmaz, kime gittiği belli olmadığı için dönüp bakan olmaz.

sözlükte mütemadiyen karşılaşılan bu tür densizlikler artık rutin haline gelmiştir. bazı küfürler ise, onu edenin insanlığından bir takım şeylerin eksik olduğuna işaret etsede sozlukte onun karalamaları için herhangi birşey yapılmamaktadır. Oysaki sözlükte yazar olabilmek için gerçek kişi olunmak zorundadır. Yani insan dışı bir mahlukat bu edimi gerçekleştiremez. Yazarlık da bu ön kabul üzerine bina edilmiştir.

her neyse işin epistemolojik-ontolojik boyutuna girip konuyu dağıtmayayım. Birilerine entry veya yazılı mesaj yoluyla hakaret veya küfür etmeniz halinde çaylak olmanız kaçınılmazdır(tabi eğer torpilli değil iseniz). iş buraya kadar gayet normal. Benimde kendimi tutamadığım bir dönemde çaylak edilmişliğim vardır. raconu az çok biliriz.

Şimdilik dile getireceğim husus ise tamamen insanlık ve değerleri ile ilgili bir husustur. Moderasyon denen oligarşik yapının(*lar buradan ideolojik manalar çıkarmasın çünkü her yönetsel azınlık, tabiatı itibariyle oligarşiktir) buna göz yumduğu veya fark etmediği gören gözlerden kaçmamaktadır. aşağıda soracağım en temel ahlaki soruya onlardan birinin doğru dürüst bir yanıt vermesini beklerim doğrusu. Ne düşündüklerini öğrenmiş olurum.

sorun şudur; sözlükte aklının almadığı, benimsemediği, kednisinden olmayan herkese küfür eden ahmak bir mütegallibe grubu var. bunlar siyasal konularda kendisi gibi düşünmeyen herkese höykürmekle cevap verdiğini sanırlar.

etno-siyasal konularda ise kendisi gibi olmayan gruplara ağza alınmayacak gayri insani lafları sarf etmekte hiçbir beis görmemektedirler. Zira söylediklerinin nereye gittiği konusunda en ufak bir idrak etme durumu mevzu bahis değildir.
misal: konu yabancılar, ermeniler, hristiyanlar, yahudiler, kürtler... hülasa kendinden farklı ise ağzına geleni savuracak denli şeref ve haysiyetten yoksun olabilmektediler.

sözlük bu türden kişilere neden bir yaptırım uygulamamaktadır. kişi haklarına bu denli duyarlı görünen moderasyon neden bu topraklarda yaşayan halklara yapılan saygısızlığı mazur görmektedirler. Evet mazur diyorum, çünkü hakaret içeren entryler silinmiyor veya yazarına herhangi bir yaptırım uygulanmıyor ise ya destekleniyordur ya da anlama konusunda ciddi bir problem vardır.

özellikle kürtlere yapılan hakaretlerde hiç de ses etmediklerini görünce, yazanlarla aynı karakteristikleri taşıdıklarına hükmediyorum. çünkü kendi koydukları kuralları işletmeyip seyirci kalıyor iseler bu konuda zaaf sahibidirler diye düşünüyorum

bu konuda cevap beklediğim bilinsin isterim. Başlıklar tartışma yeri olmamakla birlikte, pekala tanımlar ve adam akıllı analizlerle birlikte bu konuda kendimizle hesaplaşmanın aracı olur. böylece oligarşik yapının insani ve diğer moral değerler hakkındaki görüşleri de öğrenilmiş olur.

edit: imla
edilebilen, uğranabilen agresif davranış.
"birisinin acı çekerek ölmesini temenni etmek" olduğunu az önce değerli uludag sözlük moderasyonu aracılığıyla ama öncesinde tanımımı ispiyonlayan şakirt tarafından öğrendiğim birşeydir.

