bugün

doğru bir önermedir. kızlar güçlü olana gider, ama erkekler o kız için çarpışır, güçlü olan alır. diğeri ise hem erkeğin onu ezmesi, hem de kızın elden kaçmasıyla ezilir.
tayfun atay'ın toplum ve bilim dergisinin "erkeklik" isimli yüz birinci sayısında yer alan, aynı zamanda tayfun atay kitabı olan "çin işi japon işi" kitabının içinde yer alan harikulade makalenin adı.
türkiye'deki hegemonik erkeklik anlayışını deneyimlenen örneklerle gayet güzel bir şekilde anlatır. yalnızca erkeklik'e değil kadınlık meselesine de değinir. Erkekliğin en çok erkeği ezdiği meselesi tartışmaya açık bir konu. Kendisi makalede bunu da tartışır.

Makale şöyle başlar:

"Yıllar önce tartışmalarına tanık olduğum iki erkekten birinin, diğerini sakin olmaya çağırırken sarf ettiği sözler, unutulmazdı. Hayli öfkeli ve uzlaşmaz bir ses tonuyla kendisine hitap eden hemcinsinden yalvarırcasına rica etmişti:"kardeşim, biraz dişi konuş" diye!..
Aslında dış görünüşüne bakıldığında böylesi bir tartışmada muhatabından aşağı kalacak biri değildi. Popüler deyişle, "Anadolu'nun bağrından kopup gelmiş", yapılı ve sert çehreli bir "erkek"ti. Daha da popüler deyişle, tam bir "taş fırın" görünümündeydi yani! içerisinde büyüyüp yetiştiği kültürel "iklim"in ona muhatabının anlayacağı "dil"den konuşmayı hakkıyla öğretmiş olduğu muhakkaktı.
Ama o, bu "dil"den konuşmaktan ısrarla kaçınıyor, karşısındaki erkeğe de başka(daha anlaşılır) bir dilden konuşma çağrısı yapıyordu. Bu "dil"in adını "dişi" olarak koymaktaydı. Muhatabının kullandığı "dil"en kendisi de işlerlik kazandırırsa, bunun sonucunda ortaya çıkacak fiziksel, duygusal ve ruhsal hasarları fazlasıyla tatmış olmalıydı. Belki de bu yüzden şimdi büyük bir sabır ve iyi niyetle kaçınıyordu "dişi olmayan" bu "dil"i kullanmaktan...

Bu örnek, yaşadığımız coğrafyada bir erkeğin "erkeklik"ten kaçışının az rastlanır tezahürlerinden biri olarak değerlendirilebilir. Günümüz("modern") toplumların pek çoğunda olduğu gibi Türkiye'de de hakim erkeklik klişesinin, sertlik, saldırganlık, şiddet, öfke ve en önemlisi uzlaşmazlık olduğu bilinir. Bunların karşıtı olan ve kadına uygun sayılan özellikler, söz gelimi yumuşaklık, sevecenlik, yapıcı olmak ve yine en önemlisi uzlaşı, erkeğe atfedildiğinde zedeleyici ve aşağılayıcı olup erkeklikten nasibini almamışlık anlamına gelir."

okumak isteyenler için drive'a yükledim. "Kadınlık" ve "erkeklik" meselesine dair önemli şeylerden bahsediyor.

https://drive.google.com/...ER3NuUXc/view?usp=sharing