bugün

(bkz: elizabeth bathory)
kesinlikle hayran olduğum ve hatta sözlükteki profil fotoğrafım olan kadın. en büyük idolüm, acımasızlığı ve cesareti tarihte iyi bir ibret ve ders vakası olmuştur.
öncelikle biraz hayat hikayesini yazalım erjebet' in(macarca "zs" harfleri "j" gibi okunur);
dönemin en zengin ve güçlü ailelerinden biri olan bátori' nin öksüz ve yetim kızı olan erszebet, 3 yaşından bu yana amcasının himayesi altındaydı. amcası stefan bátori ve teyzesi clara bátori ile birlikte yaşıyordu. irsi olduğu tahmin edilen bir takım nörolojik hastalıklara sahipti. çoğunluk şizofreni hastası olduğunu söylese de, epilepsi, paranoya, paranoid şizofreni veya okb hastası olduğu iddiaları da yaygındır.
amcası satanist bir simyacı ve teyzesi lezbiyen bir cadı olan erzsebet, 3 yaşında sırf zevk uğruna gözlerinin önünde bir adama yapılan işkence sonucu iyice psikolojisi bozulur ve akli dengesini kaybettiği söylenir. bu olaydan sonra iyice acımasız ve sadist olur. hayvanlara, insanlara, hizmetçilere eziyet ettirir. acımasızdır. ama bir o kadarda zeki, kültürlü ve akıllı bir kızdır. latince, almanca ve yunanca bilen erzsebet, aynı zamanda iyi bir savaşçıdırda. 15 yaşında kont ferenz nádasdy ile evlenir. 3 çocuğu olur. kocası öldükten sonra(aşağı yukarı 35/40 yaşlarında) zaten psikolojisi bozuk olan kontes, iyice hastalanır. büyücülerle arası sıkı fıkı olan erzsebet bu sefer tıpkı ailesinde olduğu gibi kara büyülere, şeytan çağırmalara başlar. ayinlere düzenli olarak katılır, ezoterizmin içinde kaybolur. zamanla darvulia adlı büyücüyle iyice yakınlaşırlar.
erzsebet' in kan banyolarına ve cinayetlere başlangıcı ile ilgili iki iddia vardır:
1. hizmetçisi saçını tararken canını acıtır, erzsebet kızın yüzünü tırmalar ve eline bulaşan kan onu genç gösterir.
2. zaten erzsebet yaşlanmaya başladığının farkındaydı ve aynaya baktığı vakit artık kırış kırış bir kadın gördüğü için yeni çareler arıyordu. büyücüsü darvulia' da tabir- i caizse fişliyordu bunu. en sonunda bakire kız kanıyla yıkanmak için bu cinayetleri işlemeye başladı.
hangisinin gerçek olduğu bilinmez ancak, ikiside gayet mantıklı iddialardır. sonraki 10 yıl içinde hizmetçi/köylü kızları bir şekilde evine toplar, kanlarını emer, etlerini ısırır veya boğazını/bileklerini vb. keserek bir fıçının içinde kanları doldurup, saatlerce kanlar içinde küvet sefası yapar. 1611 yılında çevrede çoğalan şikayetlerden dolayı kuzeni başbakan thurzo tarafından tutuklanır ve hayatının son üç yılını şatosunda, minik bir odada hapis cezası çekerek geçirir. 1615 yılına gelince dişleriyle bileklerini ısırarak intihar eder.
Üç çocuğu ise hem öksüz hem yetim kalmışlardır. yaşadıkları şoku ve durumu tahmin bile edemiyorum. ama bir o kadarda gururludurlar elbet. neyse, ne demiştim...
ben bu kadın gibi olmak istiyorum sözlük. cesareti ve acımasızlığı beni cezbediyor hakikaten. bende insanlardan böyle intikam almak istiyorum, beni delirttikleri, hatta ettikleri için.
kendime ait bir küvet istiyorum mesela. bana her yamuk yapanı, öyle ya da böyle ellerimle öldürmek istiyorum. kanlarında yıkanmak, kopmuş kafalarına bakmak... ve sonra son kez o kopan kelleye bakıp, şatomdan aşağı atmak istiyorum.
vaduz' da, liechtenschtein' ın o güzel ve bir o kadarda karanlık başkentinde. bunu cidden istiyorum, çok ihtiyacım var.
seri eksi oy verenleri, işyerindeki ayşe' yi, ilkokulda dalga geçen fatma' yı, ortaokuldaki cenk' i, aybüke' yi, mert' i, sarp' ı, lisedekilerin birçoğunu...
hepsinin kafalarının vücutlarından ayrı bir şekilde, pişmanlık dolu bir ölümle gözlerimin önünde ölmesini istiyorum sözlük.
bunu yapamayacağımı tabiki biliyorum.
ama istiyorum.
gerçekten çok Yoruldum artık...
edit: püüü size. emek verdik o kadar, insan bari eh işte' te basar.
ayıp ayıp.
ibretlik bir hikayesi olan kadındır. tam bir sadist örneği.

not: işsiz değilim, durumum yoktu ama yine de okudum.