bugün
- sudekiray13
- 21 eylül 2024 fenerbahçe galatasaray maçı129
- fenerbahçe taraftarı18
- sözlükte nefret ettiğiniz yazarlar ve sebepleri11
- bimde çalışanda akıl var mı15
- okan buruk13
- seks kasedinizi yaymakla tehdit edilse naparsınız10
- herkes uyudu mu9
- mert hakan yandaş9
- jose mourinho14
- aranızda medyum olan var mı13
- 21 eylül 2024 fenerbahçe'ye verilen penaltı10
- sari renkli seker9
- narin güran18
- fb gs'yi yensin götüme rakı şişesi sokarım8
- cumartesi gecesi fenerli yazarlar kucağa oturacak8
- eve çağıran erko22
- anın görüntüsü27
- b'u r c u24
- neden sürekli kabız oluyorum17
- ya tarkan da ölürse10
- arkadaşlar sizce bu bana yakışır mı11
- sözlük erkeklerinin arabaları9
- fenerbahçe galatasaray derbi sonucu ne olur15
- metin arolat31
- amca diyen kasiyer kız8
- otobüste uyuyamamak8
- bugün bir değişiklik yapalım bilgi entrysi girelim25
- kocam ol diyen kadın9
- bel çevreniz kaç cm12
- hangi sözlük kızıyla ne yapmak isterdin22
- nickli başlık açanlar kucağa alınacak12
- siber güvenlik başkanlığı9
- sağ yan ağrıması8
- hasta olsam geçmiş olsun der misiniz9
- bursa da başı açık öğretmen istmeyen okul müdürü19
- geçmiş olsun menuet13
- arkadaşlar beni neden insta'dan takip etmiyorsunuz12
- arkadaşlar cumaya neden gelmediniz11
- notaların cinsel ilişkiye girmesi10
- derbi sonrası mourinho'nun istifaya davet edilmesi11
- zafer partisi8
- uludağ sözlük discord grubu12
- sahilde eğlenen suriyeli genç erkek kardeşlerimiz14
- sözlükte tek destekçimin true olması8
- kuresel ikinma'nın ne biçim yetkili olması11
- çekrekliğe bi vursak yüzde 75i boşa gider10
- türk sevmeyip afgan ve suriyeli seven yazarlar17
- kuresel ikinma'ya yetkili diyen zavallılar10
- gocu silik yesin kampanyası15
Sen benim onyedi yaşımsın,
Deli çağımsın...
Sen benim ayakkabılarımın arkasına ilk basışımsın .
ilk cigaram, ilk ıslığım, ilk kızgınlığım, ilk aldanışımsın.
Sen benim ilk ütülü beyaz gömleğim ,
ilk şiirim, ilk kavgam ,
Yaşamı ilk farkedişimsin .
Sen benim onyedi yaşımsın...
Sen benim onyedi yaşımsın,
Deli çağımsın...
Okulu ilk asışım,
ilk kez birine gümüş kolye alışımsın.
Sen benim ilk sakarlığım, ilk tuhaflığım, ilk yakalanışımsın.
Sen benim onyedi yaşımsın
Sen benim onyedi yaşımsın,
Deli çağımsın...
ilk maça gidişim, Cemil Turan'ı ilk seyredişim, ilk sevincimsin.
Ben anamın muskasını nasıl astıysam göğsüme öyle güvendiğimsin.
Deli çağımsın...
Sen benim ayakkabılarımın arkasına ilk basışımsın .
ilk cigaram, ilk ıslığım, ilk kızgınlığım, ilk aldanışımsın.
Sen benim ilk ütülü beyaz gömleğim ,
ilk şiirim, ilk kavgam ,
Yaşamı ilk farkedişimsin .
Sen benim onyedi yaşımsın...
Sen benim onyedi yaşımsın,
Deli çağımsın...
Okulu ilk asışım,
ilk kez birine gümüş kolye alışımsın.
Sen benim ilk sakarlığım, ilk tuhaflığım, ilk yakalanışımsın.
Sen benim onyedi yaşımsın
Sen benim onyedi yaşımsın,
Deli çağımsın...
ilk maça gidişim, Cemil Turan'ı ilk seyredişim, ilk sevincimsin.
Ben anamın muskasını nasıl astıysam göğsüme öyle güvendiğimsin.
Sen kim bilir, rüzgarlı eteklerinle
Kim bilir hangi iklimdesin, ben
Sensiz bu sessizlikle
Deli gibiyim sensiz
Bu sessizlikle
Kim bilir hangi iklimdesin, ben
Sensiz bu sessizlikle
Deli gibiyim sensiz
Bu sessizlikle
Seni, anlatabilmek seni.
iyi çocuklara, kahramanlara.
Seni anlatabilmek seni,
Namussuza, halden bilmeze,
Kahpe yalana.
Ard- arda kaç zemheri,
Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.
Dışarda gürül- gürül akan bir dünya...
Bir ben uyumadım,
Kaç leylim bahar,
Hasretinden prangalar eskittim.
Saçlarına kan gülleri takayım,
Bir o yana
Bir bu yana...
Seni bağırabilsem seni,
Dipsiz kuyulara,
Akan yıldıza,
Bir kibrit çöpüne varana,
Okyanusun en ıssız dalgasına
Düşmüş bir kibrit çöpüne.
Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
Yitirmiş öpücükleri,
Payı yok, apansız inen akşamlardan,
Bir kadeh, bir cıgara, dalıp gidene,
Seni anlatabilsem seni...
Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır
Üşüyorum, kapama gözlerini...
Ahmet arif - hasretinden prangalar eskittim.
iyi çocuklara, kahramanlara.
Seni anlatabilmek seni,
Namussuza, halden bilmeze,
Kahpe yalana.
Ard- arda kaç zemheri,
Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.
Dışarda gürül- gürül akan bir dünya...
Bir ben uyumadım,
Kaç leylim bahar,
Hasretinden prangalar eskittim.
Saçlarına kan gülleri takayım,
Bir o yana
Bir bu yana...
Seni bağırabilsem seni,
Dipsiz kuyulara,
Akan yıldıza,
Bir kibrit çöpüne varana,
Okyanusun en ıssız dalgasına
Düşmüş bir kibrit çöpüne.
Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
Yitirmiş öpücükleri,
Payı yok, apansız inen akşamlardan,
Bir kadeh, bir cıgara, dalıp gidene,
Seni anlatabilsem seni...
Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır
Üşüyorum, kapama gözlerini...
Ahmet arif - hasretinden prangalar eskittim.
ÜVERCiNKA
Böylece bir kere daha boynunlayız sayılı yerlerinden
En uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu
kesmemeye
Laleli'den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız
Birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun
Ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez
Sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil
Aydınca düşünmeyi iyi biliyorsun eksik olma
Yatakta yatmayı bildiğin kadar
Sayın Tanrıya kalırsa seninle yatmak günah, daha neler
Boşunaymış gibi bunca uzaması saçlarının
Ben böyle canlı saç görmedim ömrümde
Her telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyor
Bütün kara parçaları için
Afrika dahil
Senin bir havan var beni asıl saran o
Onunla daha bir değere biniyor soluk almak
Sabahları acıktığı için haklı
Gününü kazanıp kurtardı diye güzel
Birçok çiçek adları gibi güzel
En tanınmış kırmızılarla açan
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil
Birlikte mısralar düşünüyoruz ama iyi ama kötü
Boynun diyorum boynunu benim kadar kimse
değerlendiremez
Bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek
iki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar
Böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar
Zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna
diziyorlar
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil
Burda senin cesaretinden laf açmanın tam da sırası
Kalabalık caddelerde hürlüğün şarkısına katılırkenki
Padişah gibi cesaretti o, alımlı değme kadında yok
Aklıma kadeh tutuşların geliyor
Çiçek Pasajında akşamüstleri
Asıl yoksulluk ondan sonra başlıyor
Bütün kara parçalarında
Afrika hariç değil
Böylece bir kere daha boynunlayız sayılı yerlerinden
En uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu
kesmemeye
Laleli'den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız
Birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun
Ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez
Sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil
Aydınca düşünmeyi iyi biliyorsun eksik olma
Yatakta yatmayı bildiğin kadar
Sayın Tanrıya kalırsa seninle yatmak günah, daha neler
Boşunaymış gibi bunca uzaması saçlarının
Ben böyle canlı saç görmedim ömrümde
Her telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyor
Bütün kara parçaları için
Afrika dahil
Senin bir havan var beni asıl saran o
Onunla daha bir değere biniyor soluk almak
Sabahları acıktığı için haklı
Gününü kazanıp kurtardı diye güzel
Birçok çiçek adları gibi güzel
En tanınmış kırmızılarla açan
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil
Birlikte mısralar düşünüyoruz ama iyi ama kötü
Boynun diyorum boynunu benim kadar kimse
değerlendiremez
Bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek
iki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar
Böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar
Zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna
diziyorlar
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil
Burda senin cesaretinden laf açmanın tam da sırası
Kalabalık caddelerde hürlüğün şarkısına katılırkenki
Padişah gibi cesaretti o, alımlı değme kadında yok
Aklıma kadeh tutuşların geliyor
Çiçek Pasajında akşamüstleri
Asıl yoksulluk ondan sonra başlıyor
Bütün kara parçalarında
Afrika hariç değil
Korkuyor
insanların çoğu kaybetmekten korktuğu için, sevmekten korkuyor.
Sevilmekten korkuyor, kendisini sevilmeye layık görmediği için.
Düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için.
Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için.
Duygularını ifade etmekten korkuyor, reddedilmekten korktuğu için.
Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğinin kıymetini bilmediği için.
Unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi bir şey vermediği için.
Ve ölmekten korkuyor aslında yaşamayı bilmediği için.
William Shakespeare..
insanların çoğu kaybetmekten korktuğu için, sevmekten korkuyor.
Sevilmekten korkuyor, kendisini sevilmeye layık görmediği için.
Düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için.
Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için.
Duygularını ifade etmekten korkuyor, reddedilmekten korktuğu için.
Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğinin kıymetini bilmediği için.
Unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi bir şey vermediği için.
Ve ölmekten korkuyor aslında yaşamayı bilmediği için.
William Shakespeare..
Sende, ben, kutba giden bir geminin sergüzeştini,
sende, ben, kumarbaz macerasını keşiflerin,
sende uzaklığı,
sende, ben, imkansızlığı seviyorum.
Güneşli bir ormana dalar gibi dalmak gözlerine
ve kan ter içinde, aç ve öfkeli,
ve bir avcı istihasıyla etini dişlemek senin.
