bugün

bazı insanların bir şeyler başarması için çok fazla çırpınması gerekiyor, bunu kabul ediyorum. bu insanların çoğu yeterli gücü kendinde bulamadığı için umutsuzluğa kapılıyor.
zaten öncesinde boktan bir hayatları olduğu için hayat dedikleri şeyin onlar için öss ile başladığını düşünelim. öss dediğimiz şey amelelerin bile kazanabileceği beş para etmez bir sınav. bu sınavı kazandıktan sonra ikinci aşamaya geçiyorlar; üniversite hayatı...üniversitede yine kendileri gibi fakirlerle takılıp sosyal aktivitelerden uzak bir yaşantı sürüyorlar. onlar için üniversitenin liseden tek farkı; vize, final gibi yeni kelimeler kullanmaları. üniversite dediğin de zaten bir embesilin bile bitirebileceği bir eğitim kurumu. işte umutsuzluğun kendini gösterdiği evreye geçiyorlar tam bu zamanlar; üniversite sonrası hayat. zaten hayatı boyunca dibe doğru giden bu adamlar dibe vurup ters yönde ivmelenmeyi planlıyorlar. gerçekte böyle bir şey olmadığından hep diplerde bir yerlerde geziniyorlar. lüks eşyalarla donatılmış bir dairede yaşamak , sosyal hayata dahil olmak istiyorlar ama aldıkları üç kuruş para ancak hayatta kalmalarına yetiyor. hiçbir zaman tatmin olamıyorlar. bu umutsuzluk içerisinde geçen günler onları alkolizme, mutluluk haplarına yöneltiyor. boktan olan hayatları aynen eskisi gibi devam ediyor. bu zinciri kıramadıkları için, başaramadıkları için üzülüyorum onlara...
ulan diyorsun ben güçlü bir adamım..taşı sıksam suyunu çıkarırım..ne umutsuzluğu.. taşı bile parasız vermiyorlar..