bugün

fazıl say'gısız mı?

biraz geç de olsa bu konuda fikir belirtmek istedim; şu "türk halkının arabesk yavşaklığından utanıyorum" mevzusu, olayı veya her neyse... kendisinin yaptığı açıklamaya göre facebook'ta bir tartışma sırasında sarfetmiştir bu kelamı. objektif bir yorum getirebilmek için yazının kalan kısmını bir haber sitesinden edindim. şöyle ki:

arabesk müzik, arabesk yaşam tarzının betimlemesidir. aydınlığın, çağdaşlığın ve öncülüğün, sanatçılığın sırtına külfettir. emek karşıtıdır, duyarsızlıktır ve yaratamamaktır! etik dışı "yalan dolanla" doludur. ortadoğu işi, 3. sınıf, acındırmaca, tembellik, yeteneksizlik, rant, çamur, muallaklıklar üzerinden yaşar. arabesk müziği yapan yapsın! bu sayfaya tek gık diyeni yukarıdaki sebeplerden hemen atacağım! türk halkının arabesk yavşaklığından utanıyorum, utanıyorum, utanıyorum.

arabesk nedir?

tdk'ya göre arabesk "arap müziğini andıran, genellikle karamsarlığı konu edinen bir müzik türü." şuraya dikkatinizi çekmek istiyorum "genellikle karamsarlığı konu edinen bir müzik türü" evet doğrudur nitekim. bu tarz her şarkıda bir karamsarlık hali söz konusudur. bazıları aşk ilişkilerin, bazıları sosyal sınıf farklılıklarını, bazıları savaşı konu eder. hep bir karamsarlık durumu söz konusudur. durum o kadar vahimdir ki, intihar et kurtul kıvamında. arabesk kültüründe bir dönem faça atma mevzusu vardı hatta. arabesk akımına katılmış kişilerin yaptığı anlamsız bir hareket. bu gruba girmek için bir bağlılık yemini midir nedir artık bilemiyorum? lakin o ne mantıksızlıktır? hangi mantıkla eline bir jilet veya kesici bir alet alıp, vücudunun çeşitli bölgelerini kesersin? sonra da o yara izleriyle övünürsün. mantıksız! tek kelimeyle mantıksız! neyse konumuzdan uzaklaşmayalım. tdk'nın arabesk kelimesine verdiği anlamdan sonra fazıl say'ın dile getirdiklerine tekrar göz attım ve şöyle diyor: "ortadoğu işi, 3. sınıf, acındırmaca, tembellik, yeteneksizlik, rant, çamur, muallaklıklar üzerinden yaşar" evet tdk'nın açıklamasıyla örtüşmeden öte o anlamdan daha açıklayıcı bir açıklama. evet arabesk budur. arabesk duygu sömürüsünden öte bir şey değildir. arabesk müziği icra eden kişiler bir şarkı yazar. sonra sen o müziği dinlersin ve o şarkıyı benimsersin. zira şarkı resmen senin acılarını betimler. sonra daha çok karamsarlığa sürüklenirsin. sonra başka şarkılar, başka sanat denilen ama sanatla alakası olmayan işler. hep budur formül: ver üzüntüyü, duygusla bağlayalım. millet açlık sefil içinde nasıl olsa tutar bu! sonra paralar, yatlar, villalar... sanat bu değil, arabesk bir sanat ürünü değil. evet, arabesk yavşaklık!

arabesk kültürü

bir neslin hayatını karartan, şimdiler de o kadar etkili olmasa da çırpınan kültürdür bu. neden bir neslin hayatını kararttı peki bu? yukarda da belirtmiştim, arabesk duygu sömürüsüdür. daha sonra bu sömürü nakite dönüşür tabi. bu duygu sömürüsüyle insanların duygularıyla beslenerek büyümüştür arabesk bir kültür haline gelip, bir neslin hayatının ağzına sıçmış hala da çırpınan kültürdür. zira arabesk sadece müzikte kalmadı sinemaya da sıçradı. eski türk filmleri yani yeşilçam da arabesk ürünüdür, duygu sömürüsüdür. hep klişe değil midir bu filmlerin konusu? tüm film boyunca öyle sömürür ki duygunu, ağlatır filmin sonuna kadar. lakin sonuna geldiğinde mutlu son. izleyiciyi filmin içine çeker artık izleyici filmin bir parçasıdır, oradaki hayatta bir karakterdir; erir filmin içinde. oradaki karakterle ağlar, o'nla güler. lakin telaşa gerek yok değil mi? film mutlu sonla bitiyor. film bitiyor lakin filmin etkisi izleyici yaşadığı sürece ona etki edecektir. en basiti tüm hayatı boyunca karamsarlık da kalıp, hep 'bir gün mutlu olacağım' ben de fikriyle yaşar. kendini acıyla besler. arabesk dinler zira arabesk uyuşturucu gibidir. kişinin bedenine soktuğu karamsarlığı, acıyı hissettirmez. insanın beynini uyuşturur. ve düşünemezsin, korkarsın, haklarını savunamazsın. itaat edersin. aklında hep mutlu son vardır, mutlu bir ana kavuşacağım ümidiyle kendini acı bataklığına saplayıp yaşarsın. işte arabesk kültürünün bir nesli yaşayan ölü yapma sebebi budur. bunun yanında geri kalmışlık, kendini geliştirememe de cabası ve daha neler...

