bugün

Gelin ve damat sevişecek diye bu kadar eğlenen bir grubu samimi bulmuyor ve düğünden nefret ediyorum.
Bundan 9 sene önce zorla götürüldüğüm düğünde halaydan kaçmaya çalışırken birine çarpıp düşmem ve dirseğimin pürtüklü beton zemine sürtünerek yanması akabinde oradaki derinin erimesi nedeniyle nefret ediyorum. Hala izi vardır.
Oynamanın, dans etmenin insan doğasına aykırı olduğunu düşünen şahsımın yaşadığı durumdur.

En azından benim doğama aykırı o kesin.
abidik gubidik roman şarkıları yaygınlaşmadan önce bir nebze katlanabildiğimdir. şimdi düğünleri sevmiyorsam %80'ini müstehcen, argo, terbiyesiz cümleler içeren, yozlaşmaya doğru giden roman şarkıları oluşturuyor.

aslında kelimelerden de de çok hep şu konunun işlenmesi: bir erkek bir kadını çok sever, ancak kadının annesi araya engel koyar, erkek de kaynanaya fırça atar vs. vs.
nefret etmiyorum da sıkıcı buluyorum... Ankaralıyım ve akraba düğünlerin de herkes benden bir beklentiye giriyor, misket oyna gibi... kaç yaşıma geldim, bilmiyorum arkadaşım. oynamayı sevmediğim için, birisi bu konu da üstüme gelince düğüne de yansıtırım.
Tanıdık düğünü olduğu sürece nefret etmem efenim. Halay çekmeyi severim.
Asil bir duygu.
Sokayım düğünlere.
Uzun zaman görüşemeyen insanların bir araya gelmesine vesile olabildiği için katılmadığım durum.

Arkadaşın düğünüyse farklı şehirlerden arkadaşlar gelir sohbet muhabbet olur. Yakın akrabaysa fatklı il hatta farklı ülkelerden akrabalar gelir vesile olur görüşür hasret giderirsin. Yoksa tabi ki tipik düğün ortamı sıkıcıdır ama işte insanların bir araya gelmesine vesile oluyor. Hele bir de yemekli ve içkili düğünse çeyrek kendini amorti bile ediyor.