bugün

"eğer sekiz yaşındaysanız hayat gerçekten çok güzel.."

güzeldi lan işte. terk derdim kendisini sevdiğimi söyleyemediğim komşu kızıydı. bir de misket oynarken annemin yeni aldığı kot pantolonu yırttım diye ağlamıştım.

güzeldi lan işte. mahalle maçı yaptıktan sonra apartmanın önündeki duvara sıralanır, ayaklarımızı sallardık.

geçenlerde fark ettim, kaç yıl olmuştu bir duvara oturup uzun uzun ayaklarımı sallayarak güneşin batışını izlemeyeli. kaç yıl geçmişti gelecek diye diye.

ve asla o eski yıllar gibi mutlu ve huzurlu olamayacağımı bilmek. çok acı be. kimse yokken ya da herkes varken bir kişinin bile seni dinlemeye zaman ayıramaması. aynada kendine dert dinletmek kendinin dert babası olmak ne acı.

sanki tüm dünya kocaman bir ilkokul sınıfı ve ben bu sınıfa yeni gelen utangaç bir öğrenciyim.

zaman daralıyor, kimseye tek kelime edemiyorum. yakında kıyametim kopacak belki de. ve herkes öyle de alışmış ki varlığımdaki boşluğa; geceyi gündüzü yalnız geçirecek olmama herkes öyle alışmış ki.

ve yıllar boyu böyle düşünürken ben sen aniden çıkıp gelmiştin. sen ve bendik, biz olduk. ve şimdi yine sen ve ben. aslında ben yok biliyor musun? en son gördüğümde beni, peşinden gitmişti.

beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın demiş ya şair. öyle işte.

ama senin yüzünden değil geçmişe dönme isteğim. yine o duvarda oturup ufacık ayaklarımı sallama isteğim sadece kendimi asla affetmeyecek olmamdan.
sevgiliyle yapılınca çok fena romantik, tekken yapılınca biraz garip olan hareket hali.