bugün

söyleşirdik
evelce biz bu tenhalarda
ziyade gülüşürdük
pır pır yaldızlanırdı kanatları kahkaha kuşlarının
ne masallar söylenirdi mercan koz nargileler
zamanlar değişti
ayrılık girdi araya
hicrana düştük bugün
ah nerde gençliğimiz
sahilde savruluşlar o başıboş dalgaların
yeri göğü çınlatan tumturaklı gazeller
elde var hüzün

o çevrenin fakat çıkar mı akıldan
çarkıfeleklerin renk renk geceye dağılması
sırılsıklam aşık ince saz
kadehlerin mehtaba kaldırılması
adeta düğün
hayat zamanda iz bırakmaz
bir boşluğa düşersin bir boşluktan
birikip yeniden sıçramak için
elde var hüzün

attila ilhan
Huzursuz olmuş bir yaşamın tanelerinde,
Son umutları aradığım sen hecelerimde,
Söyleyemem yolların ayrıldığını..

Çoğu unutulur,
zamanla neler incittiyse kaybolur,
Kalbimde boğulur süregelen düşlerce yaşanmış yada yaşanamamış..
Gece oldu dostlar yattı,
Bir at koştu kuşlar sattı,
Bana gelen bir inattı,
itler beni hatırlasın.

Evet.
Sacinin teli kopmasin korkarim allah muhafaza
Bugun serefine izin verdim kalbimdeki her muhafiza .
--spoiler--
Uyanık iken bir düş gördüm ilk defa.
Bişkek yaylasında doru bir ata binmiştim.
Sırtımdan saplanan bir oku çekip çıkardım, ancak zehirli okun temreni kalbime saplanmıştı..
Can veriyordum ki
Ay yarıldı içinden.
ay ebruglu kara mujganlı bir Çeşm-i kahve çıkageldi.
Başımı dizine alıp yaramı otarken;
üzülme Beğ'im kalbindeki temren benim dedi.
Ve kulağıma fısıldadı;
ben senin Han'ın değil miyem?
Dedim ki; Tamuğ seninle seyran olur,
sensiz iremi neylerem?
Ve boynuma sarılıp beni apardın yurdumuza yatırdın..
o an can diye bir sayha üfledin canıma.. Bugün 23 Nisan,
senden bir muştu uman çocuğu unutma. .
Öz mülküne dön ne olur.
Ya da bilki ben artık ölüyorum...

--spoiler--
Orhan veli kanık- sere serpe.

Uzanıp yatıvermiş, sere serpe;
Entarisi sıyrılmış, hafiften;
Kolunu kaldırmış, koltuğu görünüyor;
Bir eliyle de göğsünü tutmuş.
içinde kötülüğü yok, biliyorum;
Yok, benim de yok ama...
Olmaz ki!
Böyle de yatılmaz ki!

Bence oldukça destansı.
Özdemir asaf - sensiz.
doğunun sevdalari (1)
sevda derinlerdedir, oysa ferhâd
üstünü kazmada dağın

kalbimin, yâni o yağmur
ve acıdan ocağın
madenini, lâciverdî ve mahmur
bir ağrıyla delmede
şiirin
ve aşılmaz, en derin
bir şiirin yurt edindiği
billûr bir köşke girmede
leylâ

ve mecnunun, yâni o çölden
ve ağıttan otağın
önünde, bir adak gibi
ölüme diz çöktürmede
leylâ
ve yakut, şafak ve irin
ile emzirdiği bir güzün
boynunu vurmada
şirin
sevda derinlerdedir, oysa ferhâd
üstünü kazmada dağın.

hilmi yavuz
Kırık ayna ve yitik yüz

Bütün aynalar kırıktı
Bir insan suretiydi
izdüşümlerimiz

uğur koparan
Evet, ağlamaklı oluyorum, demdir bu.
Hani, kurşun sıksan geçmez geceden,
Anlatamam, nasıl ıssız, nasıl karanlık...
Ve zehir - zıkkım cıgaram.
Gene bir cehennem var yastığımda,
Gel artık...
"Mavi, maviydi gökyüzü" şiiri.

