bugün

Yoksulluğa karşı çözümü yoksullardan alınan para ve erzak yardımı ile çözmeye çalışanların , sosyal devletin kazanımlarını ve hizmetlerini militarizme yatırarak insanları mermi yapmaya güdümlenmiş iktidarların sadaka demokrasisi ile pazarlanan toplumsal refleksi ve devrimci gücü sindiren dinci - milliyetçi neo-liberal politik oyunlardan vazgeçerek devrimci örgütler ve işçi sınıfının dayanışmasıyla oluşturacakları bir devrimci parti ile kapitalist üretim ve mülkiyet ilişkilerinden sosyalist/komünist bir toplumsal sisteme dönüştürülmesini sağlayacak olan bir doğrudan demokrasi , halkların kardeşliği , eşitlikçi üretim - tüketim ilişkileri , emeğin zaferi seferberliğidir.
(bkz: kürt faşizmi)
dönem dönem hortlayan hortlatılan bir olgu olan faşizme karşı halkların birlikte mücadele etmesi durumudur.

maalesef kışkırtmalarla ve belirli insanların halkın duyarlı olduğu noktaları kullanarak halkları provoke etmesi sonucu ülkemizde de son dönemde varlığını tekrar gösteren faşizme karşı başlatılması gereken seferberliktir.

şehitler üzerinden siyaset yapma geleneğinin başlamasından bugüne, özellikle de son 1 yıldır insanların milliyetleri, ten renkleri, kaşlarının yapısı ve kalınlığı gibi konuları sebep göstererek terörist yaftası vuran kişilerin halkın duyarlı olduğu noktaları üzerine basa basa gündeme getirip az önce sayılan fiziki yapılara sahip insanlara linç girişiminde halkı kendilerine alet etmesi, ve bu hareketten sonra da birşeyler becerebilmiş gibi ortaya çıkabilmeleri son durumumuzu ortaya sermektedir.

türkiyede ki son dönem siyasi gelişmeleri ele alarak şöyle bir durum ortaya koyabiliriz.

laik-antilaik çatışması ortaya çıkarılarak seçimler öncesi kutuplaşmanın ilk adımları atıldır, daha sonra bunu destekler şekilde cumhuriyet mitingleri türkiyenin birçok yerinde yapıldı, türkiye cumhuriyetinin içinde bulunduğu kriz durumundan çıkmasını isteyen milyonlar bu eylemlere katılarak gayet iyi bir şekilde tepkilerini ortaya koydular, ama düşünülmesi gereken o eylemlerde yerlerini alan halklar değil o eylemi organize eden kişilerdir düşünceleri ve hizmet ettikleri kişi-kurumlardır. bu eylemlerin hangi olaylardan sonra vukuu bulduğu ve ne şekilde sonlandığıdır.

cumhuriyet mitinglerinden hemen sonra ardı ardına gelen şehit haberleri ve peşi sıra ortaya çıkan linç girişimleri, t-shirtlere saldıranlar vb. seçim şiarları mazot 1 YTL olacak olanların sloganları direk değişerek şehitlerin kanı yerde kalmayacak şeklinde değişmiştir. bu geleneği 1990 lardan beri sürdürenler (yani şehitler üzerinden siyaseti gelenek haline getirenler) ise söylemlerini çok daha netleştirerek şehit politiklarına daha da ağırlık vermişlerdir. hemen akabinde de refleksif eylem çağrısı ve cumhuriyet mitinglerine benzer refleksif terör karşıtı eylemler söz konusu olmuştur. elbette ki insanlara saldırı olacağına bu tarz mitinglerle tepkiyi ortaya koymak iyidir ama bu eylemlerin yine organizatörlerine bakmak lazım gerekmektedir, yine oralara taşınacak halkların düşüncelerindeki saflıkla eylemi orgaznie edenlerin yapılarını iyice bir süzgeçten geçirmek gerekmektedir.

türkiyenin sosyal yapısı gereği her halükarda vatan diye ölebilecek binlerce insan vardır ve bu insanların faşizmle beslenmeleri bu ülke için olası en büyük kaosun sebepçisidir. buna karşı olarak bilinçli bir toplum yaratmak ise çok da zor değildir, herşek okunacak kitaplardan yapılacak tartışmalardan geçmektedir.

faşizme karşı kitlesel bir hareket başlatıldığı durumda faşizmin sonu olan insan ölümleri de duracaktır.
(bkz: kürt faşizmine karşı kitle seferberliği)
(bkz: teröre karşı kitlesel refleks çağrısı) * *
işçi sınıfının bilinçsiz olması, bu kitleler içinde çalıştığını söyleyenler için büyük zorluklar yaratıyor. işte türkiye'deki tüm emekçilerin böylesine kör oluşu, onların sınıf bilincine ulaşamamış olmaları faşizmin ülkede rahatlıkla kol gezebiliyor. halbuki sınıf bilincine tam ulaşmış ve sömürüye izin vermeyeek, küçük burjuva aydınlara geçit vermeyecek kitlelerin varlığıyla burada söylenenler var olabilirdi. tabi sorun faşizm olduğundan küçük burjuva demokratlıklarını bu halk cephesi kavramından dışlanamaz, fakat önderliğin onlarda bulunmaması sağlanabilir.

