bugün

insanı sinir hastası eden bir hadisedir. isviçre ile oynanan dünya kupası play-off maçında saçımı, başımı yolmama neden olan futbolcu. ama hakkını yememek lazım bazen kendinden beklenmedik sürpriz goller atabiliyor. (bkz: moldova-türkiye maçı)
istanbul'dan tokyo'ya yol olacak boyutlara ulaşmış pozisyonlardır. asıl ilginç olan; bu kadar yılların tecrübesi olmasına rağmen topla buluştuğu anda hala ne yapacağını bilememesi, elinin ayağının birbirine dolaşmasıdır.
fenerbahçeli taraftarların en sevdiği pozisyonlardır.
çoğu zaman freud' a havale edilen pozisyonlardır.

günlerce milli takım' ın maçı beklenmiştir. gazetelerden, televizyonlardan maçın analizi ve sakatlıklar takip edilir. heyecanlar son raddeye gelir çünkü maç gününe gelinmiştir, sabah saat çaldığı zaman,önce saate küfür basılır, daha sonra 'bu akşam maç var ya' sözcüğü söylenir, işe gidilmek üzere yataktan çıkılır.

yolda arabanın radyosu açılır, spor haberi aranır,işe ulaşıldığı zaman mesaide bütün gün bunun konusu edilir. en kral 4-4-2 ler, en kral 3-5-2 ler yazılıp çizilir, akşam mesai arkadaşları eve davet edilir. en yarmagül arkadaşa, maç hazırlığı için mesaiden sonra migros' a gitme teklif edilir.

maç saati gelmiştir, migros' tan alınan içecekler ve cipsler masaya fora edilir, televizyonun sesi açılır. içeride bulunan kişilerin pek çoğu kravatları atar, yakayı bağırı açar. milli takım oyuna iyi başlamıştır, sağdan soldan ortalar yapmakta, orta sahada prese geçmiştir, rakibin cılız ataklarını savunmadaki hünerli futbolcuları ile * ekarte etmektedir. derken aniden kontratağa çıkılır, rakibi 3 e 2 yakalamıştır, top hakan şükür'e çıkartılır, vurursa gol olur, vuruyor; aut.

salondan 'hadi be' sesleri yükselir, henüz her şeyin başıdır, tamamen televizyona konsantre olunur. bu arada soldan orta olur, ama hakan şükür topu ıskalar. korner atılır, hakan şükür topu kaleciye kafayla ikram eder, rakibin arkasında kalır, bla bla. salonda buz gibi hava esmeye başlar, maçı izleyenlerdeki ortak benzerlik, tek kaşlarının havaya kalkması, alınlarındaki damarın atması ve vücutlarındaki bazı kasların istemsizce seyirmesidir. alkol tüketimi tavan yapar, sigara kutuları küllük olarak kullanılmaya başlanır. kalemizde görülen her pozisyon için 2 tane, kaçırdığımız için 3 tane sigara içilir. odada bir sis bulutu oluşmuştur. derken maçın ilk yarı bitiş düdüğü çalar.

tuvalet önünde uzun kuyruklar oluşur, koridorda gezerken yanınızdan geçen arkadaşınıza, sanki yabancı biriymiş gibi kafayla selam verirsiniz geçersiniz. tuvalete gidenler yüzlerini yıkamayı ihmal etmez, ellerine aldıkları su ile saçlarını düzeltirler. eve hakim olan tek ses musluk ve sifon sesidir. içeriden bir ses gelir ikinci yarı başladı.

ikinci yarı soyunma odasında yenilen fırçanın etkisiyle milli takım kabus gibi rakip sahaya çöker. aniden bir şut çıkartılır, top kaleciden döner, hakan şükür bomboş, kaleye vurursa gol olur; ama topa basar düşer. yere sigara kutusu, televizyona bir fıstık tanesi atılır, artık televizyonda gurur yapmıştır, nede olsa ilk kanı insanlar döktü der. maç bu devirdaimle sürer gider ve 0-0 sona erer.

maç bitiminde salondaki görüntü, beyaz gömleklerinin üzerinde fıstık kabuğu olan, saçları darmadağın ve göz altı çökmüş insanlar, sehpalıktan çıkmış bir sehpa ve bolca çöptür. arkadaşlar evden uğurlanır, ev sahibi salona girer, salona bir bakış atar ve 'a. koyim' diyerek salonu toplamaya başlar.
2002 dünya kupasındaki senegal maçında sırf kaçırdığı pozisyonlar yüzünden sülalesine bir sürü küfür etmeme sebebiyet vermiştir . o gün ilhan mansız o golü atmasaydı ağlamaktan televizyonu kırıcaktım . sonra o golle beraber bütün siteyi koşmuştum . çok güzel günlerdi be .
güncel Önemli Başlıklar