Mavi, maviydi gökyüzü
Bulutlar beyaz, beyazdı
Boşluğu ve üzüntüsü
içinde ne garip yazdı...

Garip, güzel, sonra mahzun
Işıkla yağmur beraber,
Bir türkü ki gamlı, uzun,
Ve sen gülünce açan güller.

Beyaz, beyazdı bulutlar,
Gölgeler buğulu, derin;
Ah o hiç dinmeyen rüzgar
Ve uykusu çiçeklerin.

Mor aydınlıkta bir çınar
Veya kestane dibinde;
Mahmur süzülen bakışlar
ikindi saatlerinde...

Birden gülümseyen yüzün
Sabahların aynasında
Ve beni çıldırtan hüzün
iki bakış arasında.

Kim bilir şimdi nerdesin?
Senindir yine akşamlar;
Merdivende ayak sesin
Rıhtım taşında gölgen var.

- ahmet hamdi tanpınar.
Akşam vakti hatırladım yine,
Kaybettiğim düşlerimi ,
Yollar boyu aradığım eski beni..

Çocukluk misali heyecan dolu günlerimi,
Senle çarpan kalbimi,
Tertemiz hislerimi,
Yaşama dair geceleri..
Küçüğüm, bu senin sesin, güzel ırmak
Önce rüzgârın öptüğü, sonra benim öptüğüm

Bu bitmemiş şiirler senin ayakbileklerin
Soluğun, kokun, karnın, gölgeli gözlerin

Bu böyle çözülü göğsün, enine boyuna dudakların
Sabahlara kadar ki büyük gözlerin böyle

Bu dal gibiliğin, saçların, kırmızı ağzın
Bu üstünde onca seviştiğimiz yatak sonra

Sonra bu benim anı artığı eski yüzüm
Tüylerin, tay boynun, küçücük çocuk ellerin

Böyle yukarıdan aşağı gidiyorum seni
Karışıyor, korkunç, ellerimiz ayaklarımız

ilhan berk-güzel ırmak
Aci biberim aci
Ocaga koydum saci
Simdiki kizlar kaciyor
Nedir bunun ilaci.
Fırtınalı kimlikler yaşıyor yalnız yerin altını ve üstünü.
Ve bize olanlar ilgilendirmiyor başkasını.
Kimsenin kendine ait bir odası yok mu.
Bir insanı.

Lale Müldür
bu aşk burada biter

bu aşk burada biter ve ben çekip giderim
yüreğimde bir çocuk cebimde bir revolver
bu aşk burada biter iyi günler sevgilim
ve ben çekip giderim bir nehir akıp gider

bir hatıradır şimdi dalgın uyuyan şehir
solarken albümlerde çocuklar ve askerler
yüzün bir kır çeçeği gibi usulca söner
uyku ve unutkanlık gittikçe derinleşir

yan yana uzanırdık ve ıslaktı çimenler
ne kadar güzeldin sen! nasıl eşsiz bir yazdı!
bunu anlattılar hep, yani yiten bir aşkı
geçerek bu dünyadan bütün ölü şairler

bu aşk burada biter ve ben çekip giderim
yüreğimde bir çocuk cebimde bir revolver
bu aşk burada biter iyi günler sevgilim
ve ben çekip giderim bir nehir akıp gider

1965
(bir gün mutlaka)

ataol behramoğlu
SEViYORUM SENi

Seviyorum seni
ekmeği tuza banıp yer gibi
Geceleyin ateşler içinde uyanarak
ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi
Ağır posta paketini
neyin nesi belirsiz
telaşlı, sevinçli, kuşkulu açar gibi
Seviyorum seni
denizi ilk defa uçakla geçer gibi
istanbul'da yumuşacık kararırken ortalık
içimde kımıldayan birşeyler gibi
Seviyorum seni
Yaşıyoruz çok şükür der gibi.

