bugün

Canlıların hem kendi aralarındaki hem de çevreleriyle olan ilişkilerini tek tek veya birlikte inceleyen bilim dalı.
çevre bilimi. fakat çevre bilimi, çevre düzenlemesi yapmak anlamına gelmez, bu da böyle biline çevre mühendislerine, ha evet siz şimdi çevre düzenlemesi mi yapıyorsunuz diye soru soranlar tarafından. ekoloji=çevre bilimi, canlıların çevre ile olan ilişkilerini inceler. insanoğlu dünyanın kuruluşundan bu yana çevre kaynaklarını tükenmez kaynaklarmış gibi kendi çıkarı için düşüncesizce sömürmüştür. 20. yy sonrası sanayinin gelişimi ile birlikte çevre kaynakları gelişmiş ülkeler tarafından öyle sömürülmüştür ki artık çevrenin bunu tolere etme kapasitesini aşmış ve kirlenmeler meydana gelmeye başlamıştır. dereler, fabrika atıkları ile kirlenmiş ve dere yataklarında artık kirli ve renkli sular akmaya başlamıştır. atıklar çeşitli felaketlere yol açmış (bkz: minamata felaketi)fabrika atıklarından yüzlerce insan ölmüş ya da zarar görmeye başlamıştır. işte çevre bilimi, insanoğlunun dünyayı yaşanmaz bir hale getirmemesi amacıyla çözümler üreten bilim dalıdır. atık uzaklaştırma teknolojileri ve atıkların ve suların arıtılması ile ilgili yeni yaklaşımlar geliştirir.
Organizmaların birbirleriyle ve çevreleriyle olan ilişkileri inceleyen bilim dalı.
ekolojik siyasetin öykündüğü denge unsurudur. ekolojik siyaset hem en popüler siyasi akımlardandır hem de en az bilineni. ekolojistler ile çevreciler kesinlikle karıştırılmamalı ve ekolojistlerin de hepsine tarzan muamelesi yapılmamalıdır.
en özet tanımla, ekolojistler doğayı doğa için korumak ile güdülenmişken çevreciler insan için korumak isterler. çevreciler için bir fabrikanın tek kötü yanı yakınlarda oturan kasaba sakinlerinin içme suyunun kirlenmesi olabilirken ekolojistler tamamen doğa açısından değerlendirirler.

ayrıca derin ekolojistler dışında doğal düzene dönme arayışı da taşımazlar.
toplumsal kargaşa ve ekolojik tükenişin yaşandığı günümüz dünyasında tüm olumsuzluklar bize dünyayı çok çetin mevsimlerin beklediğini gösteriyor. bilindiği gibi kapitalizmin sürekli büyüme anlayışı, fosil yakıt tüketimi, nükleer enerji, savaşlar ve bunun gibi daha birçok sorun bir yok oluşun habercisi. bu durumda makinalaşmış toplum, köleleşmiş insan anlayışına karşı ekolojik bir bakış açısı tutturmak şart görünmekte.

insanın doğa üzerindeki tahakkümünün bir sonucu olan sanayi devrimi ve beraberindeki ürkütücü makinalaşma insani yaklaşımlarıda beraberinde makinalaştırdı. ancak gelişen bu sürecin karşısında çeşitli karşıt görüşlerde çıkmadı değil. sovyet sosyalist devrimi, anarşist hareketler ve dünyaya yayılan anti-kapitalist ideolojiler hem sorunun gelişimine hemde soruna bakış açısına farklı boyutlar kattı. zaten çevreyi ve doğayı kirletmekte olan kapitalist sistemlere onların alternatifi olarak çıkan sosyalist rejimlerin tıkanmış politikalarıyla ortaya çıkarttıkları zararlar eklendi. bu kirletmenin kapitalist rejimler tarafından yapılması kapitalizmin sürekli büyüme politikalarıyla değerlendirilirken iş sosyalist rejimlerin çevresizlik politikaları sonucu çıkan kirlenmeyi değerlendirmede yapılamıyordu. Çünkü hem dünya ideolojisi olarak ortaya çıkması hemde kapitalizme alternatif tarafta olması öngörüsü vardı.

gerek sibirya gibi radyasyon alanları gerekse batı avrupa kaynaklı olup türkiye ye gönderilen nükleer atıklar her iki ideolojinin de çevre konusundaki acımasızlığını gözler önüne seriyordu. bu durumda şu noktanın iyi anlaşılması da can alıcıdır. gerek ekolojik bakış açısı diye ortaya çıkan mistik ekolojik anlayışlar gerekse klasik eko-anarşist yaklaşımların çözüme yönelik katkıları, olayı tartışmaktan öte değildir. Özelikle sol yaklaşımlar için murray bookchin in şu sözü, durum tahlili açısından önemli bir yaklaşımdır. "kapitalizme karşı genel bir çıkar olarak ortaya çıkması beklenen ploreterya çıkarlarına dayanan bir sınıf hareketi geliştirme şeklindeki geleneksel sosyalist ve anarko-sendikalist politikalar hiçbir telafi umudu bırakmayacak bir düzeyde başarısızlığa uğradılar... " (özgürlüğün ekolojisi syf. 70 ayrıntı yay.) belki bookchin bu yaklaşımı sovyetlerin genel politikası için kullandı ama şu da bir gerçek ki günümüz sosyalistleri bu geleneksel yaklaşımın bünyesinde ekolojik bakış açısı taşıdığını ve ekolojik kirlenmeyi genel olarak kapitalist sistemlerin gerçekleştirdiğini ileri sürmek gibi bir yanılgıda ısrar etmektedirler.

sonuç olarak tüm bu ideolojik yaklaşımların dışında en apolitik yaklaşım olan geleceğimizi kirletmeyin sloganını haykırmak gerçekliği önümüzde durmaktadır. Çünkü gerek abd in kyoto protokolünden çekilmesi gerekse diğer avrupa ülkelerinin politikaları gelecekte ne devrim yapacak bir dünya nede yaşanılacak bir çevre bırakacaktır

(edit: iyi de benim yazım olmadığını nerden çıkardınız moderatör erkadaşlar. yazı benim yazım)
son dönemlerde anarşistler tarafından fazlasıyla ilgi gören bilim dalı.
canlıların çevreleri ile uyum içinde yaşamalarını sürdürmelerini inceleyen bir bilim dalıdır. desteklenmesi gerekir..
çevrebilim.
canlıların, kendilerini çevreleyen ve etkileyen çevre faktörleriyle olan karşılıklı ilişkilerini inceleyen bilim dalına "ekoloji" denir.
(bkz: bitki ekolojisi)
(bkz: hayvan ekolojisi)
ekoloji=çevre bilimi

bu ifade artık yanlış bir ifadedir

Organizma ile çevresi arasındaki ilişkiyi inceleyen bilimdir.
doğa bilimi.
görsel