Sende, ben, imkansızlığı seviyorum,
fakat asla ümitsizliği değil...
Nazım Hikmet.
sende, ben, kumarbaz macerasını keşiflerin,
sende uzaklığı,
sende, ben, imkansızlığı seviyorum.
Güneşli bir ormana dalar gibi dalmak gözlerine
ve kan ter içinde, aç ve öfkeli,
ve bir avcı istihasıyla etini dişlemek senin.
Sende, ben, imkansızlığı seviyorum,
fakat asla ümitsizliği değil...
Nazım Hikmet.
Ayrılık Sevdaya Dahil
Acilmis sarmasik gulleri kokulariyla baygin
En gorkemli saatinde yildiz alacasinin
Gizli bir yilan gibi yuvarlanmis icimde kader
Uzak bir telefonda aglayan yagmurlu genc kadin
Ruzgar uzak karanliklara surmus yildizlari
Mor kivilcimlar geciyor daginik yalnizligimdan
Onu cok ariyorum onu cok ariyorum
Heryerimde vucudumun agir yanik sizilari
Bir yerlere yildirim dusuyorum
Ayriligimizi hisettigim an demirler eriyor hirsimdan
Ay isigina batmis karabiber agaclari gumus tozu
Gecenin irmaginda yuzuyor zambaklar yaseminler unutulmus
Tedirgin gulumser
Cunku ayrilik da sevdaya dahil cunku ayrilanlar hala sevgili
Hic bir ani tek basina yasayamazlar
Her an otekisiyle birlikte hersey onunla ilgili
Telasli karanlikta yumusak yarasalar
Gittikce genisliyen yakilmis ot kokusu
Yildizlar inanilmiyacak bir irilikte
Yansimalar tutmus butun sahili
Cunku ayrilmanin da vahsi bir tadi var
Oyle vahsi bir tad ki dayanilir gibi degil
Cunku ayriliklar da sevdaya dahil
Cunku ayrilanlar hala sevgili
Yanlizlik hizla alcalan bulutlar karanlik bir agirlik
Hava agir toprak agir yaprak agir
Su tozlari yagiyor ustumuze
Ozgurlugumuz yoksa yalnizligimiz midir
Eflatuna calar puslu lacivert bir sis kusatti ormani
Karanlik coktu denize
Yanlizlik cakmak tasi gibi sert elmas gibi keskin
Ne yanina donsen bir yerin kesilir fena kan kaybedersin
Kapini bir calan olmadi mi hele elini bir tutan
Bilekleri bembeyaz kugu boynu parmaklari uzun ve ince
Simsicak bakislari suc ortagi kacamak gulusleri gizlice
Yalnizlarin en buyuk sorunu tek basina ozgurluk ne ise yarayacak
Bir turlu cozemedikleri bu olu bir gezegenin soguk tenhaligina
Benzemesin diye ozgurluk mutlaka paylasilacak suc ortagi bir sevgiliyle
Sanmistik ki ikimiz yeryuzunde ancak birbirimiz icin variz
Ikimiz sanmistik ki tek kisilik bir yalnizliga bile rahatca sigariz
Hic yanilmamisiz her an dusup dusup kristal bir bardak gibi
Tuz parca kirilsak da hala icimizde o yanardag ağzı
Hala kipkizil gulumseyen sanki atesten bir tebessüm zehir zemberek ASKIMIZ. evet.
Acilmis sarmasik gulleri kokulariyla baygin
En gorkemli saatinde yildiz alacasinin
Gizli bir yilan gibi yuvarlanmis icimde kader
Uzak bir telefonda aglayan yagmurlu genc kadin
Ruzgar uzak karanliklara surmus yildizlari
Mor kivilcimlar geciyor daginik yalnizligimdan
Onu cok ariyorum onu cok ariyorum
Heryerimde vucudumun agir yanik sizilari
Bir yerlere yildirim dusuyorum
Ayriligimizi hisettigim an demirler eriyor hirsimdan
Ay isigina batmis karabiber agaclari gumus tozu
Gecenin irmaginda yuzuyor zambaklar yaseminler unutulmus
Tedirgin gulumser
Cunku ayrilik da sevdaya dahil cunku ayrilanlar hala sevgili
Hic bir ani tek basina yasayamazlar
Her an otekisiyle birlikte hersey onunla ilgili
Telasli karanlikta yumusak yarasalar
Gittikce genisliyen yakilmis ot kokusu
Yildizlar inanilmiyacak bir irilikte
Yansimalar tutmus butun sahili
Cunku ayrilmanin da vahsi bir tadi var
Oyle vahsi bir tad ki dayanilir gibi degil
Cunku ayriliklar da sevdaya dahil
Cunku ayrilanlar hala sevgili
Yanlizlik hizla alcalan bulutlar karanlik bir agirlik
Hava agir toprak agir yaprak agir
Su tozlari yagiyor ustumuze
Ozgurlugumuz yoksa yalnizligimiz midir
Eflatuna calar puslu lacivert bir sis kusatti ormani
Karanlik coktu denize
Yanlizlik cakmak tasi gibi sert elmas gibi keskin
Ne yanina donsen bir yerin kesilir fena kan kaybedersin
Kapini bir calan olmadi mi hele elini bir tutan
Bilekleri bembeyaz kugu boynu parmaklari uzun ve ince
Simsicak bakislari suc ortagi kacamak gulusleri gizlice
Yalnizlarin en buyuk sorunu tek basina ozgurluk ne ise yarayacak
Bir turlu cozemedikleri bu olu bir gezegenin soguk tenhaligina
Benzemesin diye ozgurluk mutlaka paylasilacak suc ortagi bir sevgiliyle
Sanmistik ki ikimiz yeryuzunde ancak birbirimiz icin variz
Ikimiz sanmistik ki tek kisilik bir yalnizliga bile rahatca sigariz
Hic yanilmamisiz her an dusup dusup kristal bir bardak gibi
Tuz parca kirilsak da hala icimizde o yanardag ağzı
Hala kipkizil gulumseyen sanki atesten bir tebessüm zehir zemberek ASKIMIZ. evet.
