bugün

bir ilişkinin en tatlı evresidir .

türk filmi senaryosunu kıskandıracak derecede muhteşem bir ilişki düşünün , içinde pembe panjurlu evden tutunda bahçedeki havuza çocuklarımız düşmesin diye yaptırılacak parmaklıkları , kelam edilen tüm aşk sözlerinin '' bitti '' cümlesiyle nasıl yalana dönüştüğünü .

ömür boyu süren bir aşk yoktur gerçekte , zamanla tavan yapmış duygusal parlamalar vardır sadece işte o zaman bulutların üzerindesinizdir . sana güzel aşk cümlesi kuran dudakların '' ayrılık '' demesi ile hızlı düşüş başlar .

güzel günler geçmiştir birlikte çok gülmüş , çokta eğlenmişsinizdir lakin bitince koca bir yalanmış yumağı sarı verir , sandığını anlarsın ;

*sevilmiş olduğunu sandığını
*onun hayatının tamamı olduğunu sandığını
*onsuz yaşayamacağını sandığını
*bitince öleceğini sandığını
*bir daha sevemeyeceğini sandığını
*geri geleceğini sandığını

''san-mak'' ile yaşanmış meğer herşey dersin ve döneceğini sanarak yaşarsın , hayatı yüreklerin en kuytusunda .

şimdi sende herkes gibisin .
herkesin başına gelmiş ve gelme ihtimali olan durum.
sevdiğine ve sevildiğine inanırsın ama bir süre sonra duyduğunuz, gördüğünüz şeyler tam tersini gösterebilir.
insanların karşısına çıkmış, gerçekten seven insana güvenememe nedenidir.
kız milleti için alışkanlık haline gelmiş bir davranıştır. sonu hep hüsrandır, hep hüzün, kederdir. yine de bıkmadan, yılmadan bu davranışlarını devam ettirebilirler.

(bkz: kız milleti değil mi aman aman)
(bkz: erkek adam sevmez sevilir)
aşıkken düşülen yanılgılardan biridir. evet ilişkide bir taraf mutlaka gerçekten sever. ama nedense o taraf genelde siz olursunuz. siz gerçekten sevince o da öyle hissediyor diye kendinizi kandırırsınız. sonra bir gün bir şey olur. toz pembe bulutlar kafanıza tuğla gibi iner. o eski halinize acırsınız.
her ilişkinin başı ve sonu aynıdır.
Başı, gercekten sevdiğini ve sevildiği sanmak.
Sonu, bir zamanlar onu sevdini ama onun kendisini aldattığını kendine kabullendirmek.
dünyada yapılmış en büyük yanlışlardan biridir.
erol büyükburç un düştüğü yanılgı.. *