arabesk kültürünün sebep oldukları

bunu kendi tanımında zaten direk içerir: karamsarlık! mutluluktan uzak, durgun, yaşanılacak olmayan gibi bir hayat. ee.. bu dünya'ya niye geldin? yaşamak yemek, içmek, sıçmak değildir efendiler. yaşamak, insan olduğunu bilmektir. yeri geldiğinde sevmek, yeri geldiğinde mutlu olmaktır. her şeyden önce yaşamak hayatı yaşanılabilir kılmaktır. bunu da sadece severek sağlayabiliriz; her şeyi severek. sevgi mutluluğu yanında getirecektir zaten. her anımız da mutluluk sıçıyor olamayız lakin yaşadığımız mutluluklara tutunarak üzüntümüzden de kurtulabiliriz. gelin görün ki arabesk bize bunun tam zıttını söylüyor: acı içindesi ve asla mutlu olamacaksın. tam olarak budur söylediği. vel hasıl-ı kelam arabesk kültürü bize acı içinde olduğumuzu, daha fazla acı çekmemek için sesimizi çıkarmamamız gerektiğini öğütler ve buna sebep olur. işte bu da insanlıktan çıkarır, kişiyi hakkını savunamaz, korkar. ve sadece oksijen tüketir. bu yüzden de devlet arabesk kültürünü tekel haline getirerek, halka sunar.

türk halkının klasik müziğe yatkınlığı

yoktur böyle bir şey. koyun gibi güdülen güzel memleketimin güzel insanları her zaman önüne sunulanı alır, şükreder ve susar. değişik bir şey var mı? arayışıda değildir. zaten ne gerek var değil mi arayıp yorulmaya?

acınası haldeyiz. türk halkı klasik müziği sadece ya okul zillerinde ya da telefonda hattın bağlanmasını beklerken dinliyor. o da bazı yerlerde tabi, yaklaşık olarak 30 saniye dinlediğinden bahsetmiyorum bile.

bu konuyla ilgili daha detaylı bilgi için:
(bkz: müzik sanatın temelidir)

başıma bir şey gelmeyecekse fazıl say'a katılıyorum

yok yok, arabesk kültürünü benimsemiş biri değilim. bu tür şeyler için de korku sahibi değilim. fazıl say'ın dediklerine katılıyorum. özellikle kendisinin röportajlarını okudum, 5n1k'daki söylesişini izledim ve bu yazıyı yazmaya kalkıştım. kalan kısımda da bu yol üzerinden devam edeceğim. ve hakkı bulut süprizim sizi bekliyor.

fazıl say n'apmış da konuşuyor?

5n1k'nın fazıl say'ı konuk aldığı bölümde, sayın say'ın geçmişteki başıralarından, aldığı ödüllerden falan bahsetti. dürüst olmak gerekirse ben bilmiyordum kendisinin bu kadar başarılı olduğunu. kendisinin hiçbir işine yaramayacak olmasına rapmen bir kez daha takdir ettim. zira türkiye'yi bir çok temsil etmiş, yurt dışında dersler vermiş vs vs. arabesk şarkıcılarımız ne yapmış merak ettim?