Son kurbanı ben miyim bu şehla bilmecenin
aslı bir yasemindir içimdeki gecenin
böylesine taşır mı karanlığı bir adam
böylesine kahrını damıtır mı bu şehir
bir çöl kalır her deprem sonrası ellerimde
bir yüzün kalır
yüzün ki, bir yanında yükselir sıra dağlar
bir yanında şairler devran olur, bunalır
Yüzün işte bu yüzden yasemindir her gece
yine mi kıskanıyor bahçıvan bebeklerin
ebedi odalarda uyuyan gözlerini
yine mi bir mum alevi kıyısında dönence
gölgesi duvarlara vuruyor meleklerin
Bir yanı neden eksik deniz fenerlerinin
sende mi limanları temizleyen bir adam
ve aydınlık bir rıhtım arıyorsun yeniden
sanki biri bakıyor içimde bir gemiden
zamana boyun büken yaralı bir sur gibi
sende mi bir şehzade bekliyorsun öteden
bir tufan ortasında çaresiz, mahsur gibi
gel rüya toplayalım bu esrarlı geceden
Bir mihr-i müecceldir şehrin karanlıkları
yağmur yağınca birden
zencilerin bembeyaz düşlerinde gül açar
turnalar çılgındır, ketum ve siyah
gökyüzünde gizli tüneller açar
Yıllar gam bozkırında tükendi bencileyin
inadına köpürdü dudaklarımda zehir
ne hazinedir ki hâlâ anlamadı gönlümün
devasa bir sığınak olduğunu bu şehir
Duymaz mı benden gayrı, gökteki çığlıkları
bir kağnıyı sadece fotoğrafta görenler
hayal kırıklığına uğramaz mı yeniden
yokluğumu seninle aynı safta görenler
küf yeşili bir dünya bıraktı kollarıma
boynuma yıldızlara asıp, yafta görenler
belki de onaracak kalbini çeşmelerin
birgün seni de bana itirafta görenler
Kuş tüyü bir yatakta ölen bir mihracenin
beyaz elbisesini giyse de bu şehrayin
aslı bir yasemindir içimdeki gecenin
yeter ki, koy ufkuma gözlerini aniden
varlığıma gizemle yaklaşan gözlerini
bir saray bahçesinde yeşeren lâle gibi
sonsuzluk ırmağınına karışan gözlerini
Hangi demir dayanır bakışlarına, söyle
hangi dev mahkûm eder savaşan gözlerini
karayel doyasıya öpüyor yanağından
umudu sefillerle paylaşan gözlerini
Bir hayal, serabıyla aldatıyor ülkemi
bir alev, çığlığımla tutuşturup yaktığım
yine aynı sarhoşluk kehkeşanlar uğruna
yine aynı katafalk, ruhumu bıraktığım
Gün doğar mı, bilemem, zeval ufkunda bir gün yosunlara karışıp sayrılıklar içinde
bir kara büyü gibi yayılarak her ize
cellâdını beklemek ayrılıklar içinde
nedendir esir olmak kuruyan bir denize
Nasıl böyle dumanlı belirsiz bakışların
sel suları mı indi paslı kirpiklerine
ölüm bir kurşun gibi girdiyse yüreğine
bekle, sonu gelmeyen azabını kuşların
Yalnız seni arıyor hudutlarımda zaman
atlasında hep senin hayalini saklarım
dağılmaz mı bu efkar, bu sessizlik, bu duman
neden böyle kıpkızıl akıyor ırmaklarım
Sana göre ben garip bir canda unutulmuş
efsunlu bir davada sanık olan biriyim
oysa bir tayın göğsü kadar nârin ve ürkek
ne gurbet kaçamağı, zavallı bir sarhoş
sadece ihtilale tanık olan biriyim
Al götür ta öteye ağlayan mektupları
götür ağzı köpüren atları bu şehirden
sana dimdik yürümek yakışıyor ey kadın
bana bir padişahı ağırlamak yeniden
eteğinden kan sızan gelinliğini al götür
götür bu yağmalanmış haritayı evimden
çocukları öldüren hainliği al götür
Mahşeri bir hicretin rahmidir niranımız
bak işte, kıyam üzre, yüzyıllık viranımız
tanyeri kalbi midir intizarın, bilemem
bıktım hafifliğinden dorukta her cücenin
bu son infilakı mı bir mezarın, bilemem
intiharı ben miyim bu meşhur bilmecenin
aslı bir yasemindir içimdeki gecenin
belki de, isyanımdır ah ü zarın, bilemem
aslı bir yasemindir içimdeki gecenin
böylesine taşır mı karanlığı bir adam
