bugün

büyük bir kısmı kişisel düşünceden ibaret olmakla birlikte türkiyemizde sizi ilgilendiren kısmı da az değildir.
öncelikle belirtmek isterim ki kendi noktayı nazarımda ve ülkemiz hayatı içtimaiyesinde evlenilecek kızların meziyetleri iki kısımdır
birincisi hem bir meslek ve zanaat erbabı olup hem de evinin çiçeği, kocasının geometri nazarıyla tümleri belki bütünleri, yavrusunun nazarında da şevkat kahramanıdır.
ikincisi ise birinci nüktede belirtilen meziyetlerin sadece ikincisine sahip yani tekrarlarsak evinin çiçeği, kocasının geometri nazarıyla tümleri belki bütünleri, yavrusunun nazarında da şevkat kahramanıdır. yalnız üzülerek ifade etmek gerekir ki ikinci nüktede avam lisanıyla ev kadını ev hanımı gibi benzetmelerle eskiden beri; okumadığı için, para kazanamadığı, için kocasının kul ve kölesi olduğu aksettirilmeye çalışıldığı ve başarıldığı için, eve hapsedilmiş kadın muamelesi görmüştür. ama ben kendi noktai nazarımda böyle düşünmüyorum ki zaten düşünemem de. çünkü kızların 1960larda okuma oranı yüzde 15 lerde ise şimdi yüzde 75-80lerde belki.
hal böyle olunca benim düşündüğüm nokta
birinci kısımda yer alan bir kız kardeşimiz hem işinde hem de evinin işlerinde tam başarılı olamayacağı için daha doğrusu tam odaklanamayacağı için çocuğunun gelişimi aile terbiyesi ve annesinin huyunu, ahlakını kazanması tam manasıyla sağlanmamış olur.
bu noktada yanlış anlaşılmasın kızlar okumasın demiyorum zaten diyemem daha yeni izah ettiğim üzere çoğu okuyor. okusun kendini geliştirsin bu gelişimleri salt para kazanma amaçlı değil çocuğunun ahlakı ve aileyi dişi kuş yapar düsturu gereği kazansın. ve kendi kişisel gelişimini yavrusunun gelişiminde odaklandırsın göreceksiniz merceğin güneşe tutulup kağıdı yakması misali sizin kendinizi geliştirmenizden gelen odaklanma çocuğunuzun gayri ahlaki yönlerini adeta mercek gibi eritip kendine topluma ülkesine inançlıysanız dinine hizmet eden saygıdeğer yeni nesil bir fatih olacaktır belkide.
hatta geçenlerde yaşadığım bir anımı sizinle paylaşayım
bir abi var bu abinin kendisi ve hanımı çalışıyor ve çocukları 4 yaşında doğal olarak bir bakıcıya verilmiş. bunlar istanbuldalar ve köye geldiler. köyde de 95 yaşlarında çok saygıdeğer ve mutlaka duası alınması gereken bir halamız var o 4 yaşındaki kızı biraz süzdü yanına çağırdı ve biraz iletişime geçmeye çalıştı ama fazla başarılı olamadı. ve en sonunda 95 yılın birikimiyle dedi ki bu çocuk anne ve babasının yanında yetişmemiş bu çacuk anne ve baba terbiyesinden mahrum yetişiyor başkasınız yanında yetişmiş hepimizin ağzı açık kimsede onlardan halama bahsetmedi. buradan sonra son noktam su ki kardeşlerim çocuğunuzun bir başkasının yanında yetişmeyip sizin evinizde çocuğunuza bakarak kazanamadığınız 2000 liranız veya liralarınız çocuğunuza bakamayarak kazandığınız 2000 liralarınızdan çok çok çok daha değerlidir. ve çocuğunuz başkasının çocuğu olmaktan belki kurtulur. vesselam