geçelim bunları devlet radyosunda aralıksız klasik müzik çaldığı oldu

oldu da iyi mi oldu? kimse dayat, empoze et demiyor ki. onun varlığında haberdar et yeter. 4-5 yıl öncesine kadar trt'de klasik müziklerin yayınladığı program vardı. noldu ona? niye kaldırıldı? özel kanal olsa reklam geliri falandı filandı deyip geçeriz de. devlet kanalısın ulan sen. her şeyden öte halka fayda sağlıyor mu ona bakacaksın. millet hizmet istediği için seçiyor seni. özel medyaya hiç girmeyelim zaten. paranın bir tarafına koyup, oturuyorlar. bilmiyorum belki paraları rulo yapıp, oturuyorlardır; herkesin zevki, tercihi tabi.

halka hitap edecek bir eser yap halk seni dinler

bir hakkı bulut sözü. o ki sayısız şarkıları bulunan, tuvalette bile şarkı yazan biri. yalnız sormak isterim kendisine sanat nedir?

sanat yaptığın şeyi bilmemektir. sanat 'aman şöyle yapayım, böyle olursa daha fazla tutar' diyerek yapılan bir şey değildir ki. hem sen kendini sanatçı olarak tanıt hem de 'halka istediğini ver' de. sanatçı kimseyi takmaz, kendini soyutlar her şeyden. bir boşluk gibidir o an. sadece yazar, çizer, ne bileyim söyler. ne yaptığını kendi bile bilmez. bir şeyle kısıtlamaz kendini, tamamiyle özgürdür. her şeyden önce paranın kölesi değidir be hakkı bulut.

hakkı bulut'tan açıklama:
fazıl say'ın sözleri zırvalıktan başka bir şey değil. arabeski sevmiyorum demek hayatı görmemek, yaşamamak demektir. arabeski inkâr etmek 600 milyonla geçinen emekçiyi inkâr etmektir. arabesk bu ülkenin büyük bir kesiminin sevdiği ve saygı duyduğu bir müzik tarzı. kendi yaptığı müziğin bu ülkedeki kitlesine baksın, ondan sonra arabeske laf söyleme hakkını kendinde bulsun.

yine duygu sömürüsü: "arabeski inkâr etmek 600 milyonla geçinen emekçiyi inkâr etmektir."

bu konu hakkında ne dediler

caz müzik ve vurmalı çalgılar sanatçısı okay temiz:
arabeskçi ağlatarak para kazanır, ağlamayacağı bir hayat yaşar.

bahçeşehir üniversitesi sosyoloji bölüm başkanı prof. dr. nilüfer narlı:
arabesk müzik arabesk yaşam tarzının yansıması insanları depresif yapıyor.

habertürk gazetesi yayın danışmanı murat bardakçı:
vârolan arabesk değil, ucuz bir kahire müziği.
--
üçnoktam
fazıl say saygısız değildir efenim. müzik kültürümüzü sikip atan arap esinlemeli arabeski eleştirmiştir. çok da doğru demiştir.

sokayım arabeskinize.
(bkz: karnım tok o halde felsefe yapmalıyım)
(bkz: komik)
Fazıl Say herşey olabilmiş fakat gerçek bir sanatçı olmamaıştır. Eline piyanoyu alıp büyük büyük konserler vermek değildir snaatçılık.Sanatçı olmak önce saygı duymak demektir.Bir tiyatro oyuncusu sinemayıda bilir ben tiyatro oyuncusuyum deyip o alanı yerden yere vurmaz. Sanatçı her sanat türünü bilen, her sanat türünde... bilgi sahibi olan ve kendi alanını korudğu gibi başkalarının alanınıda koruyan insandır. bu yüzden fazıl saygısızdır.
öncelikle yazdığım yazıda fazıl say'ı savunma; kraldan çok kralcı olma durumu yoktur. sadece bu 'yavşaklık' meselesinde dediklerini dinledim ve haklı olduğunu dile getirdim.

şimdi gelelim diğer türlere saygı göstermemek olayına. evet, burada tamamen haklısınız. kişi bir şeyi, birini sevmese bile saygı duymak zorundadır, en azından saygı görebilmek için. farklı türleri yok saymak, klasik müzikten başka sanat işi yok demek değil olay. farklı türler tabi olacak. bir tek bir tür olsa ne kadar güzel olsa o sanat eseri bir müddet sonra sıkacaktır. ara verdikten sonra tekrar o eser hoş gelir kulağınıza lakin genel olarak bu konuda da tekellik kötü olur. bütün türler olsun; rock, heavy metal, klasik, caz, blues, arabesk, pop... ama bu işler sanat eseri olsun. para veya insanların sevgisini kazanma amacıyla küstahça sanat alet edilmesin. insanların duyguları sömürülmesin, insanlar bilinçlensin.
bence gısız.