Paylaşayım dedim, olur ya birisinin acı çekerek ölmesini istersiniz falan, sonra hakaret davası açılır şahsınıza.
"suphesiz ki kufur ile ayni sey olmadigini idrak edenler icin turlu guzellikler vardir."
hakaret eden bir ağız sahibi insanın layık olduğudur. karşısındakine hakaret ederken, kendine eder aslında. "bak, ben hakaret edecek seviyede bir insanım" der adeta.
(bkz: hakaret bir korkakliktir)
hakaret edilen kişiyi değil, eden kişiyi küçülten sözlerdir. hakaret yerine başka sözcük kullanarak derdini anlatamayacak kadar cahil, iğrenç, tapon, rezil, kalitesiz sürüngenin yerlerde sürünen karakterinin aynasıdır.
kime göre, neye göre derler ya...
ona göre hakarettir, sana göre geyik.
bana göre sıradan bir cümledir, fark etmem bile.
sana göre gururun kırılmıştır, uyku tutmaz.
ben o öyle deyince öyle mi oldu sanki der, geçerim...
sen açıklama beklersin.
küfürbazımdır, normal gelir.
naziksindir, ağır gelir.
kişisine göre yani.
cumhurbaşkanı' na yapıldığında ödül olarak insanı işe alıyorlarmış.
http://haber.mynet.com/de...Temmuz2009/O1248258479937
baskın oran gibi düşünce insanlarımıza edilmesi hukuki olarak meşru görülür. bu hakaretler legal olduğu için istediğiniz herkese edebilirsiniz.

1) aslan tekin adlı şahıs yeniçağ’da yazdı: “bence bu adamlar dövülselerdi, milletin yüreği soğurdu. sevr’ciler tekme tokadı hak etmişlerdir”.

şiddeti açıkça savunuyordu. ankara asliye 2. hukuk mahkemesi’ndeki meslektaşınız bu adamı akladı. “kendisi şiddetli eleştiri yapan bir kişi veya kurum, zora başvurulmadığı sürece aynı şiddette veya daha şiddetli eleştirilere katlanmak zorundadır” deyip. yargıtay 4. hukuk dairesi de onadı.

2) bircan akyıldız adlı şahıs, türkiye kamu-sen gn. bşk., izmir’de konuştu: “bu rapor bizi ilmek ilmek bölmeye, parçalamaya yönelik bir düşüncenin sonucudur. yemin olsun; toprağın bedeli kandır; gerekirse dökülür”.

bırakın şiddeti, açıkça kan dökmekten bahsediyordu. ankara asliye 7. hukuk mahkemesi’ndeki meslektaşınız bu adamı akladı. “tepkinin eleştiri hudutları içerisinde kaldığı anlaşıldığından dava reddedilmiştir” diyerek. yargıtay 4. hukuk dairesi de onadı.

3) emekli general kemal yavuz adlı şahıs akşam’da yazdı: “ekmek yediğin kapıya ihanet etme, sonra nimet çarpar. bunlar bir avuç zibididir”.

ankara asliye 5. hukuk mahkemesi’ndeki meslektaşınız bu adamı akladı. "rapor hakkında, halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve devletin yargı organlarını alenen aşağılamak’tan dava açılmıştır. bu nedenle davanın reddine" diyerek. yargıtay 4. hukuk dairesi de onadı. oysa biz şimdi o davadan beraat ettik; ne olacak durum?

“gidin, avrupanıza sokun!”

4) eski kültür bakanlarından namık kemal zeybek adlı şahıs halka ve olaylara tercüman’da (hot) yazdı: “siz o uydurma azınlıklarınızı alın da gidin avrupanıza sokun”.
aile terbiyesi izin verdiği için bu kadar açıkça konuştu. ama ankara asliye 11. hukuk mahkemesi’ndeki meslektaşınızın düzeyi de mümasilmiş ki bu adamı akladı. “bu görüşlerin sert eleştirilere tabi tutulması olağandır” diyerek. yargıtay 4. hukuk dairesi de onadı.

5) sırrı yüksel cebeci adlı şahıs hot’da yazdı: “bunlara türkiyeli demek, türkiyeli yılanlara, kurbağalara, çakallara haksızlık oluyor”.

ankara asliye 15. hukuk mahkemesi’ndeki meslektaşınız bu adamı akladı. “b. oran yazılacak olan eleştirilere katlanmak zorundadır” diyerek. yargıtay 4. hukuk dairesi de onadı.