böylesine kahrını damıtır mı bu şehir
bir çöl kalır her deprem sonrası ellerimde
bir yüzün kalır
yüzün ki, bir yanında yükselir sıra dağlar
bir yanında şairler devran olur, bunalır
Yüzün işte bu yüzden yasemindir her gece
yine mi kıskanıyor bahçıvan bebeklerin
ebedi odalarda uyuyan gözlerini
yine mi bir mum alevi kıyısında dönence
gölgesi duvarlara vuruyor meleklerin
Bir yanı neden eksik deniz fenerlerinin
sende mi limanları temizleyen bir adam
ve aydınlık bir rıhtım arıyorsun yeniden
sanki biri bakıyor içimde bir gemiden
zamana boyun büken yaralı bir sur gibi
sende mi bir şehzade bekliyorsun öteden
bir tufan ortasında çaresiz, mahsur gibi
gel rüya toplayalım bu esrarlı geceden
Bir mihr-i müecceldir şehrin karanlıkları
yağmur yağınca birden
zencilerin bembeyaz düşlerinde gül açar
turnalar çılgındır, ketum ve siyah
gökyüzünde gizli tüneller açar
Yıllar gam bozkırında tükendi bencileyin
inadına köpürdü dudaklarımda zehir
ne hazinedir ki hâlâ anlamadı gönlümün
devasa bir sığınak olduğunu bu şehir
Duymaz mı benden gayrı, gökteki çığlıkları
bir kağnıyı sadece fotoğrafta görenler
hayal kırıklığına uğramaz mı yeniden
yokluğumu seninle aynı safta görenler
küf yeşili bir dünya bıraktı kollarıma
boynuma yıldızlara asıp, yafta görenler
belki de onaracak kalbini çeşmelerin
birgün seni de bana itirafta görenler
Kuş tüyü bir yatakta ölen bir mihracenin
beyaz elbisesini giyse de bu şehrayin
aslı bir yasemindir içimdeki gecenin
yeter ki, koy ufkuma gözlerini aniden
varlığıma gizemle yaklaşan gözlerini
bir saray bahçesinde yeşeren lâle gibi
sonsuzluk ırmağınına karışan gözlerini
Hangi demir dayanır bakışlarına, söyle
hangi dev mahkûm eder savaşan gözlerini
karayel doyasıya öpüyor yanağından
umudu sefillerle paylaşan gözlerini
Bir hayal, serabıyla aldatıyor ülkemi
bir alev, çığlığımla tutuşturup yaktığım
yine aynı sarhoşluk kehkeşanlar uğruna
yine aynı katafalk, ruhumu bıraktığım
Gün doğar mı, bilemem, zeval ufkunda bir gün yosunlara karışıp sayrılıklar içinde
bir kara büyü gibi yayılarak her ize
cellâdını beklemek ayrılıklar içinde
nedendir esir olmak kuruyan bir denize
Nasıl böyle dumanlı belirsiz bakışların
sel suları mı indi paslı kirpiklerine
ölüm bir kurşun gibi girdiyse yüreğine
bekle, sonu gelmeyen azabını kuşların
Yalnız seni arıyor hudutlarımda zaman
atlasında hep senin hayalini saklarım
dağılmaz mı bu efkar, bu sessizlik, bu duman
neden böyle kıpkızıl akıyor ırmaklarım
Sana göre ben garip bir canda unutulmuş
efsunlu bir davada sanık olan biriyim
oysa bir tayın göğsü kadar nârin ve ürkek
ne gurbet kaçamağı, zavallı bir sarhoş
sadece ihtilale tanık olan biriyim
Al götür ta öteye ağlayan mektupları
götür ağzı köpüren atları bu şehirden
sana dimdik yürümek yakışıyor ey kadın
bana bir padişahı ağırlamak yeniden
eteğinden kan sızan gelinliğini al götür
götür bu yağmalanmış haritayı evimden
çocukları öldüren hainliği al götür
Mahşeri bir hicretin rahmidir niranımız
bak işte, kıyam üzre, yüzyıllık viranımız
tanyeri kalbi midir intizarın, bilemem
bıktım hafifliğinden dorukta her cücenin
bu son infilakı mı bir mezarın, bilemem
intiharı ben miyim bu meşhur bilmecenin
aslı bir yasemindir içimdeki gecenin
belki de, isyanımdır ah ü zarın, bilemem
Bir kaç devrik mısra oluşturmak için adına kurban ettiğim kelimeler,
Oruç misali suskunluğum.
gözümde ilahlaştırmaya zorluyordu seni...
Oguzhan Karahasan
Oruç misali suskunluğum.
gözümde ilahlaştırmaya zorluyordu seni...
