bugün

http://tr.m.wikipedia.org/wiki/Giyotin

(bkz: google kullanmayı bilmeyen yazarlar)
(bkz: iste o giyotinler)
(bkz: adam öldürmek)
insan öldürmenin korkunç olmayan bir tarafının olup olmadığını düşündüren idam şekli.
Idama giden kisinin acisini katlamak, infazi seyredenleri keyiflendirmekti. Zaten tedavulden kalktigi halde 20. Asirda bu aleti kullanan hitler, asagilayici oldugu icin giyotinle idamlari gerceklestiriyordu.

Ciddiyim.

O donemler, idamlarin yapilacagi gun ve saatler cesitli yerlere asilarak ilan edilirdi. halk belirlenen zamanda infaz alaninda toplanir, adeta film izler gibi idamlari seyrederdi. Oyle ki, bir sure sonra idamlari izlemekten sikan halk, idamlara gitmez oldu. Charles dickens'in "iki sehrin hikayesi" isimli kitabi bu konuya tum carpikligiyla egilmektedir.

idamları izleyenler, hareket eden gözler ya da oynayan ağızlar hakkında sayısız hikâyeler anlatırdı. hatta bir suçlunun kopmuş kafasının ensesine atılan bir tokatta bir kızgınlık ifadesi oluştuğu bile söylenmişti. canlı kafalar yüzünden bilimadamları bir çok deney yaptı. ancak parmak şıklatmalara ve isimlerin telaffuzuna rağmen herhangi bir tepkiyle karşılaşmadılar. büyük ihtimalle damarların büzülmesi gibi bir sebepten dolayı, kafaların surat ifadelerinin değiştiği söylendi.
aletin sahibi giyoten aletin kendi ismiyle anılması üzerine ailesi hükümetten alet için bu ismin kullanılmamasını istemiş, sonunda soyadlarını değiştirmişlerdir.
giyoten, icadını tanıtmasına ve söz almasına rağmen, birkaç yıl kullanıma sunulmadı. kafa kesildikten sonra, bir çırak fışkıran kanı sepete doldururdu.
giyotine gitmeden önce, suclunun ensesi tıraş edilirdi. arabalar ile kenttte gezdirilir, halka gösterilirdi.

giyotini, fransız ihtlailinin simgelerinden birisi haline getiren şey, kralın idamında kullanılmasıydı.. kralın hayatına son veren makina olarak, kralın kutsalığı giyotine geçmişti.