bugün

bir adanademirsporlu olarak gidip paşa paşa okuduğum, bahçesine bolca işediğim lisedir.
144. devrenin bugün istiklal'de ve okul bahçesinde yürüyüş, eğlence ve daha bir sürü şey yaptıkları okul ve oradakileri çok kıskanmadığım okuldur! kadıkoy anadolu rulez!
büyük şair attila ilhan'ın;

"galatasaray lisesi'nden türkçe konuşabilen fransızlar çıkar"

dediği lise.

(bkz: attila ilhan)
neden hagi'nin değişiyle, kaynağı neresidir bilmiyorum ama, umarım doğrudur, 7 adet fenerbahçe başkanı çıkartmış lisedir.
(bkz: #15312010)
demek ki galatasaray lisesi'nde bile fenerbahçe'liler fazla. fener sempatizanları.

önümüzdeki 30 yılın fenerbahçe başkanları neden şimdiki galatasaray lisesi öğrencilerinden çıkmasın ki? gönülleri fener aşkıyla yanan liselilerden?
iç sınavla gsüye geçtiklerinde çoğunun şato'dan gelmiş ve fos olduğunu anlamş olduğumuz okul. yakışmıyor mekteb-i sultani'ye bu ilkokuldan gelme muhabbetleri.
çocuğu türk olarak alıp fransız yapan lisedir.
ortamıyla, eğitimiyle, kalitesiyle farklı olan okuldur.
türk futbolunun doğduğu kurum..
bildiğin lise lan işte.
Günümüz siyasetçilerinin yetiştiği lisedir.
peki... yıllar sonra galatasaray lisesi için küçük ama benim için büyük bir olayı itiraf ediyorum!

muhtemelen 2006 senesinde bir bahar festivalinde çimenlere yayılıp bahçesinde uzanırken "ah! şurada okuyamadım." diye baya derin bir iç geçirmiştim. sonra o an dayanamayıp ufak bir cinlikle binanın içine sızıp 2 katını ve bir çok koridorunu, sınıfını dolaştım. (festivale dışarıdan katılanların liseye girmesi yasaktı.) dışarıda konser olduğu için bina bomboştu, ben sınıfları dolaşıyordum. hatta giriş kattaki müzik salonunu görünce "candan erçetin burada mı öğretmenlik yapıyor?" diye düşündüğümü hatırlıyorum. içi beklediğimden çok daha büyük ve güzeldi. ya da binanın temsil ettiği şeye duyduğum sevgi bana öyle gösteriyordu.

aslında çok sıradan bir olay ama katlara çıkmak yasak olduğundan o an çok heyecan yapmıştım. ama bir o kadar da mutlu olduğumu hatırlıyorum.

hiçbir şeye dokunmadım, zarar vermedim, istesem de veremezdim zaten. şuan aklıma geldi, nedensiz paylaşmak istedim.
Galatasaray sultanisi, çanakkale savaşı zamanı mezun vermemiş merdane kahramanların canını feda ettiği, hayran olunası bir okuldur. Düşman çanakkale'yi geçemez. Fakat, ne istanbul üniversitesi, ne de galatasaray lisesi'nde okuyan öğrenci kalmıştır..
(bkz: galatasaray lı olmak)

http://youtu.be/tM6fMOon7n0
allah yapandan razı olsun dedirten, istanbul'u bilmeyen insana bile referans noktası olan, tarif konusunda rahatlık sağlatan güzel lise.
büyüklük yapıp kapısını direnişçi kardeşlerimize açan güzide klübün güzide lisesi. mekteb-i sultani.
wireless şifresini gezi parkı direnişçilerine açmıştır.
osmanlılar, tanzimat adamları, bir şeyi kavramışlardı. mademki batı tarzı eğitim artık zaruri olmuştu o zaman bu işi kendimiz başaracaktık. Mademki ''frenkleşeceğiz o halde biz frenkleşelim'' prensibinin incisi maiyetindeki namı diğer mekteb-i sultani.
bir çocuğun asla gitmemesi gereken lisedir. bununla birlikte tam bir beyin yıkama yeridir.
müthiş bir lokasyona sahip lise.
hiçbir öğrencisi atatürk'e suikastten asılmamıştır.