6) selcan taşçı adlı şahıs yeniçağ’da yazdı: “şu toprağa küfrederek basanlar var. hain desen, işbirlikçi desen var. köpek gibi, bir kemikle susan var”.

ankara asliye 1. hukuk mahkemesi’ndeki meslektaşınız bu adamı akladı. “yazının kaleme alındığı yayında kamu yararı bulunması nedeniyle hukuka aykırı olmadığı kanaatine varıldığından” diyerek. yargıtay 4. hukuk dairesi de onadı.

‘etli kemik vaadi duyan köpek’

7) servet kabaklı adlı şahıs tercüman’da yazdı: “çanağına yal konulunca ve etli kemik vaadini duyunca yaltaklanan, kuyruk sallayan kanişler, uyanık geçinen şapşallar, salak, tescilli hain, zavallılar. tc devletine-milletimizin birliğine kalleşçe ihanet hançeri sokanlar”.

ankara asliye 2. hukuk mahkemesi’ndeki meslektaşınız bu sözleri hakaret kabul etti, tazminata mahkûm etti. yargıtay 4. hukuk dairesi’ndeki meslektaşlarınız kararı bozdu. “dava konusu sözlerde kişiliğe saldırı amacı yok. sözler, rapora yönelik düşünce açıklaması niteliğindedir” diyerek.

ilk mahkeme direndi. böyle mahkemeler de olabiliyor şükür. dosya yargıtay hukuk genel kurulu’na gitti. oradaki meslektaşlarınız, birkaç gün önce 20’ye 23, bu adamı akladılar. sadece “usul ve esas yönünden yerinde olan 4. hukuk dairesi kararına uyulması uygundur” diyerek.

şimdi düşünüyorum da, bütün bu kararlar sonuna kadar normaldi sayın yargıçlar. çünkü meslektaşlarınız milletvekili süleyman sarıbaş’ı akladıktan sonra, bunlar haydi haydi aklanırdı.

‘babanız kimmiş, ananıza sorun’

hatırladınız mı bu sarıbaş’ı? yanaklarınız kızarmasın, ellerinizle tutun iki yandan, aynen yazacağım: “bu rapor’u yazanlar her kimse, yazdıranlar her kimse, millet bunları tükürüğüyle boğar. azınlık arayanlar, analarina babalarinin kim olduğunu bir kez daha sorsunlar”.

yani bize piç, annelerimize orospu (utanmayın, utanmayın lütfen!), babalarımıza deyyus diyordu. ilk ikisini bilirsiniz de, deyyus’u bilir misiniz; pezevenk’in bizzat kendi karısını satan türü demektir. utanmayın lütfen. ben bunları gelip yemek odanıza yüksek sesle okumuyorum ki. size yazıyorum sadece bilgi olarak. etrafınızda çoluk çocuğunuz, eşiniz falan varsa yalnız başınıza sessizce okursunuz, gazeteyi de gizlersiniz, olur biter.

hatırlıyor musunuz ne yaptı meslektaşlarınız, sayın yargıçlar, bu davada? ankara asliye 3. hukuk mahkemesi bu sarıbaş’ı tazminata mahkum etti. yargıtay 4. hukuk dairesi bu hükmü de bozdu. gerekçe göstermeden. ilk mahkeme de ona uydu, bitti, gitti.

baskın oran
özel mesaj ile bir yazara ilk defa hakaret ediyorsanız moderasyon tarafından sadece uyarı alırsınız.. yani çaylaklık ya da silik olmak gibi bir yaptırımı yok..

evet sen! hiç sözlükte birisine hakaret ettin mi? ne hayır mı? o zaman uyuz olduğun bir yazara hakaret edebilirsin.. haydi durma et!
aşağılayıcı sözlerdir. tabiri caizse karşıdaki insan yavrusunu itin götüne sokmak için sarfedilirler. küfürlü ve küfürsüz çeşitleri mevcuttur.
her gün örneğine o kadar çok rastlanmasına rağmen hakkında bu denli az "girdi" girilmesine şaşırdım, öncelikle belirteyim. sanırım toplumca, hatta tüm insanlık olarak ne yaptığımızın pek farkında değiliz. hakaret nedir ki? "kırıcı söz"? ne diye bir insan bir başkasına hakaret eder?* hakaret eden-edilen kişilerin ruh hâlleri nasıldır? bunları düşünmek gerek.

