bugün

tarihin seyir zevki en yüksek tenis rekabetinin kısaltmasıdır. (bkz: federer nadal)

bugün 33. randevuya çıkacak ikilinin rekabeti, saygı duyulacak cinstendir. nadal'ın ortaya ilk çıktığı yıllarda, güncelin en iyisi Federer ve en önemli genç yıldız nadal'dı. yıllar geçtikçe bu rekabet, tarihin en iyisi -Federer-, güncelin en iyisi -nadal-'a karşıya dönüşmüştür.

maçların seyir zevkinin eskiden daha yüksek olduğunu düşünen arkadaşlara katılırım. sebeplerini de şu şekilde sıralayabiliriz:

Federer'in yaşlanması

bu yıl 34 yaşına girecek Federer, artık kariyerinin sonlarına yaklasiyor. bundan 5 yıl önce fiziksel anlamda kortta dinç bir Federer varken, günümüzde artık enerjisini son derece idareli kullanmak zorunda olan bir Federer var. tabii Nadal'ın yaşı da bu süreçte aynı kalmadı. yaştan ziyade, Federer'in yaşla gelen fiziksel cokuntusu, Nadal'ın tabii ki işine geldi. zira Nadal, ortaya çıktığı yıllardan itibaren tenise güç kavramını getirdi ve bacaklarının gücüyle ün saldı. bitmek bilmeyen staminal gücü, onu bugünlere getirdi belki de. bu süreçte de, gücüne güç kattı. tekniği çok çok iyi olmasa da, bu açığını gücüyle kapattı. bacak gücünden ayrı olarak, yıllar geçtikçe topun neresine vurursam gücümü daha etkili kullanırımın üzerinde durdu. baktı ki topun üstünü tüm gücüyle tarayınca 3000-4000 rpm'in üstüne çıkıyor, o gün anladı ki kas sadece bacaktan ibaret değil. kola da yuklendi ve inanılmaz verim aldı. peki bu verim Federer'le olan rekabetini nasıl etkiledi? onu da aktarayım.

Federer, tek el backhand kullanan bir oyuncu. backhandi önceleri birer kusursuz abideyken, nadal'ın ortaya çıkması onun backhand'i adına karanlık bir dönem başlattı. çünkü nadal süper spinli toplarını Federer'in backhandine vurması gerektiğini öğrendi. yere çarpan top Federer'in omuz hizasini bile geçince, Federer bu toplara sadece karşıya geçirmek için vuruyordu. bu backhand'e spinli top atma işi sadece bu rekabeti de etkilemedi, Federer'in tüm rakipleri kendisine karşı bu taktigi kullanmaya başladı. bir sure sonra, teniste Federer hegemonyasının sonuna yaklasirken, artık yenilebilen bir Federer olduğu anlaşılıyordu. ve Federer'i yenmek için ortaya çıkan stratejilerin çoğunun altında nadal'ın imzasi vardı.

bu durumdan bir Federer hayrani olarak mutsuz olmadığımı belirtmek isterim. zira en iyileri yenmek için ortaya bazı taktikler konması gerekiyordu ki tenis gelişebilsin. nadal zekasını ve gücünü Federer'i yenmeye harcadı, başarılı oldu da. belki de 2004-2009 arası süreçte dünya tenisinin en büyük -developer-larındandır kendisi ve tabii ki ekibi.

fakat bir durum var ki sormayın gitsin. nadal, dünya tenisine getirdiği yeni vuruş ve stratejilerle bambaşka bir boyut yaratmış oldu: Güç.

2 asırlık tenis sporu, hep estetik ve teknik üzerine kuruluydu 21. yüzyıla kadar. fakat nadal'ın açtığı bu boyut, son 10 yılda gösterdi ki güç, doğru kullanıldığı zaman teniste tekniğin önüne geçebilmektedir. bunu kanıtlamak da oldukça basitti, fedal rekabeti...

1980'li yıllarda servis vole ekolüyle belki de teknik anlamda zirveye yaklasmisti tenis. yarı voleler, ters ayağa gelen o dar acili voleler, voleler kısaca. sonra devamında gelen sampras vole geleneğini sürdürüyordu. Federer ise estetik ve tekniğin asıl adamı oluyordu. son 10 yıl ise tenisin futbolla farklarının kapandığı yıl olarak tarihe geçecektir.

gelecekle ilgili olarak da, bu teniste güç kisvesinin uzunca bir süre yikilacagini düşünmüyorum. hatta ütopik gelebilir ama, 250 km servis atmanın normal sayilacagi bir dönemin yasanabilecegini düşünüyorum. tenisin vahşileşmesiyle elit seyirci potansiyeli kendini gitgide holiganlığa bırakacağı düşüncesindeyim. teniste 2000'in bir milat olduğu inancindayim. benim görüşüm olumsuz olacağı ve seyir zevkinin düşeceği yönünde. tabii ki bu durumdan daha hoşnut olan insanlar da olacaktır.

fedal rekabetinden nerelere geldik. tenisle ilgili bir konu olunca sozluk gibi özgür bir ortamda kalıplara sigmamak hoşuma gidiyor. kalın sağlıcakla