bugün

ağzımı öpeyim denilesi yazar.
(bkz: deve kendinden emin colasan bir hayvandir)
solframede görüp nerden hatırlıyorum diye kendimi yiyip bitirdiğim, başlığı açmamla son bulan merakımın yaz günlerini hatırlatmasıyla israil-filistin çatışmasına olan yorumuna hayran olduğumu anımsadığım yazar.

http://www.science.co.il/...cles/Colasan-20020403.asp
son gunlerde 301 tartismasini kosesine tasimis yazar. Yazdiklari dogru olmakla beraber, tribunlere de oynadigini animsatan yazar.
http://www.hurriyet.com.t...lar/5847270.asp?yazarid=5
provokatif yazılarına bir yenisini daha eklemiştir.

Dink'in cenazesi nedeniyle sergilenen yanlışlar, Müslüman mahallesinde salyangoz satmaya benzedi! Tutmaz... Tam tersine, rüzgar eken fırtına biçebilir. O zaman karşı dalgalar bir kez daha, hızla ve haklı olarak yükselir, toplum "Atatürkçülük, Türklük" kavramlarına sığınır ve tepkisini bu yolla sergiler...

http://www.hurriyet.com.t....asp?yazarid=5&gid=61
ibrahim melih gökçek'i sürekli i. melih olarak yazan kişi.
31 ocak tarihli yazısı nedeniyle devlet bakanı kürşat tüzmen tarafından libya'dan aranıp libyalı yetkililerle yapılacak antlaşmayı bozduğu ve ilişkilere büyük zarar verdiği iddia edilen ünü artık türkiye sınırlarını da aşmış muhalif köşe yazarı...

http://www.hurriyet.com.t....asp?yazarid=5&gid=61
7 şubat 2007 tarihi itibariyle meslek yaşamında 30. yılı geride bırakmış ve günlük yazısını da bu konuya ayırmış usta gazeteci. emin ağbimiz.

http://www.hurriyet.com.t....asp?yazarid=5&gid=61
yardakçıların, vatan satıcıların, devleti yiyen sürüngenlerin, ülke'yi orta çağ zihniyetine götürmek isteyen mollaların nasırlarına bastığı için sevemeyeceği, atatürkçülerin, vatanının namus olduğunu, devletin yenecek bir şey olmayıp, hizmet edilecek kutsal bir değer olduğunu bilenlerin taktir ettikleri, adam gibi adam..
akp iktidarının kendileri gibi düşünmyen kesimlere uyguladığı zorbalık rejimini şu yazısıyla çok güzel açıklamış gazeteci;

http://www.hurriyet.com.t....asp?yazarid=5&gid=61
bugünkü hürriyet gazetesindeki yazısının altına imzamı atmak istediğim yazardır.