(bkz: hakaret/#3513063)
(bkz: hakaret/#3422883)
(bkz: hakaret/#3172609)

hakaret etmek, bana göre, kesinlikle bir yetersizlikten doğar. her zamanki gibi insanoğlu yine kolaya kaçmaktadır. istemediği bir olay karşısında çirkefleşmektedir. içgüdülerinin, arzularının etkisinde kalıp, aklını ve bununla birlikte düşünme yetisini mantığını çalıştırmak üzre kullan-a-mamaktadır.

bir kimse, hakaret etmeye, sinirlendiğinde-dirildiğinde- başvurur genellikle. bu durum hakareti haklı mı kılar? haklı hakaret var mıdır? herhangi bir insan hakareti hak edebilir mi? kimin neyi hak edeceğine kim karar veriyor? taraflarca değişebilecek bir görüş bu. savunan, karşı çıkan taraflarca...

kişiye doğrudan saldırmaktan farksızdır hakaret. fiziksel bazda verilmiş hasar ne ise hakaret ile verilen hasar da bir başka bazda-psikolojik, manevi, ruhani?- öyledir.

güçsüzlük belirtisidir.
bir ortamda tartışılıyorsa ve tartışma gidişatı birtakım kişilerin karşılıklı atışmaları yönünde seyrediyorsa; konuşmaların boyutları genellikle hakarete varır. neden? ahlâksızlık mıdır bu? ne olursa olsun, hakaret eden kişi aynı zamanda hakaret edileni tahrik etmekte, kışkırtmaktadır. bir karşı hakaretin haklı olması demek değildir yine de bu. kırılma noktası diyebiliriz: işin daha büyük bir mesele hâline gelmemesi, ilk hakaretten sonra verilecek tepkiye bağlıdır.

bir insan hakaret eder çünkü kaybetmiştir, kıstırılmıştır, verecek cevabı kalmamıştır, açıklama gücünü yitirmiştir ve kendini savunmaya ihtiyaç duyduğunda bu yolu seçmektedir. içgüdüsel bir davranıştır. çevresel etkenler göz önünde bulundurulmalı tabii, yine de kişinin öz hesaplaşmasına, aklına ve mantığına ne sıklıkla başvurduğuna göre hakareti tercih ettiği, edeceği tahmin edilebilir. hakaret eden henüz hamdır.

tefekkürünüz bol olsun.
bir süredir sözlükte bolca bulunan, nick altlarına girilen entrylerde daha bariz şekilde görülen yasal sorumluluğu olan ama çoğu yazarın unuttuğu ifadelerdir.

sana göresi bana göresi olmayan kanunlarla belirlenmiş husustur.
sınırları nerede başlayıp nerede bittiği pek belli olmayan davranış ya da ifade.

bu belirsizlik onu bir nevi tılsım haline getirir. eğer yapılan eleştiriyi savuşturamıyorsan, sıkışmışsan korkma! sakin sakin karşındakinin hakaret ettiğini söyle. gerisi çorap söküğü gibi gelir. artık rakibin kendisini, yapmadığı bir şey yüzünden savunmaya geçmiştir ve sen bu arada araya saygı anlayış vs. türden ifadeler de katarak artık tartışmayı götünün sıkıştığı mecradan tamamen kurtarmışsındır. tebrikler...
küfürün daha kibarıdır. genelde tartışmalarda küfürden önce kullanılır.
karşındaki kişiyi kırmaya yönelik sözlere denir.
gözyaşlarının yağarken dolunaya dönüşmesidir. karşındaki kişiyi üzmeye evrilir insan adeta.