asılan için (bkz: doktor nazım bey)
bazılarının köpek gibi kıskandıkları geleneğin bir diğer adı..
atatürk'ün nutukta lanetlediği lisedir.

http://oi49.tinypic.com/se0un5.jpg
babalar gibi lisedir. aslan gibi lisedir. istanbul erkeği tercih ederseniz inek damgası yersiniz ama galatasarayı tercih ederseniz havalı olursunuz. seçim sizin inek olarak anılmak mı yoksa havalı olarak mı anılmak istersiniz.

edit: sayısal okumak isteyen istanbul erkeğe gitsin.
kurasını kazanamadığım okuldur.
Fatih terim'in gidişi ile yine kendisini göstermiş diktanın anavatanıdır. temel problem liseli olmayan birinin kulüp içerisinde sahip olduğu kredi'nin liseli olan birisi ile aynı olmamasıdır. liseli olmayanlar belli bir süre için ve sadece çok başarılı oldukları sürece içeriye alınmış misafir muamelesi görürken liseliler öz evlat olup başarısız olmaları halinde yardımcı olunur, yanlışları örtülür. kulüp lisenin kulübü olarak görülür ve fenerbahçe'yi tutan veya kalecinin adını bile bilmeyen bir liseli kulübe istediği zaman üye olabilirken takımın her maçına giden, her sene onbinlerce liralık kombine alan, yağmurda çamurda sıra bekleyen taraftar sadece taraftar olarak görülür ve ona sadece para verip ürün alma hakkı tanınır, kulüp yönetiminde yeri ve hakkı yoktur.

aşağıdaki üyelik sürecinden aradaki haksız rekabet kolayca anlaşılabilir.

kulübe kimler üye olabilir :

a grubu - galatasaray lisesi'nde en az iki yıl okumuş olanlar.
b grubu- kulüp başkanının önerisi ile takvim yılı başına en fazla 15 (on beş) kişi, başka bir kayıt aranmaksızın üye olabilir.
c grubu- en az 5 (beş) yıl süre ile amatör veya profesyonel olarak kulüp adına yarışmalara katılmış, spor yaşamını kulüpte tamamlamış, bu hususu gençlik ve spor genel müdürlüğü veya ilgili federasyondan alınan yazılı belge ile kanıtlamış ve spor yaşamını tamamladıktan sonra 5 (beş) yıl içinde üyeliğe başvuran sporcular. (kulüp menfaatleri doğrultusunda transferi gerçekleşen sporcular yönetim kurulu kararı ile spor yaşamını kulüpte tamamlamış olma koşulundan muaf tutulabilirler)
d grubu- en az 5 (beş) yıllık üyelerin çocukları ve eşleri.
e grubu- yukarıdaki grupların dışında kalanlar.

alinacak üye sayisi
madde 8: a ve c gruplarında yukarıda tanımlanan üye adayları için hiçbir sayısal sınırlama uygulanmaz.
a ve c grupları dışında diğer gruplarda tanımlanan adaylardan üyeliğe alınacakların toplam sayısı her yıl ocak ayında yönetim kurulu tarafından belirlenir.
alınacak toplam üye sayısı bir önceki yıl sonu (31 aralık) itibarı ile kulübün kaydı açık üye sayısının %3 (yüzde üç)'ünden fazla olamaz.
yönetim kurulu tarafından belirlenen alınacak toplam üye sayısından fazla üye kabul edilmesi durumunda, işlem sırasına göre sınırı aşan üyelik geçersiz olur ve düşer.
ancak her durumda, bir yılda kabul edilecek toplam üye sayısı 400 (dört yüz)'ü aşamaz

