(bkz: bir kısım sermaye faşisttir)
(bkz: bir kısım sermaya liberaldir)
(bkz: hem liberal hem faşist olunmaz)
(bkz: faşist sermaye liberal değildir)
(bkz: amerika devleti faşist sermayeyi temsil eder)
komünistlerin ipleri de sovyetlerin elinde olmasaydı bu haykırışı samimi bulabilirdik ama ülkeyi amerika'ya satmakla, rusya'ya satmak arasında herhangi bir fark yok maalesef. türk insanına yakışan ikisini de lanetlemektir.
sadece faşistlerle kalsa yüreğimizi ferahlatacak, doğruluğu su götürmeyecek hadise.

zat-ı muhteremin biri bir ülkedede bir şiir okuyor ve hapis yolunu tutuyor. aradan kısa çaplı vakit geçiyor, yasaklı olarak salıveriliyor. fakat gel gör ki bu kişi o devletin en önemli mercine katekulli ile gelebiliyor.
her yapacağı icraat için önce sam amcasına danışıyor ondan sonra işleri yoluna sokmaya çalışıyor.
sam amcasının dibinde iken süt dökmüş kedi olan bu kişi külhanbeyliğini ise sürekli onu oraya getirenlere gösteriyor.
memleketinin metropolünde üstelik o metropolün en işlek semtlerinden birinde bir aydın onlarca kişinin gözleri önünde menfur bir suikaste kurban gidiyor, bu zat-ı muhterem suikast ile ilgili yaptığı açıklmada "bu saldırı istikrarımıza yapılmıştır" gibi nefret edilesi reklamını iliştiriveriyor.

şimdi sonra sormak isterim:
sizce amerika asıl kimin iplerini eline almış?
bu memlekette pkk terörüne, etnik ayrımcılığa, ermeni soykırımı iftiralarına karşı yürüyen, atatürk devrimlerine, bayrağa bağlı gençlerde var. kendilerine türk diyor onlar. utanmıyolar bundan. pek bir vatansever komünistleri de görmek isterler aralarında.
sadece ülkemizdeki değil, birçok ülkedeki uç kısımların kontrolünü sağlamak için hem aşırı sağ (faşist) hem de aşırı sol (komünist) * grupları ekonomik olarak kendilerine bağlayarak kukla gibi oynatmalarını dışa vuran cümle.

(bkz: fasist ile ulkucu farkli seydir)
(bkz: ulkesini seven adam fasist degildir)
(bkz: kardesligi isteyen herkes de anarsist degildir) ****

( gelecekten not : tam bir yıl olmuş, aynı yerde sayıyoruz, yuppii ! uludağ sözlük'teki bu saçma konunun 1. yıldönümü kutlu olsun.)
(bkz: liberaller faşist değildir)
(bkz: komünistler faşisttir)
(bkz: komünist-anarşist ayrımı yapamayan, anarşist nedir bilmeyen, aşırı sol'u anarşist zanneden, fakat ahkam kesmekten de geri kalmayan yazarlar)
iplerin elinde olması haliyle hiyerarşik bir yapı gerektirir. bu da şöyle olur:

1- önce müttefik olmak suretiyle aynı askeri pakt içinde yer alınır.
2- komünizm öcüsü bizi yiyecek denilerek, pakta üye ülkelerde illegal yapılar (gladyo, kontrgerilla, vb.) kurulur.
3- pakt üyesi devlet, mevcut legalitesiyle çözemeyeceği sorunlar karşısında bunalır.
4- kendisinde dosyası bulunan bıçkın delikanlılarla temasa geçilir, pazarlıklar yapılır. dosyaların sümenaltı edilmesi ve belli gelir kapıları açılması karşılığında legal yapıyla yapılması mümkün olmayan işler bunlara gördürülür.
5- burada karşılıklı iki yan tesir ortaya çıkar:
a. milliyetçimiz(!) kendisine teslim edilen her işin 'vatansever' bir iş olduğunu zanneder ki, çoğunlukla böyle değildir.
b. milliyetçimiz (!), kendisine tahsis edilen güçle, kendine de bir şeyler yontmaya başlar. bu ise artık kirlenmenin tepe noktasıdır. bu nokta artık mercedesle kamyonun çarpıştığı noktadır ki... bilinmez bir hece, sanki bilmecedir.

sonuç yerine: 90 ların başında sosyalist blokun yıkılması ile de, artık, kimin ipi kimin elinde, belli olmayan bir döneme girilmiş olunur... Hrant dink vurulur... perde açılır...
"nerde değil ki?" sorusunu akla getirmketedir bu entry. hitler almanyasında, mussolini italyasında, franco ispanyasında faşistlerin elleri sermayenin elindeydi. onları iktidara getirenler ve diktatör yapanlar hep sermayeydi. şimdi de faşistlerin ipleri liberal geçinen burjuva demokratlarındadır. çünkü azgın şovenizmin iplerini yönledirecekler sermayedir. ulusal çıkarlar umurlarında değildir yalnızca azgın şovenizm sayesinde ellerine geçicekleri parayı düşünürler. peki bu para nasıl geçicek kendilerine? cevabı; savaş sanayisidir.

