bugün

genel-geçer bilimsel ve yadsınamaz bir gerçektir.
gazetecilik mesleği öğretmenlik mesleğinden sonra en kutsal meslektir. hatta belki öğretmenlikten bile kutsaldır. çünkü, öğretmenlerin bile düşüncelerini şekillendirenler gazetecilerdir. bir ülkenin ideolojisi gazeteciler tarafından belirlenir. toplumları galeyana getirmek ya da birarada tutmak gazetecilerin elindedir. bu yüzden gazetecilik mesleği bir ülkede halk tarafından korunup kollanmalı ve kimseye muhtaç bırakılmamalıdır.
"Dürüst" gazetecilik dünyanın en kutsal mesleğidir. Doğruları söyleyen ve tarafsız olan gazeteci ise gözümde büyük bir alimdir. insanları bilinçlendirme ve bilgilendirmeyi görev olarak benimseyen gazeteciler halkın nabzını doğru tutmalıdır, milli birlik ve beraberliğe zarar getirecek haberleri masamıza süsleyip koymamalıdır.
çok farklı amaçları gerçekleştirmede kutsaldırlar. ne de olsa toplumun yönlendiricisidirler.
(bkz: düşüncenin gazetecilerce şekillendirildiği gerçeği)

(bkz: gerçekleri olduğu gibi yazan gazeteci var mıdır)

başlıklar okunduğunda hak verilebilecek gerçektir.
Eger bir emegin karsiliginda para aliniyorsa o isin kutsalligi falan kalmaz. O yuzden ne ogretmenlik , ne dokturluk hele hele gazetecilik kutsal olarak tanimlanamaz bana gore. Prestijli, saygi duyulan meslek derseniz o ayri.
doğruyu ve olanı yansıttığı zaman gerçekten kutsaldır.
ülkemizde bulunmayan kutsal gerçekliktir.

bir kısmı, ölümüne yandaş diğer kısmı, ölümüne muhalif.

bu durumda, nerede kaldı objektiflik, nerede kaldı kutsiyet.
tanzimattan beri emperyalizmin elinde olan bir basın; kutsal değildir.

özellikle bazı satılmış kalemler, melundur en hafif tabiriyle.
ne çok kutsal meslek varmış arkadaş. Öğretmenler kutsal, polis kutsal, gazetecelik te kutsal. Öğrencilikte kutsal amk, bırak kolumu bırak!
günümüzde satılık kalemler sayesinde geçerli olmayan durumdur. eskidendi o uğur mumcu'lar, abdi ipekçi'lerdi onlar. bu devirde yok öyle.
he yav he !

görsel