Oguzhan Karahasan
güneşin batışına yetişmeye çalışan
madencinin gözleriyim
ölmeden önce seni
mutlaka görmeliyim
ağır ağır batarken gün
yanan deniz feneriyim
sakın gelme gözlerim kör
bıraktığın ben değilim
mutsuz hayat kadınının
olmayan gündüzüyüm
yüzüme tükürülüp
geceyi bekleyen yeriyim.
madencinin gözleriyim
ölmeden önce seni
mutlaka görmeliyim
ağır ağır batarken gün
yanan deniz feneriyim
sakın gelme gözlerim kör
bıraktığın ben değilim
mutsuz hayat kadınının
olmayan gündüzüyüm
yüzüme tükürülüp
geceyi bekleyen yeriyim.
insanın kendi seçtiği toprak
doğrusu,toprağın kendi seçtiği insan
dirimin geleceğini doğruluyor durmadan
-her şeyden biraz kalır-
diyor birileri, çoğulluk haklılıktır.
kavanozda biraz kahve,
kutuda biraz ekmek,
insanda biraz acı.
insanda biraz mutluluk. -Turgut uyar.
doğrusu,toprağın kendi seçtiği insan
dirimin geleceğini doğruluyor durmadan
-her şeyden biraz kalır-
diyor birileri, çoğulluk haklılıktır.
kavanozda biraz kahve,
kutuda biraz ekmek,
insanda biraz acı.
insanda biraz mutluluk. -Turgut uyar.
Mona Roza, siyah güller, ak güller
Geyvenin gülleri ve beyaz yatak
Kanadi kirik kus merhamet ister
Ah, senin yüzünden kana batacak
Mona Roza siyah güller, ak güller
Ulur aya karsi kirli çakallar
Ürkek ürkek bakar tavsanlar daga
Mona Roza, bugün bende bir hal var
Yagmur igri igri düser topraga
Ulur aya karsi kirli çakallar
Açma pencereni perdeleri çek
Mona Roza seni görmemeliyim
Bir bakisin ölmem için yetecek
Anla Mona Roza, ben bir deliyim
Acma pencereni perdeleri çek..
Zeytin agaçlari sögüt gölgesi
Bende çikar günes aydinliga
Bir nisan yüzügü, bir kapi sesi
Seni hatirlatiyor her zaman bana
Zeytin agaclari, sögüt gölgesi
Zambaklar en issiz yerlerde açar
Ve vardir her vahsi çiçekte gurur
Bir mumun ardinda bekleyen rüzgar
Isiksiz ruhumu sallar da durur
Zambaklar en issiz yerlerde acar
Ellerin ellerin ve parmaklarin
Bir nar çiçegini eziyor gibi
Ellerinden belli oluyor bir kadin
Denizin dibinde geziyor gibi
Ellerin ellerin ve parmaklarin
Zaman ne de cabuk geciyor Mona
Saat onikidir söndü lambalar
Uyu da turnalar girsin rüyana
Bakma tuhaf tuhaf göge bu kadar
Zaman ne de çabuk geciyor Mona
Aksamlari gelir incir kuslari
Konar bahcenin incirlerine
Kiminin rengi ak, kimisi sari
Ahhh! beni vursalar bir kus yerine
Aksamlari gelir incir kuslari
Ki ben Mona Roza bulurum seni
Incir kuslarinin bakislarinda
Hayatla doldurur bu bos yelkeni
O masum bakislar su kenarinda
Ki ben Mona Roza bulurum seni
Kirgin kirgin bakma yüzüme Roza
Henuz dinlemedin benden türküler
Benim askim sigmaz öyle her saza
En güzel sarkiyi bir kursun söyler
Kirgin kirgin bakma yüzüme Roza
Artik inan bana muhacir kizi
Dinle ve kabul et itirafimi
Bir soguk, bir garip, bir mavi sizi
Alev alev sardi her tarafimi
Artik inan bana muhacir kizi
Yagmurlardan sonra büyürmüs basak
Meyvalar sabirla olgunlasirmis
Birgün gözlerimin ta içine bak
Anlarsin ölüler niçin yasarmis
Yagmulardan sonra büyürmüs basak
Altin bilezikler o kokulu ten
Cevap versin bu kanli kus tüyüne
Bir tüy ki can verir bir gülümsesen
Bir tüy ki kapali gece güne
Altin bilezikler o kokulu ten
Mona Roza siyah güller, ak güller
Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak
Kanadi kirik kus merhamet ister
Aaahhh! senin yüzünden kana batacak!
Mona Roza siyah güller, ak güller
Sezai Karakoc
Geyvenin gülleri ve beyaz yatak
Kanadi kirik kus merhamet ister
Ah, senin yüzünden kana batacak
Mona Roza siyah güller, ak güller
Ulur aya karsi kirli çakallar
Ürkek ürkek bakar tavsanlar daga
Mona Roza, bugün bende bir hal var
Yagmur igri igri düser topraga
Ulur aya karsi kirli çakallar
Açma pencereni perdeleri çek
Mona Roza seni görmemeliyim
Bir bakisin ölmem için yetecek
Anla Mona Roza, ben bir deliyim
Acma pencereni perdeleri çek..