görüldüğü gibi herhangi birşekilde ( herkesin zannettiği gibi sadece anadolu liseleri sınavında en yüksek puanı alanlar liseye girmiyor, yurtdışından gelenler, öğretmen çocukları ( hala devam ediyor mu bilmiyorum) farklı haklar ve koşullarla lisede öğrenci olabiliyor) lisede 2 sene okuyan herhangi biri ister fenerbahçe'yi tutsun, ister stadın yerini bilmesin hiç bir kısıtlamaya tabi olmadan sadece 2 üyenin önerisi ile kulübe üye olabilmektedir. bu şekilde üye olmuş ve kulüp ile tek ilişkisi galatasaray adasındaki havuzu bedava kullanmaktan ibaret olan yüzlerce üye vardır. bunlar kulübü hiç bir şekilde takip etmez , seneliği 200 tl olan aidatı ödemez ve seçim zamanı başkan adayı bunların aidatını cebinden öder, karşılığında liseli adaya oy verilir.

kulüp başkanının 15 kişilik kontenjanına girebilmek için başkanı bizzat tanıyor olmak gerekir ki bu sıradan taraftar için imkansız bir durumdur.

sıradan taraftar yukarıda açıkça belirtildiği gibi '' diğerleri'' kategorisinde yer alır ve lisede 2 sene okuyan fenerbahçeli kulübe bedava üye olabilirken onun üye olması için 10.000 tl den fazla para istenir ki para ödemek de yetmez, üye olabilmesi için senede 400 kişilik kontenjana girebilmesi gerekir, bu da hemen hemen imkansızdır.

üye olabilmeniz için önce lise mezunu ve eski öğrencilerinin ( senede 150-200 kişi)
mevcut üye eş ve çocuklarının ( 16.000 üyenin kaç eş ve çocuğu olduğunu düşünün)
eski sporcuların
başkan kontenjanının

dolmasını ve bunların toplamının 400 den az olmasını beklemeniz gerekiyor yani ''imkansız''

liseliler ile konuştuğunuzda kullanılan temel argüman liseli üyelerin toplam üye sayısının yarısından az olduğu, alp yalman, faruk süren, adnan polat gibi liseli olmayan insanların da başkan olabildiği şeklindedir. burada sorun liseli üye sayısı değil, lise ile hiç bir bağlantısı olmayan sıradan taraftarın kulübe para vererek bile üye yapılmamasıdır.

zaten başkanlar ve görev sürelerine bakıldığında tüm zamanların sportif olarak en başarılı başkanı olan faruk süren 4 sene üst üste şampiyon olup uefa kupasını aldıktan sonra sampiyon olamadığı ilk sene gönderilirken, benim hatırladığım son 30 senenin sportif olarak en başarısız başkanı olan özhan canaydın sadece iyi bir insan olduğu ve ''özhan abimiz'' olduğu için 6 sene başkanlık yapmıştır. kendisinin sağlık durumu elverse canının istediği kadar da başkanlık yapabilirdi. sebebi liseli oluşu ve liselilerin çoğuna elinden geldiğince yardımcı olmuş ( iş bulma, parasal yardım, gerektiğinde torpil vs..) olmasıdır. bunlar takdir edilecek özellikler olmakla beraber milyonlarca taraftarı olan kulübün başkanını seçmek için gerekli kriterler değildir.

sonuç olarak kulübün üyelik sistemi değişmediği sürece başkan adnan polat'da olsa bu dikta değişmez. burada taraftara düşen görev kulüp üyeliğinde takıma gönül veren herkesin eşit koşulları elde etmesini sağlayana kadar maçları, alışverişi ve desteği boykot etmektir. bu sağlanırsa lisenin taraftar gücü, alışveriş gücü neymiş, drogba, sneijder transferine imkan sağlayan şey lise miymiş yoksa sokaktaki galatasaray taraftarı mıymış herkes görür.

bu satırların yazarı galatasaray üniversitesi mezunudur ve galatasaray üniversitesi mezunlarının bile kulüp üyeliğinde yeri yoktur.