Bunların 28 Şubat alerjisi
TÜRKiYE'de bundan 10 yıl önce 28 Şubat olayını yaşamıştık. Başbakan Necmettin Erbakan ve yardımcısı Tansu Çiller idi! Ülke felakete sürükleniyordu.
Tarikatçılar almış başını gidiyor, Başbakanlık Konutu&'nda cüppeli sarıklı tarikat şeyhlerine yemekler veriliyor, Sincan'da bayan gazeteciler dayak yiyordu.
Devletin başkentinde düzenlenen gecelerde şeriat propagandası yapılıyor ve bu gecelere iran Büyükelçisi de katılıyordu.
Türkiye nereye sürükleniyordu? Bu konuya uzun uzun girmenin gereği yok. Olanları herkes biliyor. Bilmeyenler, o günleri yaşamamış olanlar da internetten öğrenebilir.
Bugün AKP milletvekili, hatta bakan olan birileri de o dönemde bu eylemlerin tam göbeğinde yer alıyordu.
Askerler devreye girdi. Olayların yaşandığı Sincan'da tanklar caddelere çıktı. Genelkurmay'da gazetecilere, yargı mensuplarına ve çeşitli kuruluşlara brifingler verildi, felaketin boyutları açık açık anlatıldı.
Şimdi islamcı basın ve onların işbirlikçisi olan entel-aydın (!) kesim, tekerlerine çomak sokan 28 Şubat'a yazılarında ve yayınlarında sövüyorlar.
itirafçılar türedi! içlerinde emekli TSK ve yargı mensupları var. O dönemde nasıl baskı yaşadıklarını anlatıyorlar! islamcı basında isimleri bir gün olsun yer bulsun diye, bülbül gibi şakıyorlar! O gün suspus olmuş, hatta askerlere yağ çeken gazeteciler şimdi her biri aslan kesildi!
Asker ve siviller, Türkiye'nin yurtsever, Atatürkçü kişi ve kurumları o aşamada ne yapacaktı? Olanları "demokrasi uğruna" (!) seyretmekle mi yetinecekti?
Ülkemiz bu geri ve çağdışı kafaların eline mi kalacaktı? Türkiye yeniden yüzlerce yıl gerilere, karanlığa mı sürüklenecekti?
Necmettin Erbakan'la yardımcısı Tansu Çiller&'in insafına, başbakanlık pazarlığına, karanlığa mı terk edilecekti?
Türkiye o dönemde PKK terörü ile boğuşuyordu. Başımıza bir de irtica terörü çıkarılmıştı...
Ve bunlara çanak tutanlar, göz yumanlar, görmezden gelenler, ne yazık ki ülkemizi yönetiyordu.
Evet, askerler devreye girdi. Hiç silah kullanılmadan bu gidişe son verildi.
Çok da iyi oldu.
Başbakan şimdi yaptığı Meclis konuşmalarında isim vermeden bu süreci başlatan askerleri eleştiriyor... "Cumhuriyetin sahibi cumhurdur" gibi laflar edip "siz karışmayın" demeye getiriyor. Hiç kimse konuşmayacak, onların işine hiç kimse karışmayacak ve istedikleri gibi at oynatacaklar. Almışlar AB'yi bilmem neyi arkalarına, yüzde 34 oyla Meclis'te yüzde 66 kelle çoğunluğunu ele geçirmişler, her istediklerini yapacaklar!
Sen her alanda hezimete uğrayacaksın, vatandaşı aç ve işsiz bırakacaksın, şeriat özlemlerine göz yumacaksın, Abdullah Öcalan'ı imralı'dan özgürce konuşturacaksın ve sana hiç kimse karışmayacak, seni hiç kimse eleştirmeyecek!.. Hatta seni eleştiren medya kuruluşlarının, gazetecilerin, siyasetçilerin, işadamlarının üzerine devlet gücünü kullanarak gideceksin, banka hesaplarına gireceksin, onlar "Üzerine maliyeci gönderip defterlerini inceletirim, hesaplarını ortaya dökerim haaa" diye açıktan tehdit edilecek!.. Var mı böyle bir şey?
Biz 10 yıl önce 28 Şubat sürecinde bir yanda Kürtçülük yapıp PKK'ya övgüler düzen, öte yanda şeriat özlemcilerine göz kırpan nice anlı şanlı entel gazeteciler gördük. Bir tanesi, askerlerden gelen sert uyarı üzerine Genelkurmay'a "Beni onlar kullanıyor, siz de kullanın paşam" diyecek kadar alçalmıştı. Yem boruları tıkanınca hepsi afalladı. Bunları o süreçte hep yazdım.
Bazı şeyleri hiç kimse unutmasın. Bundan 10 yıl önce yaşadığımız 28 Şubat süreci sadece askerin işi değildir. Asker ağırlığını koymuştu. Ama arkasında Türkiye'nin yurtsever sivil güçleri, kurum ve kişileri vardı.
Milyonlarca insanımız o girişimlerin destekçisi idi. Karanlık güçler, dönekler, enteller, aydın (!) geçinenler hariç!
O süreç onlara "dur" demişti ve durmak zorunda kalmışlardı.
Şimdi yine palazlandılar! O yüzden intikam tamtamları çalıyorlar, 28 Şubat bahanesiyle Türk ordusunu aşağılamaya kalkışıyorlar, kin ve nefretlerini kusuyorlar.
Her karanlık gecenin bir sabahı olduğunu unutuyor.
melih gökçek'e "hodri meydan aslanım" diyerek meydan okuyan gazeteci... melih gökçek'i canlı yayında düelloya davet etmiştir.
iyi hoş severim bu adamı okumadan da gecmem ama karamsarlık abidesi herif icimi bunaltıyor her okudugumda ama napacaksın.. (bkz: türkiyenin gercekleri)
doğruyu söyleyeni pek sevmezler düşüncesinin ispatı olan köşe yazarı. emin çölaşana sadece eleştri yapan ortalama bir yazar gibi bakanlara soruyorum: ne yapsın? ahmet hakan gibi yalaka mı olsun? ertuğrul özkök gibi, hasan cemal gibi bölücü mü olsun? ne yapsan yaranamazsın bu millete emin abi, sen yine bildiğin doğrulardan şaşma.
bu akşam saat 22:00'de tgrt haber'de hodri meydan dediği i.melih göçkek'le tartışacak olan gazeteci. i melih, ağzı iyi laf yapan bir adam olması sebebiyle, emin çölaşan maça 1-0 yenik başlayacak diyebiliriz. fakat sonrasında açılıp, i melih gökçek'e ağzının payını vermesini diliyoruz. böylece gökçek'in lüzumsuz yere oksijen tüketen gecekonducu şakşakçıları gerçekleri öğrenir belki de. hoş onlarda o kapasite de yok ya, neyse...
'evet bu akşam çölü aşıcak mı yoksa bahtsız bedevinin kader ortağı mı olucak, görücez.' dediğimiz şahsiyet.
halkın parasınla milyon dolarlık futbol takımı kurabilme lüksünü kendinde görenlerden daha temiz bir adamdır. kimseye hesaplarını, bakiyelerini açıklama gibi bir zorunluluğu olmasa da, i melih'e kontrol etme yetkisi vermiştir. böylece gökçek şakşakçılarına gazoz kapağını hediye etmiştir aslında.
izlediğini anlayamayan birçok insan olabileceğini düşünemeyeceğini düşündüğüm ve bu yüzden anlamayan maalesef anlayamayan insanlar tarafından yargılanacağını beklediğim büyük yazar. seviyesini maalesef düşürmüştür bu programla, karşısındaki insanın mevkisine aldanmaması gerekirdi, önüne sunduğu kağıttaki kabullenmeme imza atmama kendi içerisinde çok tutarlı bir davranış olsa da maalesef yanlış anlaşılmaya yol açacaktır. türkiye'de tüm iktidarların belalısı olmuştur, hangi iktidar bu zamana dek eleştirileri haketmemiştir, Emin Çölaşanlar kolay kolay gelmemektedir bu memlekete.
maliye bakanlığına kendini ihbar etmiş ve incelenmeye gerek görülmemiştir. i.melih gökçek'e de "sana yetki veriyorum, gazeteden maaşımı ve bana yapılan her ödemeyi öğren demiştir." kendini maliyeye ihbar eden bir adamın yolsuzluğa bulaşmış olma ihtimali sıfırdır. ister 9 milyon doları ister 50 milyon doları olsun, helal olsundur. alnının akıyla kazandığı kesindir.
her koşulda, her ortamda desteklediğimiz güzel insandır.
coğu zaman sırf köşe yazısını okumak için hürriyet aldıgım köşe yazarı. yaptıgı suclamaları belgelerle ispatlayan ve karşı tarafın bocalamasını sağlayan, atatürkçü köşe yazarı.
fazlaca beylik laflar eden ve ettiği bu lafların eninde sonunda kendisine karşı kullanılacağını düşünmemiş yazar. örneğin, köşe yazısından bir cümle dahi çıkarılsa istifa ederim diyebilecek kadar büyük laf etmiş ve bu olay başına geldiğinde de verdiği tepki, sadece ertesi gün yazmammak olmuş savunma olarakta benden özür dilendiği için istifa etmedim diye söylersen, sadece melih gökçek'in değil, kafası çalışan herkesin aklına, ozaman bu yazıyı yazarken, bu olasılığıda düşünmeli ona göre yazman gerekmez miydi sorusu gelir. öteki taraftan melih gökçek'in Emin Çölaşanın mal varlığının açıklamasınındaki ısrarı da gereksizdi. bir büyük şehir belediye başkanının mal varlığı, bir köşe yazarının mal varlığından tabi ki daha çok merak uyandırır ve insanı daha çok ilgilendirir. kendisiyle emin çölaşanı bu anlamda eşit görmesi saçmalıktı.
'parayı verenin düdüğünü çalarım' felsefesi doğrultusunda yaşayan, kukla zırto.
(bkz: demokrasi avcısı)
zamanında mustafa çöl takma adıyla da yazılar yazan, ama başkalarını takma isimler arkasına sığınmakla, mahlasla yazı yazanları yürekli olmamakla suçlayan yazar.
bu da aldığı ayar;
http://www.yenisafak.com....04/ARALIK/28/tkivanc.html