Zeytin agaçlari sögüt gölgesi
Bende çikar günes aydinliga
Bir nisan yüzügü, bir kapi sesi
Seni hatirlatiyor her zaman bana
Zeytin agaclari, sögüt gölgesi
Zambaklar en issiz yerlerde açar
Ve vardir her vahsi çiçekte gurur
Bir mumun ardinda bekleyen rüzgar
Isiksiz ruhumu sallar da durur
Zambaklar en issiz yerlerde acar
Ellerin ellerin ve parmaklarin
Bir nar çiçegini eziyor gibi
Ellerinden belli oluyor bir kadin
Denizin dibinde geziyor gibi
Ellerin ellerin ve parmaklarin
Zaman ne de cabuk geciyor Mona
Saat onikidir söndü lambalar
Uyu da turnalar girsin rüyana
Bakma tuhaf tuhaf göge bu kadar
Zaman ne de çabuk geciyor Mona
Aksamlari gelir incir kuslari
Konar bahcenin incirlerine
Kiminin rengi ak, kimisi sari
Ahhh! beni vursalar bir kus yerine
Aksamlari gelir incir kuslari
Ki ben Mona Roza bulurum seni
Incir kuslarinin bakislarinda
Hayatla doldurur bu bos yelkeni
O masum bakislar su kenarinda
Ki ben Mona Roza bulurum seni
Kirgin kirgin bakma yüzüme Roza
Henuz dinlemedin benden türküler
Benim askim sigmaz öyle her saza
En güzel sarkiyi bir kursun söyler
Kirgin kirgin bakma yüzüme Roza
Artik inan bana muhacir kizi
Dinle ve kabul et itirafimi
Bir soguk, bir garip, bir mavi sizi
Alev alev sardi her tarafimi
Artik inan bana muhacir kizi
Yagmurlardan sonra büyürmüs basak
Meyvalar sabirla olgunlasirmis
Birgün gözlerimin ta içine bak
Anlarsin ölüler niçin yasarmis
Yagmulardan sonra büyürmüs basak
Altin bilezikler o kokulu ten
Cevap versin bu kanli kus tüyüne
Bir tüy ki can verir bir gülümsesen
Bir tüy ki kapali gece güne
Altin bilezikler o kokulu ten
Mona Roza siyah güller, ak güller
Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak
Kanadi kirik kus merhamet ister
Aaahhh! senin yüzünden kana batacak!
Mona Roza siyah güller, ak güller
Sezai Karakoc
ne çok isterdim gözlerinin kahvesinde 40 yıl hatrımın kalmasını..
Bir gün gelir de unuturmuş insan
En sevdiği hatıraları bile
Bari sen her gece yorgun sesiyle
Saat on ikiyi vurduğu zaman
Beni unutma...
En sevdiği hatıraları bile
Bari sen her gece yorgun sesiyle
Saat on ikiyi vurduğu zaman
Beni unutma...
Bu dünyadan gider olduk
Kalanlara selam olsun
Bizim için hayır dua
Kılanlara selam olsun
Ecel büke belimizi
Söyletmeye dilimizi
Hasta iken halimizi
Soranlara selam olsun
Tenim ortaya açıla
Yakasız gömlek biçile
Bizi bir asân vechile
Yuyanlara selam olsun
Azrail alır canımız
Kurur damarda kanımız
Yuyacağın kefenimiz
Saranlara selam olsun
Selâ verile kastımıza
Gider olduk dostumuza
Namaz için üstümüze
Duranlara selam olsun
Dünyaya gelenler gider
Hergiz gelmez yola gider
Bizim halimizden haber
Soranlara selam olsun
Miskin Yunus söyler sözün
Yaş doldurmuş iki gözün
Bizi bilmeyen ne bilsin
Bilenlere selam olsun
(bkz: Yunus Emre)
Kalanlara selam olsun
Bizim için hayır dua
Kılanlara selam olsun
Ecel büke belimizi
Söyletmeye dilimizi
Hasta iken halimizi
Soranlara selam olsun
Tenim ortaya açıla
Yakasız gömlek biçile
Bizi bir asân vechile
Yuyanlara selam olsun
Azrail alır canımız
Kurur damarda kanımız
Yuyacağın kefenimiz
Saranlara selam olsun
Selâ verile kastımıza
Gider olduk dostumuza
Namaz için üstümüze
Duranlara selam olsun
Dünyaya gelenler gider
Hergiz gelmez yola gider
Bizim halimizden haber
Soranlara selam olsun
Miskin Yunus söyler sözün
Yaş doldurmuş iki gözün
Bizi bilmeyen ne bilsin
Bilenlere selam olsun
(bkz: Yunus Emre)
Yirmi Besinci Kısım
Işıkları söndür suna su
Vapurları duyacağız ha
Dün gece uykumda sıçradım
Beni mi çağırdın suna su
Nereye gideceğiz ha
Yabancı değil ben kaptanım
Aç kapıyı suna su
Büyük yağmurda ıslandım
Şarabın var mı suna su
Sabahı bulacağız ha
Kadehini dinleme çıldırırsın
Elimden gelmeyen bir o
Bütün trenleri kaçırdım
Saatin kaç suna su
Yarın öleceğiz ha.
Işıkları söndür suna su
Vapurları duyacağız ha
Dün gece uykumda sıçradım
Beni mi çağırdın suna su
Nereye gideceğiz ha
Yabancı değil ben kaptanım
Aç kapıyı suna su
Büyük yağmurda ıslandım
Şarabın var mı suna su
Sabahı bulacağız ha
Kadehini dinleme çıldırırsın
Elimden gelmeyen bir o
Bütün trenleri kaçırdım
Saatin kaç suna su
Yarın öleceğiz ha.
memelinka adlı şiirimdir.
iki adet meme olsa;
hem de iri iri.
o kadar güzel olsa ki;
onların sahibi.
güzellikte yarışsalar bir de;
biri ile diğeri.
işte bunları anlatır;
gecenin şiiri.
iki adet meme olsa;
hem de iri iri.
o kadar güzel olsa ki;
onların sahibi.
güzellikte yarışsalar bir de;
biri ile diğeri.
işte bunları anlatır;
gecenin şiiri.