ülkemizdeki sorun ise bambaşka. ezilmeye ve sömürülmeye karşı direnmeyen, aydınları aşağılayan bir emekçi kitlesiyle karşı karşıyayız. her ne kadar faşizm büyük sermayedarların görüşlerine sahip olsa da, bu küçük burjuva- emekçi kitlelerin desteğini almak zorundadır. işte sözlüklerde ve diğer tüm cart curtta görününen vatan millet sakaryacı hain anlayışı bundan kaynaklanıyor. ülkenin daha çok sömürlümemesi için tüm yurtseverler,ilericiler faşist saldırganlığa karşı durmak zorundadır. tabi bunu gerçekten yapmak isterlerse yoksa bizim gibi iki üç üniversite öğrencisi, aydın falan filan bunu isterse pek bir şey olmaz, ancak vatan hainlerinin saldırısına uğrarırız.
(bkz: zira nedir)
devrimi bir oyun sanan yurdum gençlerine inat faşizme ve ondan beslenenlere karşı insanların oluşturacağı kitlenin meydana getirecegi seferberlik.
Kapitalizmin ve küreselleşmenin ulus devletleri yok ettiği düşüncesinden kaynaklanan ve bu uğurda aşırı milliyetçi ve radikal dincilik gibi değerleri ön plana çıkararak halkı örgütlemeye çalışan sözde demokrat burjuva yönetici sınıfınının taşeronluğuna karşı bir tepki niteliğinde seferberliktir .

Kapitalizm - Küreselleşme ulus devletleri tehdit etmez . Ulus devletleri kendi meo-liberal politikaları için bir maşa olarak kullanan çok uluslu kapitalist şirketler , emperyalist neo-conlar aksine ulus devletler sayesinde üretim ve tüketim çılgınlığının yol açtığı darboğazdan bölgesel serbest pazarlar elde ederek rahat bir nefes alırlar . Bu bakımdan ulus devletlerin , Birleşmiş Milletler'in söylediğine göre 187 devlet , çoğu kapitalizme hizmet eden pazarlardır . Militarizm yoluyla Ülke halkına ayrılması gereken sağlık , eğitim yatırımları ordu mühimmat ve gereksinimleri için silahlanma yarışında birbirleriyle rekabet halinde olan ulus devletlerin askeri stratejileri ve sınır güvenliklerinden dolayı militarizme hizmet etmektedir . Bu amaçla emperyalist feodal ülkelerden alınan yabancı füzeler , uçaklar trilyonlar karşılığında ülke insanlarının sefaleti ve yoksulluğu bilinmesine rağmen alınmaktadır .Ordu ulusal sermayeye bile ortak olmuştur . (bkz: Oyak bank)
Ekonomik anlamda eşitlikten uzak bir rekabet ilişkisi koşulu ile parayı veren eğitim , sağlık ve ticaret olanaklarını birbirlerinden çalmaktadırlar . Ülke insanları neo-liberal ulus devletin dincileri , milliyetçileri ve cumhuriyetçileri tarafından sömürülmektedir . Bütün bunlar yetmezmiş gibi bu sömürücü sınıfların karşısına etnik-terör belasını çıkaran ve doğal olarak rekabet sürecinde eşitsizliği ve yeni ulus devletler yaratarak oluşturmayı planladığı alternatif ulusal devletler yoluyla global serbest piyasa ekonomisi pazarları yaratmayı sistemli bir şekilde sürdüren emperyalistler içeride kullandıkları işbirlikçi parlementer demokrasinin yabancı sermayederleri ve onların oluşturduğu sözde ulusal eğitim , sağlık reformları ile insanları sınıf kavramından soyutlayarak sendikasızlaştırmakta ve gelecek nesiller de neo-liberal değerlere göre düzenlenmiş eğitim politikaları doğrultusunda milliyetçiliği ve dinciliği hoşgören kapitalist klonları olarak yetiştirilmektedirler .
saldırganlık hangi görüş mensuplarından gelirse gelsin, kimsenin onaylamaması gereken insanlık suçudur. seferberlik doğrudan saldırganlığa karşı ise tamamen destekleyeceğim bir oluşumdur. fikir mücadelesi saldırganlıkla beslenemez.