bugün

trinidad tobago devlet üniversitesinde yapılan araştırmalar sonucunda ortaya çıkan neticelerdir.

senelerce süren tıbbi eğitimlerde acı hissini kaybediyorlar yoksa hastaya cerrahi ve fiziki müdahalede bulunamazlar. sert ve duygusuz oluyorlar. iş hayatında başarı gelirken aşk hayatında sıfır çekiyorlar. kalpleriyle beyinleri arasında seçime zorlanırlar. ikincisi bol para gelmesi akabinde paranın esiri oluyorlar, lüks yaşam düşkünlüğü ve kendi gibi senelerce okumuş birini bulamazlarsa iyice psikolojik sıkıntıya giriyorlar. üç ana etken acıma hissinin kalpte kalmaması, bol para ve yüksek lisansın getirdiği çok bilmişlik doktorları kalben mutsuz ediyor. kendilerini herkesten çok üstün görüyorlar ve ulaşılmaz hale sokuyorlar.
"siz tıp fakültesini bitirmek nedir bilirmisiniz?
hiç üç gün üst üste uyumadığınız oldumu?
yatalak hastayken sabahlara kadar ders çalışmak zorunda kaldınız mi hiç? yaşıtlarınızın hergün yaptığı şeyleri yapmamanın verdiği acıyı bilirmisiniz?
yoo sanmıyorum... yaşamadan bilemezsiniz.
siz doktor olmak kolay mı zannedersiniz ?
hiç yemeğinizi kitapların karşısında yediniz mi?
hiç tuvalete dahi derslerinizi taşıdınız mi?
saatsiz uyanmanın, tv karşısında uyuyup kalmanın özlemiyle yandınız mı hiç?
yoo sanmıyorum... yaşamadan bilemezsiniz.
siz hiç hastanızın gözlerinizin önünde öldüğünü gördünüz mü?
tüm yaşatma çabalarına rağmen elinizden kaydığını...
yoo... siz, yanlışlıkları görürsünüz size göre bilgisisiz, ukalayız.
"iki tık tık bir şık şık" dediğiniz şeyin kaç yılımızı aldığını bilemezsiniz?
ne var ki kolaydır doktorluk; yüzbinlerce ilacın prospektüsünü ezberlemek,
binlerce hastalığı bilmek ya da vücudun en ince damarını öğrenmek iş midir?
bunlar çok küçük bir parçası hayatımın.
siz yaşamadan bilemezsiniz.
hangi birisine üzüleyim bilemiyorum?
yaşadığımı bilmeden geçen yıllarıma mı, önümde bekleyen karanlığa mı?
tus' un adaletsizliğine mi pratisyenliğin değersizliğine mi?
deliren meslektaşlarıma mı, normal olduğunu zanneden bizlere mi?
dağın başına atandığımda bekleyen sorunlarıma mı, tus çalışmanın izdırabına mı? söyleyin a insanlar... hangi birisine yanayım."

not: alıntıdır, facebook' ta dolaşan bir nottur kendisi.

not 2: birkaç yazım hatası değiştirilmiş, gerisine dokunulmamıştır.

link: http://www.facebook.com/n...id=78031671378&ref=mf
kendilerini herkesten üstün görüp mutsuz olmaları açıkçası normal. hergün onlarca kişiyi ölüm döşeğinden kurtarınca başarılı bir doktor bir yerden sonra kafada bazı şeylerin kopması anlaşılabilir.

zira kendimden biliyorum bir gün elemanın tekini boğulmaktan kurtardım diye kendimi küçük dağları ben yarattım modu içinde bulmuştum. iki hafta falan "evet ben truth boş zamanlarımda insanları ölmekten kurtarırım" gibi şeyler zırvalayarak dolandım. tabi yaşında etkisi büyüktü (bkz: daha 17 17 17 onyediymiş)
o kadar sıkıntıya* ve sürekli çevredeki hasta ve mutsuz insanları görmeye dayanamamak.
bazen de uzmanlık alanlarıdır.

(bkz: haydar dümen)
6 yıllık gudubet eğitimden sonra diplomalarının sağlık bakanlığı tarafından rehin alınması en basit sebeplerinden biridir.lisans eğitimi sonrası girdikleri dünyanın en zor sınavlarından biri olan tus yine büyük bir sebep olabilir fakat hastalarını memnun etmek için bir taraflarını yırtmalarına rağmen beklediği saygıyı görmemeleri de olabilir...
aldıkları o kadar parayı nereye harcıyacaklarını bilememekten kaynaklanan durum.