ay düşünce denize
seni hatırlarım
ince ince yağan yağmur,
iskeleye yanaşan vapur
haydarpaşa garı
seni hatırlarım
ay düşünce denize
kalbim çarpar, telaşlı
bir kuş olur, siyahlar içinde bir kadın
ve yakasında ipiri kırmızı bir gül
seni hatırlarım
ay düşünce denize
söylenmemiş sessiz
bir şarkıydım, tozup
giden bir ilk kar
solgun begonya
kalkmak üzere bir tren
seni hatırlarım.
behçet Aysan
seni hatırlarım
ince ince yağan yağmur,
iskeleye yanaşan vapur
haydarpaşa garı
seni hatırlarım
ay düşünce denize
kalbim çarpar, telaşlı
bir kuş olur, siyahlar içinde bir kadın
ve yakasında ipiri kırmızı bir gül
seni hatırlarım
ay düşünce denize
söylenmemiş sessiz
bir şarkıydım, tozup
giden bir ilk kar
solgun begonya
kalkmak üzere bir tren
seni hatırlarım.
behçet Aysan
Titreyen ellerimle penceremi
Açtım afaki leyle karşı... Yine
Gecenin gölgeden manazırına
imtizac eylemiş nücumü bahar...
Sihri eb`at içinde şimdi gümüş
Bir sehap andıran miyah uyumuş..
Kalbi seydayı leyl olan rüzgar
Esiyor gölgelerde velvelekar...
Ah o bir aşkı bi-tenahi mi
Geceden, tudei manazırdan
Yükselen rasei humarü buhar?
Sanki hulyayı vasla müstağrak
Sebi bir itri hisle doldurarak
Dolaşan, titreşen kadınlardı...
Sanki bir savti gaibü mühtez
Kalbe bir aşkı bi-vefa yetmez
'Seviniz, muttasıl sevin! ' derdi
Ahmet Haşim. evet.
Açtım afaki leyle karşı... Yine
Gecenin gölgeden manazırına
imtizac eylemiş nücumü bahar...
Sihri eb`at içinde şimdi gümüş
Bir sehap andıran miyah uyumuş..
Kalbi seydayı leyl olan rüzgar
Esiyor gölgelerde velvelekar...
Ah o bir aşkı bi-tenahi mi
Geceden, tudei manazırdan
Yükselen rasei humarü buhar?
Sanki hulyayı vasla müstağrak
Sebi bir itri hisle doldurarak
Dolaşan, titreşen kadınlardı...
Sanki bir savti gaibü mühtez
Kalbe bir aşkı bi-vefa yetmez
'Seviniz, muttasıl sevin! ' derdi
Ahmet Haşim. evet.
Sensiz geçen her gün,
Bana ölümdür gülüm.
Akşam bize gelsene,
Kırbaç görsün götün.
Bana ölümdür gülüm.
Akşam bize gelsene,
Kırbaç görsün götün.
Gezinen bir gölgedir hayat, gariban bir aktör
sahnede bir ileri bir geri saatini doldurur
ve sonra duyulmaz olur sesi, bir masaldır
gürültücü bir salağın anlattığı
ki yoktur hiçbir anlamı.
William Shakespeare
sahnede bir ileri bir geri saatini doldurur
ve sonra duyulmaz olur sesi, bir masaldır
gürültücü bir salağın anlattığı
ki yoktur hiçbir anlamı.
William Shakespeare
mutlu gorunmek icin sadece susuyorsun
bazen kucuk bir tebessum
bazen yalnizlikla yaptigin sessiz haykirislar
bosa kandirma kendini
yaptigin yakarislar bosa...
iyisi mi zamana birak her seyi
cirpinmayi birak
cunku cirpindikca daha dibe gidiyorsun benligim...
bazen kucuk bir tebessum
bazen yalnizlikla yaptigin sessiz haykirislar
bosa kandirma kendini
yaptigin yakarislar bosa...
iyisi mi zamana birak her seyi
cirpinmayi birak
cunku cirpindikca daha dibe gidiyorsun benligim...
gece şiir senin olsun.
gölgem
bıktim usandim sürüklemekten onu
senelerdir,ayaklarımın ucunda;
bu dünyada biraz da yaşayalım,
o tek başına,
ben tek başıma.
bıktim usandim sürüklemekten onu
senelerdir,ayaklarımın ucunda;
bu dünyada biraz da yaşayalım,
o tek başına,
ben tek başıma.
ölursem kabrime gelme istemem
zil takip oyna gul mutlu ol
gozlerinden yas dokulmesin
ebed muddet huzurla dol.
hayda noluyo yav. zorlaniyorum.
kolay yazardim ben. uydururdum.
ozlemim bizâr eder kalbimi
zehirledi hasretin bedenimi.
gelmeyecek son nefesimde gözlerime gozleri.
ebedi beklerim yinede cehennemde bile cenneti yasatacak gözleri.
bu idare eder bak.
zil takip oyna gul mutlu ol
gozlerinden yas dokulmesin
ebed muddet huzurla dol.
hayda noluyo yav. zorlaniyorum.
kolay yazardim ben. uydururdum.
ozlemim bizâr eder kalbimi
zehirledi hasretin bedenimi.
gelmeyecek son nefesimde gözlerime gozleri.
ebedi beklerim yinede cehennemde bile cenneti yasatacak gözleri.
bu idare eder bak.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar