bugün

ekonomik olarak orta ve alt kategoride yer alan ve işbu bulunduğu kategori itibariyle; çocuklarına refah sağlamak şöyle dursun, yılda bir kez güzel bir tatil yaptırma, yeni çıkan teknoloji ürünlerini alabilme gibi temel insani ihtiyaçlarını bile karşılayabilme yetisine sahip olmayan, salt bir çocukla olan biyolojik bağından dolayı baba sıfatını kazanmış alt bireylerin varlık amaçlarını ve kullanım yerlerini irdeleyen söz öbeğidir.

hiçbir zaman çok inançlı biri değildim lakin yine de god'a şükrettiğim bir husustur ki, örneklerine birkaç defa arstladığım bir fakir baba sendromu yaşamadım.
ama yıllar önce babamın yaşadığı kısa süreli banka kredileri kaynaklı bir ekonomik darboğaz hasebiyle, adını zikretmeyi bile istemeyeceğim ve orta sınıfa ait bir yaşam alanında 1-1,5 yıl kadar ikamet etmek durumunda kalmıştık. aramızdaki engin kültür ve ekonomik kalite farkından dolayı pek arkadaş edinememiştim o muhitten ama her insanın ihtiyaç duyabileceği bir sırdaş veya günümüz deyimiyle panpa ihtiyacından dolayı merve isimli bir alt gelirliyle arkadaşlık, sırdaşlık kurmuştum.

merve ile kurduğumuz arkadaşlık süresince alt sınıflar hakkında çeiştli gözlemler yapma fırsatı bulmuştum. örneğin o yaz merve ve ailesi tatile çıkmamıştı, bulundukları apartmanın merdivenlerini daire sahipleri belirli bir sıralamaya göre kendileri temizliyorlar, sürekli aynı kıyafetleri giyiyor, sinemaya, tiyatroya, eğlence aktivitelerine pek iştirak etmiyorlardı. başta bu nedenlerden ötürü merve'den de biraz tiksinsem zamanla bunun merve'nin suçu olmadığını, tek nedeninin fakir babası olduğunu öğrenmiştim. zati bir defasında merve'ye neden sürekli 3-5 kıyafeti döndürüp giydiğini sorduğumda biraz duraksamış "aslında ceren, geçen gün bir şeyler alıcaktım ama babam gelecek aya ertelememi istedi" demişti.

babasının bu fakirliği mervenin suçu olmasa da, merve'nin de bu duruma hiç ses çıkarmaması, hesap sormaması, sorgulamaması onun suçuydu. bir defasında "ya merve sen neden babana neden fakir olduğunu sormuyorsun, onun yüzünden hep aynı kıyafetleri giyiyor, eğlence ve kültür aktivitelerine katılmıyorsun, ezikleşiyorsun" demiştim. ertesi gün geldiğinde babasıyla konuştuğunu, babasının başta bir şeyler izah etmeye çalıştığını ama ısrarlı soruları neticesinde babasının gözlerinin yaşardığını ve konuyu kapatıp, içeri geçip dalgın dalgın tv izlediğini söyledi. bu olaydan sonra merve de babasından tiksinmeye başlamıştı, hele zor durumda kalınca ağlak olması ondan hepten soğutmuştu.

ilerleyen haftalarda merve defalarca babasıyla tartışmış, çeşitli sorunlar yaşamıştı. hatta babası artık benimle görüşmemesini istemiş bir de "seni hep o kadıköy orospusu bu triple soktu" gibisinden küfürlü nezaketsiz ithamlarda bulunmuştu.

bir süre sonra biz tekrar eski mahallemize dönmüş, eski kültürlü arkadaşlarımıza dönmüştük. Mahalleme geri döndükten sonra bir daha ne merveyle ne de o fakir muhitin kalitesiz bir sakiniyle görüşmemiştim, görüşme isteği hissetmemiştim. merve'yi ise fakir babası ve fakir bir babayla yapılabilecekler sorusuyla başbaşa bırakmıştım.
+baba bana yıl başında bisiklet alacak mısın?
- bütün bir yıl uslu durdun mu bakalım?
+ evet.
- lan olum manyak mısın? paramız olmadığını biliyorsun niye uslu durdun?
+ uslu durmamıştım ki zaten.
- bizden adam olmaz
+ koim bisiklete.
Bayram sabahı sabah namazına giderken sizi uyandırır. Sonra o namazdan gelen kadar anneniz sizi mis gibi tertemiz kıyafetlerle giydirir. Sonra baba namazdan gelir ve sizi alıp camiye Bayram namazına götürür. Bayram namazından sonra eve gelir ailecek kahvaltı yaparsınız. Elini öper ilk ondan para alırsınız. O para ile kola ve kaymaklı yuvarlak bisküvi almak mümkündür.
http://www.capsverlan.com...gur-karikaturleri-076.jpg
(bkz: fakirlerin yüzsüz olması)