bizim gibi yarı sanayileşmiş çarpık kapitalist ülkelerde halk kitleleri ancak azgın şovenizm ile susturulabilir. peki sermaye neden destekler faşistleri? çünkü amaç ulusal çıkarları korumak değildir, kendilerine karşı olanları sindirerek emperyalizmin oyuncağı olmayı kolaylaştırmaktır. sermayenin diktasının farkında olmayanlar bu şovenizm oyununa kanarak emperyalizme karşı olanlara karşı olurlar. hele ki işi "biz olmasaydık sovyetlere kalacaKTI MEMleket" diye düşünmezler mi, insanın içinden "kıh kıh" güler. seneler öncesinin düşüncelerini okuyamamışlar halen daha "kan davası" gütmektedir. fakat zaman daralmaktadır, baskı ise artmaktadır.
ben hala liberallerin faşistleri desteklemesi olayında yani başlıkta kaldım. liberaller demokrasiyle bağdaşmayacak görüşlerin bile dile getirilmesinde, ifade edilmesinde bir mahsur görmezler. ama ırkçı söylemleri kesinlikle desteklemezler. bu söylemler rasyonel olmadıkları gibi bir ırkın diğer ırkın veya bir miletin diğer milletin çeşitli özgürlüklerini kısıtlaması anlamına gelir. temel insan haklarına aykırıdır. böyle milliyetçi görüşlere sahip kişiler görüşlerini ifade edebilir ama başka insanlar üzerinde fiziksel tahakküm de bulunamazlar ve onlara hakaret edemezler. çünkü düşünce özgürlüğü bir insan hakkı olduğu gibi bir insana fiziksel tahakkümde bulunulması ve bir insana hakaret edilmesi de insan haklarına aykırıdır. liberalizmle faşizmin veya milliyetçiliğin bir alakası yoktur.

bütün liberaller kapitalisttir, serbest piyasaya inanır ama bütün sermaye sahipleri liberal değildir. kavram kargaşası da buradan doğmaktadır sanırım.
mhp lideri devlet bahçeli'nin amerika'nın ziyaret davetlerini kabul etmeyen tek siyasi parti liderimiz olduğu düşünülürse pek de inandırıcı olmayan söz.faşistlerimiz kafatasçı bizim sadece, yoksa amerika'dan komünistlerden fazla nefret ederler.
faşistler neden aynı zamanda kapitalistlerdir? çünkü faşizm tanım olarak kapitalizmin en gerici yaşam birimidir. bu çerçevede burjuva demokrasilerinin tüm siyasal hakları geçersiz sayılır ve belli bir sınıfın yani büyük burjuvazinin egenmenliği mutlak sayılır. yani faşizm kapitalizmden ayrı değildir aksine kapiatlizmi daha da güçlendirmek için ortaya atılmış bir savunudur. yani kapitalizmin doğal getirisidir. faşizmde de serbest piyasa ekonomisi savunulabilir. yani herkesin kazanmaya hakkı vardır fakat ancak şanslı olalar. faşizm ırkçılık asla değildir. yalnızca aşırı şovenizm onu ırkçılığa vardırır.

her kapitalist liberal olmasa da onun savunduğu ilkeleri yaşamaktan da geri kaçınmaz. yani işçilere daha az hak ve daha fazla artı-değer. kısaca serbest piyasa ekonomisini destekler. faşist ülkelerdeki devletçi görünümler yalnızca ulusal burjuvazinin palazlanması içindir. Ya da diğer bir niyet emperyalist çıkarların uygulanması içindir. kısacası bu nedenlerden dolayı faşistler aynı zamanda liberal olabilir. liberralizm burjuva demokrasilerinin bir getirisidir fakat zora düştüğü zaman faşizmi destekler.
liberal ekonominin kaleleri olan burjuva demokrasileri kendi içlerinde yaşadıkları hitler deneyimin ardından zorunlu olarak uyanmıştır. örneğin "Jörg Haider" derhal indirilmiş ve kendi piyasa ekonomilerinin ve halkının geleceği karanlıkta bırakılmamıştır. ancak kapitalizmin kaymak tabakasından beslenen ülkelerin, diğer toplumlara dayattığı emperyalist politikalar, imf, dünya bankası gibi ekonomik oluşumlarla sömürdüğü, globalleşme ile sınıf farklarının gittikçe sivrildiği ve bunun karşısında zaman zaman uyanmaya başlayan toplumların verdiği tepkiye karşılık gelişen ve neredeyse toplumsal bir kader olarak vuku bulan olay yadsınamaz bir gerçektir.

emek ve sermaye arasındaki çelişkinin proleterya tarafından ortaya konduğu, dolayısıyla toplumun gözünde bir realite olarak algılandığı dönemlerde kapitalizmin "truva atı" faşizm in sahneye çıkıp süratle yol aldığı gerçeği aynı zamanda dünya nın bir çok bölgesinde yaşanmış bir acıdır. almanya, italya, ve daha pek çok ülkede bu truva atı oyunu sahnelenmiş, "insan" olana yakışmayacak trajedilerin yaşanmasına neden olmuştur. günümüzde de aynı antagonizmanın devamı sağlanmaktadır. lumpen, şiddet yanlısı, faşist ve idrak etme yetisi yeterince gelişmemiş kesimlerin kullanılması ile trajedinin devamı sağlanmaktadır.

(bkz: 12 mart 1971)
(bkz: mhp baskaninin marksistler hakliydi demesi)
(bkz: zengin mutfağı)
liberalizmin faşizm ile organik bağını işleyen slogan. zira ülke yönetimi krize sürüklendiğinde, halkın mücadelesi yükseldiğinde, liberal büyük sermaye faşizme izin verir, faşizme başvurur. çünkü; emekçi kitlelerinin hareketini bölecek ve onu sindirebilecek koşulları faşizm hazırlar. almanya'da, italya'da, ispanya'da, türkiye'de defalarca tekrarlanmış tarihi bir gerçektir. arada küçük burjuva liberalleri ise kaynar gider ve yenilirler, ya faşist olurlar ya da emekçilerin mücadelesine katılırlar.

(bkz: faşizme karşı birleşik cephe)