bugün

insanoğlunun belki de en büyük kusurlarından.

hadi itiraf edelim. bakın gecenin bu vaktinde şurada biz bizeyiz. gerçeği özellikle kendimiz hakkındaki gerçekleri bazen duymak istemiyoruz. birilerinin bizim başarısızlıklarımızı, hatalarımızı ve kötülüklerimizi dillendirmesini hazmedimiyoruz.

istemiyoruz işte, bizim derinlerimizde çok uzun zamandır kabullendiklerimizi başkalarının dillendirmesini istemiyoruz. çünkü o zaman kendimizi kandırdığımız, teselli ettiğimiz tüm o yalanlar silinip gidiyor. gerçeğin ve dolayısyla da hayatın soğuk yüzü karşımıza çıkıyor, canımızı yakıyor.

istiyoruz ki, yalan da olsa sevsinler, övsünler bizi. başarısızlıklarımızı, hatalarımızı yüzümüze vurmasınlar, canımızı yakmasınlar. bizi bizim yalanlarımızla , avuntularımızla baş başa bıraksınlar.

gerçekleri biliyoruz ama sevmiyoruz işte. özellikle duymayı.
gerçeklerin acıttığını bir kez daha görüyoruz. kaçabildiğimiz kadar kaçıp ömrümüzü bu yolda harcıyoruz. her şeyin bizim düşündüğümüz gibi olduğunu sanıp gerçekleri hep unutuyoruz, birileri söylemek istese kulaklarımızı kapatıyoruz. daha nereye kadar kaçacağız diye sorulası acıtan bir durumdur.
tatlı yalanları acı gerçeklere tercih etmektir.
inanmak istemediğinden kaynaklıdır. sevdiklerimi kaybettiğimde başıma gelendir...
-emrah olum senin annen amcanla...
+gerçeği duymak istemiyorum.
gerçeklerden korkmaktır.
gerçeği bilmektir. tekrar tekrar duymak acı verir. gereksizdir.
esasında acizlik ve zayıflığını kabullenmektir.
ilerisinde 'keşke duysaydım, haydi söyleyin de duyayım' dedirtecek karardır.
sıklıkla yaşadığım olay. korkunun ecele faydası yok mantığını gerektirir.
Bazen benimde duymak istemediğim zamanlar oluyor. Önce kendi içimde kabullenmeliyim ki sonra başka bir dilden duyayım.
moderasyonun siyasi konularda pür tarafsız olması gibi meselelerle alakası olmayan eylem biçimidir.
Artık daha fazla bişey bilmek istemiyordur,bildikleri yeterince acı vermiştir.
Şarkıcı Çeliğin "bana yalanlar söyle" adlı şarkısını akla getiren durum.
farkındalıktandır. kafada biten şey söylendiğinde pratikte de biter. işine gelirse...
işine geldiğine inanmak ,görmek istediği şekilde görmek ve göstermek insanoğlunun bencilliğinden kaynaklanan bir olay.

psikolojide insanın iç ve dış stresle mücadele ederken sarıldığı savunma mekanizmaları başta inkar -yadsıma olmak üzere bencil insanların çıkarlarını korumak ve tavan yapmış egolarını acıtan gerçeklere karşı koruma şeklinden başka birşey değildir.

bu egoyu aşırı korumacılık insanın hakikat algısını bozar , böyle insandan suçunu yada gerçek suçluyu kabul etmesini beklemek hayal olur.

ne zaman acı gerçek , bir felaket ve trajedi ile ortaya çıkar ,işte o zaman hayallerde yaşayan ve egosu tavanlarda gezen insanlar hakikati kabul eder.
insanoğlu daima egosunun tatmin olmasını ister. Dolayısıyla egosunun kırılmasından korkar.

Tabi bazı insanlar da gerçeği duyunca egolarının sarsılacağını düşünürler. Bu yüzden gerçeği duymak istemezler ve bunların çoğu koyun sürüsü gibi yaşarlar.

(bkz: koyun sürüsü)
Bazen bilmemek daha iyidir, yük olur taşıyamazsın.
işine gelmiyordur. çünkü gerçekler canını yakar.