bugün

çocukluğumuzda duyduğumuz her şeyiyle kendi kendine yeten, dört tarafı düşmanlarla çevrili ülke masallarının psikolojik etkisinden, bu etkinin doğurduğu ataletten, potansiyelimizi getiriye dönüştürememekten ve içeride birilerinin bize bu anlayışı dayatarak kendi menfaatlerini kollamasından uzaklaşmış olmamızdır.

yatırımcılarımız dünyanın dört bir yanına açılmış durumda. ticari ilişkiler eskisi gibi 2-3 arap ülkesinde inşaat ve sürekli ithalat ile sınırlı değil.

dört tarafı düşman bilip sürekli silahlanan, askeri harcamaları sorgulamayan bir yaklaşımdan dört bir tarafımızdaki ülkelerle bir hafta içinde dünyanın gıptayla izlediği bir diplomasi yürüten baş rol oyuncusu anlayışına geçmiş durumdayız.

bunu sağlayan zamanında özal2ın başlatıp ak parti'nin yıllar sonra aynı noktadan devraldığı etkin dış politika anlayışıdır. htaları elbette vardır ama statükocu muhalefetten gelen eleştirilerin içeriğinin komikliği doğruyolda olduklarının işaretidir.

her omuzu kalabalık bir üniformalı gördüğünde esas duruşa geçenler, silivri'den ötesine ufkunda yer olmayanlar, bugüne kadar statüko ile varlığını sürdürebilmiş olanların aklı bunları almaz.

masallar birer birer yıkılıyor, masallarla hayatta kalmış olan zihniyet ve uzantısı siyasi oluşumlar da...
(bkz: milli güvenlik dersi)
(bkz: turkiye nin stratejik konumu)
Yunanistan : Eski bir osmanlı coğrafyası. Mübadelen dolayı orada akrabaları olan türkler ve anadolu'da akrabaları Rumlar mevcut. 1999 depreminden sonra ilşkiler yumuşadı. Krizde kendilerince yapılan özeleştirilerde Türkiye'yi tehdit olarak görmeleri neticesinde askeri harcamaları bu bağlamda abartmalarının hata olduğunu anladılar. NATO müttefiki olan bu ülkenin açık tehdit olmadığını fakat güçlü bir komşu olduğunu biliyorlar. Son yapılan ziyarette it dalaşmalarını engellemek için karşılıklı olarak , tatbikat programlarının önceden bildirilmesini ve yanlış anlaşılmalara mahal vermemek için anlaşıldı. Denizcilik ve turizm sektöründe ciddi rakip fakat düşman değil. Ruhban okulu meselesi ise tamamen siyasidir. Türkiye için değil ortodokslar için güç gösterisidir.
Bulgaristan : 1989 dönemine kadar komunizm döneminde çok sıkıntılar çekildi. 1989 göçünde Türkiye'ye gelenlere yıllar önce çifte vatandaşlık hakkı tanındı. Bulgaristan'ın kaderi kısmen Türklere bağlandı. Bu pasaportu taşıyanlar rahatça yurtdışında eğitim ve çalışma hayatına katılabiliyorlar ve Bulgaristan'ın değil Türkiye'nin reklamını yapıyorlar. Düşman değil ancak rakip olabilir.
Gürcistan: Amerikanın Kafkasyadaki tamponu. 93 göçmenlerinden dolayı Türkiye ile yakın ilişkileri var. Sorunlu bölgelerindeki halklar da dahil olmak üzere Türkiye'yi abi olarak görüyorlar.
Ermenistan : Tüm ticari ve siyasi hayatı Türkiye'nin elinde. Bunu kaldırmak istiyorlar fakat anlaşılmaz bir ırkçı gurur yapıyorlar. Türkiye'ile barışmaktansa sefaleti tercih ediyorlar. Düşman olamazlar
iran : Kasr-ı Şirinden bu yana savaşmadık ve bunun yıldönümünde batı ile aralarındaki anlaşmaya abilik ettik. Rejim ihracı meselesi ise artık 3. sınıf medeniyetlerin yoludur. Türkiye ile ilişkileri açısından PJAK'a savaş ilan etmiş durumdadır. iran güçlü bir devlettir ve düşman değildir. Olmamalıdır. Ticari yaptırımları olmayan ve Türkiye üzerinden ticaret yapan bir iran ekonomik olarak Türkiye'nin kazançlarından biridir.
Suriye : Karşılıklı olarak akraba barından komşu. PKK ya verdiği desteği kapattığı kamplarla kesti. Türkiye ile dost olmak istiyor. Türkiye'nin ortadoğu politikasını her durumda dikkate alacağını belirtti.
Kıbrıs : Kıbrıs Türkler'i kendi kaderine hiçbir zaman terkediilmedi. Yunanistan ile düzelen ilişkiler buraya da olumlu yansıyacaktır.
Irak : Amerikan toprağı diyebiliriz. 36. paralel meselesinde kimin parmağı var biliyoruz. Uçuşa yasak ilan edilen ve otorite boşluğu yaratılan bölgede PKK nın nasıl cirit attığını biliyoruz. Bunun müsebbibinin kim olduğunu da. Düşman arıyorsanız Irak halkında değil Irak'ı işgal edenlerde arayalım.
Demek ki neymiş? Korku dağlara.
dört tarafı değil, her tarafı düşmanlarla çevrili bir ülke olmamız gerçeğidir.
klişelerdir bunlar efendim.Dört tarafımızda düşman olsa ne yazar, biz hep içten yıkılmadıkmı?
dört bir yanındaki ülkelerle (karadeniz'in ötesinde de insan yaşıyor unutmayın haritası eksik arkadaşlar) ilişkilerini güçlendirip bölgenin en önemli aktörü olma rolüne soyunmuş bir Türkiye vizyonunun sonucudur. tek pürüz ermenistan kalmıştır ki onlar da biraz da kendi kendilerine yapmakytadırlar. o da düzelecektir.

dostluk eli uzatmadan otomatik idolojik düşmanlık psikolojisinin sonucunu görmekte fayda var: yunanistan dediğiniz toplam nüfusu istanbul kadar olmayan dünkü vilayetimiz ve nato müttefikimiz. iki ülkenin savaşmasına en başta natocu sam amca ile avrupalı ağalar izin vermezdi. ama her iki ülke de sürekli birbirine karşı silahlandı. yunanistan ekonomisi çökmese muhtemelen bu kadar yakınlaşma yine olmazdı. çünkü silahlanmadan her iki ülkede de sebeplenenler var. dışarıda da öyle. her iki ülkenin nato müttefiki ve ab üyesi almanya her iki trafa da ayrı ayrı %13-15 oranında silah tedarikinde bulunurken kendi oluşturduğumuz düşman psikolojisini hiçe sayıp salaklığa son vermek de ne oluyor değil mi?

şimdi artık sıra gelmeli sürekli iç veya dış düşman üreterek varlığını sürdürüp ülkeyi sömürenlerin saltanatını sallamaya. demokrasinin ve temele hak ve hüriyetlerin baştacı edildiği bir türkiye bunu başarmak için yeterlidir.