bugün

unutulmaz psv eindhoven günleri... aissati, kromkamp, cocu ve diğerleriyle bir heves oturmuştum bilgisayarın başına. uykusuzluğun ne demek olduğunu o zaman öğrendim. gözlerimdeki damarlar kıpkırmızı biçimde ortaya çıktığı halde sabahtan akşama dek oyunun başındaydım.
oyunun büyük bölümü altyapıdaki genç yetenekleri ayıklamak ile geçiyordu. büyük bölümü de italya ve ispanya' ya transfer oluyordu. kadroya aldıklarımsa gıkını çıkarmadan bekliyor, görev verince oynuyordu.
neyse, konu dağılmasın. bir sabah uyanık kalmak için kahvemi doldurmuş futbolcu listesine bakıyordum ki, bir isim ve soyad görmemle şaşkınlığa uğrayıp kahveyi püskürtmem bir oldu. acaba o muydu? birlikte içmeye gittiğimiz, beni eski sevgilimle tanıştırmış, bir süredir göremediğim komşumun ismini ve soyadını taşıyordu bu futbolcu. hemen personal bilgilerine baktım. doğum yeri; tutuyordu. doğum tarihi; tutuyordu. özelliklerine baktım. finishing i 14, passing i 12, heading i 15 idi. küçük ilçemizin sokaklarında ve stadyumunda az izlememiştim onu top peşinde, hatta birkaç kez halı sahada asist yapmışlığım vardı. oyuna devam ettim. psv ile uefa kupasını alıp, süper kupayı da kazandıktan sonra, misyonun tamamlandığını düşünerek köşeme çekilmeden, son bir kez adına baktım. kulübünü görünce küçük dilimi yuttum. stadyumda yuhalanan arkadaşım, bayern münih' e transfer olmuştu. ' bu kadar yeter ' dedim ve bilgisayarı kapattım.
dışarsını özlemiştim. yeşil çimenlere ilkbahar yağmuru düştükçe burnum şenleniyordu. parkta bir banka oturup sağa sola bakınırken yanıma birisi oturdu. başımı çevirdim, oydu. selam sabahtan sonra, ' birader ' dedi ve sigarasından büyük bir nefes aldı ' beni serbest bıraktılar ' yutkunup ekledi ' futbolu bırakacağım '. ' sen neymişsin be fm! ' diye geçirip sırtını okşadım.
tanıma gelirsek; şaşkınlık yaratan tesadüftür. üst kata çıkıp bir imza alma isteği uyandırandır insanda.