NAZIM HiKMET
Bakamam giden geminin ardından.
Atamam kendimi denize, dünya güzel..
Serde erkeklik var, ağlayamam..

orhan veli kanık
Birgün sabah kapıyı çalsam
uykudan uyandırsam seni
ki daha sisler kalkmamıştır Haliç'ten
vapur düdükleri ötmededir
turgut uyar
selam olsun güzel insana..
BiR SEN EKSiKTiN AYIŞIĞı Bileklerimizi morartmış yeni Alman kelepçeleri,
Otobüsün kaloriferleri bozuldu Kaman'dan sonra
Sekiz saat oluyor karbonatlı bir çay bile içemedik,
Başımızda pirensip sahibi bir başçavuş.
Niğde üzerinden Adana Cezaevine gidiyoruz...

Bi sen eksiktin ayışığı
Gümüş bir tüy dikmek için manzaraya! CAN YÜCEL
yarayla alay eder yaralanmamış olan
bak nasıl da sararıp soluvermiş tanrıça kederlerden
sen çok daha parlaksın çünkü
sen tüm göklerdeki yıldızların ilki
sen aydınlatırsın geceyi
Gönlümle baş başa düşündüm demin; Artık bir sihirsiz nefes gibisin. Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin Akisleri sönen bir ses gibisin.

Mâziye karışıp sevda yeminim, Bir anda unuttum seni, eminim Kalbimde kalbine yok bile kinim Bence artık sen de herkes gibisin.

Nazım Hikmet
Helene için.

Ötesi yok şehre ulaşınca kaderin yolu
Pişman bir el kapayacak kapısını ömrünün,
Hatırlayacaksın beni gözlerin yaşla dolu
Güzelliğin yalnız mısralarımda kaldığı gün.

Odanı dolduracak son mevsimin, son baharın...
ismini dinleyeceksin serin esen rüzgarda,
Duyacaksın ateş feryadını hatıraların
Akşam vakti söylenen aşıkhane şarkılarda.

Ve bilhassa parmaklığına dayandığın zaman
Ufku uzak şehirlere açılan balkonunun,
Günahların geçecek hafızanın arkasından,
Günahların... sonu gelmez kafilelerden uzun...

Öterken ağaçlarda kuşlar tahayyül içinde,
Bakışlarında sükûnun zehri, dinleyeceksin,
Türlü acılar şekillenecek yine içinde
"ah! Şairim bu akşam da geçmedi" diyeceksin.

Ve ulaşacak bu son şehre kaderin yolu,
Kapıyacak pişman bir el kapısını ömrünün;
Hatırlayacaksın beni gözlerin yaşla dolu,
Güzelliğin yalnız şarkılarımda kaldığı gün.

- Orhan Veli Kanık
dikenin
kalbime battığı bir sonbahar günüdür
sen elini bulutların içinde gezdirirsin
bulutlar senin gözlerinin üstünde yürürler
içini kurtlar kemirir
bence malûmdur
buğulanmış camların arkasında masmavi yüzün
senin ateşler içinde olduğun
bence malûmdur
ellerin muhakkak çocuk elleridir
hep kimsenin bilmediği türküler düşünürsün
onlar neden daima okul türküleridir
süleymancıktan bahseder
kara toprakta açık yeşil bir yıldız gibi akıp giden
süleymancıktan
ve karınca yuvalarından bahseder
ışıksız kömürsüz karınca yuvalarından

attila ilhan.
Suskundum senin açtığın yara kanarken yüreğimde,
Dikiliyordum işte hayallerinle ,
bir köşede sensizce,
Derken bir gürültü koptu ,
Baktım ki gökyüzü bana sesleniyordu,
Kızdı bana,
Yeter dedi,
Ağlama belki sana onu onun gibi hissettiremem ama ,
Yeter artık ağlama,
Ben ağlarım sen ağlama,
Sonrası malum ıslandım tekrar,
Ama bu sefer bir farkla,
Ufak bir umutla..