bugün

- tanrıya inanıyor musun?
+ o ne?
- tanrı işte canım. hani evreni yaratan...
+ öyle biri mi var?
- onu soruyorum işte; var mı sence öyle biri?
+ bilmem.
- sence önemli bir soru değil mi bu?
+ bence bu gelişigüzel bir soru.
- peki aynı tanrının seni öldükten sonra yargılayacağını söylesem?
+ öldükten sonra dirileceğimi mi söylüyorsun?
- ölmek ve dirilmekten çok, ruhunun vücuttan ayrılması diyebiliriz.
+ ruh ne?
- vücudunu denetleyen, seni sen yapan şey.
+ beynim olabilir mi mesela?
- hayır. vücudunun herhangi bir parçası olamaz.
+ anlamıyorum. ne o zaman bu? nerede?
- evrenin başka bir boyutu gibi düşünebilirsin onu. bu boyutun arkasındaki bir perde gibi.
+ peki. bunu kabul edebilirim.
- e? inanıyor musun?
+ ruha mı?
- ruha, tanrıya...
+ inanmam için herhangi bir sebep göremedim henüz.
- ona inanmazsan seni cezalandıracağını söylediğini de eklesem?
+ hm. bu biraz korkutucu tabii. tam olarak neye inanmam gerekiyor cezalandırılmamak için?
- çeşitli dinler var. hepsi farklı şeyler söylüyor bu konuda.
+ bu "dinler" nereden biliyorlar neye inanılması gerektiğini?
- tanrı peygamberler aracılığıyla emirlerini iletiyor. farklı emirler var. hepsi ayrı bir dini oluşturuyor.
+ kaç din var?
- bolca var. ama hepsinin emirleri tutarlı değil.
+ tutarlı emir yazmak ne kadar zor olabilir ki?
- sadece tutarlı demek istemedim aslında. bazıları mucizeler içeriyor.
+ mucize nedir?
- tanrının isteğiyle olan, normalde olması imkansız şeyler.
+ ne gibi mesela?
- kimsenin yazamayacağı sözler gibi.
+ örneğin?
- örneğin henüz bilmediğin bir şeyi söyleyen sözler.
+ henüz keşfedilmemiş bilimsel bir gerçek gibi mi?
- kesinlikle.
+ var mı ilk kez tanrının emirlerinden öğrenilmiş bilimsel bir gerçek?
- sanırım yok. emirler doğrudan gerçekleri yazmıyorlar. ama bir gerçeğe ulaşınca bakıp tanrının bir emrinde onu çoktan söylemiş olduğunu anlayabiliyoruz.
+ bana nostradamus' u hatırlattı bu...
- mucizeler sadece gerçeklerle ilgili değil, ahlakla da ilgili.
+ ne gibi?
- tanrı bize iyi olmamızı öğütlüyor.
+ annem de yapıyor bunu.
- ama tanrı iyi olmanın yollarını da açıklıyor.
+ annem bunu da yapıyor.
- annen neyin iyi olduğunu nereden biliyor?
+ bilmem. tanrı neyin iyi olduğunu nereden biliyor?
- tanrı her şeyin en iyisini bilir çünkü.
+ biraz döngüsel olmadı mı? tanrı en iyiyi söylediği için sözleri mucizedir. ama en iyiyi sadece kendisi bilir. öyleyse sözler mucizeyse mucizedir, değilse değildir demiş oldun.
- ya fiziksel mucizeler? peygamberlerin tanrıyla iletişim kurması, ırmakların yarılması, vs.?
+ öyle şeyler okumuştum. odyssey destanındaki olaylar daha yaratıcı geliyor bana.
- bu olaylara inanmıyorsun yani?
+ sen odyssey' de ki olaylara inanıyor musun?
- kim inanıyor ki onlara?
+ senin dediklerine daha çok insanın inanıyor olmasını bir argüman olarak sürmeyeceksin umarım?
- bu gerçeğin bir sürü insanın inanmasında etkili olduğuna eminim. özellikle anne baba inanıyorsa, çocuk da inanır genellikle.
+ çocukları kandırır isen noel baba'ya da inanırlar.
- anladım seni. ateistsin yani?
+ neyim?
- ateist. tanrıya inanmıyorsun.
+ baştan beri tanımladığın şeylere, tanrı, ruh, peygamber, din, mucize, bunlara inanmak için hiçbir sebep görmüyorum, evet.
- bence sorun yok. en azından bazı ateistler gibi bu kavramlarla dalga geçmiyorsun.
+ açıkçası dalga geçmemek için de bir sebep görmüyorum. himinileri gubardatacak hobaraklar arıyorum dersem komik olur değil mi?
- eh.
+ sen de şu anda bana evreni yaratan, "ruhları" cezalandıran, "peygamberle" konuşan, "mucizeler" yapan bir "tanrıdan" bahsediyorsun.
- ama buna bir sürü insan inanıyor.
+ toplanıp döverler mi demek istiyorsun?
- yani...
+ evet, bu dalga geçmemek için iyi bir sebep olabilir.
- insanlar bu yüzden savaşabiliyor.
+ beni karıştırmayacaklar ise o çok dert değil.
- maalesef bir bomba patladığında senin de ölmemen için bir sebep yok.
+ hm. ne öneriyorsun?
- yanlış inançlara karşı devamlı bir savaş halindeyiz zaten.
+ eminim şu anda bomba patlatmak üzere olan herkes aynı şeyi söylüyordur.
- ne demek istiyorsun?
+ insanların dinler yüzünden savaştığını söylüyorsun. ancak bunu engellemek için önerdiğin şey de dinler arası bir savaştan başka bir şey değil.
- peki sen ne öneriyorsun?
+ illa bir şey önermem gerekseydi insanlara dinlerden kurtulmalarını önerirdim.
- kimse dinlemez ki?
+ tam da bu yüzden bir şey önermeyeceğim.
- e? ne yapacaksın?
+ izninle takılacağım biraz. dışarıda güneş açtı, sahil çok güzeldir şimdi.