bugün

öyle zamanlarda kaybolur ki bu eşyalar. dağınık yaşamaktan olsa gerek diye düşündürür.
sınav sabahı kalem veya silginin bulunanaması, çat diye gelen misafire rezil olmamak için aranan çoraplar gibi...
annenin bir lafıyla tastiklenen durumdur.

-anne kırmızı şortum nerde.
-cehennemin dibinde!
aramayınca geri gelir. burada altın nokta umursamamak. arandığını hissederse gelmez.
siktir lan çıkma olduğun yerden dedierten hadisedir evde kimse görmemiştir yer yarılmış içine düşmüştür.bunca mahareti bunyesinde barındıran eşya giyilmemelidir bize ne yapacağı belli olmazdır.
çaktırmadan aranması gereken eşyadır. kalem arıyorsanız ah telefonum nerede acaba ya? falan diye saçma sapan şeyleri arar gibi yapıp aranmalıdır.
pabucunun dama atıldığını, kendisiyle ilgilenmediğinizi belli edin o zaten dikkat çekmeye çalışacaktır.
ha yok aranız limoni ise, kalbini kırdıysanız boşuna. kesin küsüp bir yere saklanmıştır. saklandığı yerde uyuyakalmış bile olabilir.
Ulan benimde kulaklığım kayboldu, evde ha evin içinde kayboldu, evdeki herkes seferber oldu, eve taşındığımızdan beri açılmayan dolapları açtım, o derece yani bakabileceğim heryere baktım evde buzdolabından tut çamaşır makinasına kadar heryere baktım amk yok cehennemin dibine bakmaya gidicem şimdi.
ama annene nerde diye sorduğunda, sanırım falanca yerde görmüştüm oraya bak demesi, ve gerçekten ordan çıkması.
seytan aldı götürdü satamadan getirdi derlerdi lakin bizim eşyaları bi güzel okutuyor şerefsiz.
bir korkunç örneği de mutfak fayansına düşen okey taşının kaybolmasıdır. mutfak bildiğin boş, ne halı, ne birşey var. yerde fayans, etrafta kapalı mutfak dolapları. ne girebileceği bir delik, ne kaçabileceği bir köşe. gitti kayboldu taş.
evi dağıtmanıza sebep olacak arama girişimlerinde bulunmanıza sebep olur. sonuç: çantanın bilmediğiniz kısmına kaymıştır bilekliğiniz. arama girişimlerinizde aylardır kayıp olan iri dişli tarağınızın kitaplarınızın arkasına düştüğünü de görürsünüz.
edit: bir yarım saat daha arasam kaybolan yıllarımı da bulur muydum acaba?