bugün

çok ama çok yerinde bir tesbit. kapitalist sistemde savaş ve silah arz talep dengesini ancak düşman ile dengeleyebilir ve sürekliliğini sağlayabilirsiniz.
(bkz: pkk ile tc yonetimi arasindaki bag)
kurtlar vadisi pusu dizisinde iskender büyük tarafından söylenen manidar söz.
dış politikada sık kullanılan bir yöntemdir. ortak bir düşman bağları kuvvetlendirecektir.
carl schmitt'in 'dost ve düşman teorisi'ne göre, bir ulusta siyaset olabilmesi için, iç ya da dış düşman olması gerekir. ancak pkk, türkiye devletince doğrudan korunup kollanan bir örgüt değil, küresel bir stratejinin parçasıdır. ancak yine de, türkiye'de pkk'ya karşı oluşmuş bir bağımlılığın olduğu gerçeği de yadsınamaz.

o, bu bir tarafa. bu kapitalizmde ne siyasetçi halka dürüst olabilir ne de halk gerçeklerle yüzleşebilir. bu nedenle, sistem tamamen basın yayın organlarıyla oluşturulan manipülasyonlar üzerine kuruludur ve çökmek zorundadır zira kendi içinde uyumsuzluk ve çatışma halinde olan herşey kendi kendini yok eder ya da değiştirir. gün gelecek, insanlar tüm kurumlar tarafından nasıl olup da tarih boyunca aldatıldığını anlayacak ve dünya köklü bir değişim içine girme sürecine girecektir.
makyavel ve realizm'i anımsatan söz. her devletin düşman en azından rakip algısı vardır cidden. ancak iç düşman yaratmak cidden tehlikelidir.
doğru olan önermedir. her devlete düşman lazımdır, gerek para, silah, asker haraketliliği için gerekse devlet kadrolarının ve ya halkın ortak amaç etrafında birleşebilmeleri için ki bu birleşme halkın, devletin diğer sorunlarına verdiği değerin azalmasına ve bu sorunlar dolayısıyla devlete karşı gelinmesine engel olur bir nevi devlete bağlılığı arttırır.

hatta bu düşüncenin benimsenmesi ardından şöyle bir fikri de getirir: "büyük devletler kendi düşmanlarını kendi yaratır". devletin kendi yarattığı görünüşte düşman bir oluşum gerçek düşmanların ortaya çıkmasını büyük ölçüde engeller. varsayım olarak pkk örgütünün türkiye devleti tarafından kasıtlı yaratıldığını düşünelim. böyle bir örgütün varlığı, bölünmeci insanları, türkiye topraklarında kendi devletlerini kurma amacında bir örgüt kurmakdan büyük ölçüde uzak tutar. bölünmeciler bunun yerine bazı fikirleri çatışsa bile türkiye'ye karşı bütün halde savaşma düşüncesiyle pkk oluşumuna katılmayı tercih edeceklerdir ki bu da onları doğrudan farkında olmadan karşı savaşmayı planladıkları devletin yönetiminde bir oluşuma sokacak, devletin kendilerinden haberdar olmasından öte bahsi geçen bölünmecileri dolaylı yoldan devlet buyruğuna sokmuş olacaktır. düşman oluşumun gerçekçiliğini sağlamak için verilecek fedakarlıklara vardır ancak toplamda devlete maximum fayda sağlayacak yol budur.*
varsayımların dışında dünyanın en güçlü devleti olan amerikanın, bu dönemde kendine özellikle müslüman olan bütün ortadoğu halkını düşman olarak edindiği* artık herkesin kabul etmek zorunda olduğu bir gerçek. saddamın da bin ladinin de amerika ile önemli bağlantıları olduğu ortaya çıkarıldı. bu ve benzeri liderlerin bilerek ve ya bilmeyerek emirleri amerika'dan aldığı ortada.

gene amerika üzerine daha vahim bir örnek ise komünizm. çeşitli komunist liderlerin amerika ile bağlantılarına bakarak çıkarım yapabiliriz ki amerika komunizmi kendi yaratmamış ve kendi büyütmemiş olsa da büyük oranda ele geçirebilmiş ve yönlendirebilmiştir. ve o kadar ki bu dönemde gerçek komunist düşünceyi** silebilmişlerdir. günümüz komunizmi ancak populist komunizm olarak değerlendirilebilir. alışveriş merkezinden che tshirtü satın alıp, takım tutar gibi bir gruba ait olma güdüsüyle komunist olan bir grup insan komunistlerin çoğunluğunu oluşturmaktadır. ki bu da amerikanın düşmanı vurup parçalayarak ya da kendi kontrolüne alır almaz dağıtarak değil, kendi kontrolünde haraket ettirerek yok edebilmiş ya da evcilleştirmiş olduğunun göstergesidir.
güncel Önemli Başlıklar