bugün
- arkadaşlar biri var23
- suriyeliler suriye'ye dönsün9
- 22 şubat 2024 sparta prag galatasaray maçı15
- anın görüntüsü19
- erkeğe ne hediye alınır32
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri14
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız17
- modern kadinin ucuz ve kolay ulasilabilir olmasi8
- avrupanın yarrağı yemesi yakındır8
- nickli başlık açanlar çaylak yapılacaktır9
- adanada polisin saldırganın ayağına sıkması12
- kanınıza rengini verir misiniz15
- uzağı göremeyen insan18
- türkiyede çok abartılan arabalar21
- icardi190516
- icardi1905 silik olsun kampanyası35
- icardiyi tokat manyağı yapmak9
- futbolcu ismiyle nick almak11
- bir sözlük kızı ile yakınlaşmak19
- evlilik12
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım29
- 27 nisan 2024 fenerbahçe beşiktaş maçı24
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi12
- ideal duş alma sıklığı12
- integralin müfredettan kaldırılması15
- patiswiss9
- artificialintelligence11
- ak partiliyi çok fena döven chp belediye başkanı18
- 26 nisan 2024 adana demirspor galatasaray maçı51
- kültürlü entelektüel alçak gönüllü güzel kadın13
- kekeme olan biri doktor olurmu11
- arkadaşlar cumaya neden gelmediniz14
- nickini google da aratınca çıkan ilk görsel16
- seni seviyoruz insan olmaya çeyrek kala8
- bik bik moderatör olsun19
- bik bik moderatör olunca bana kız ayarlar mı10
- kent lokantası niye bedava değil demek9
- antalya'ya abartılmış şehir diyen göt11
- istanbul suriyenin başkentidir12
- nervio'nun ellerinde cenneti koklamak9
- cumaya gidenlerin çok azalması13
- pahalılıktan dolayı suriyeye dönen kadın8
- azerileri çok seviyorum ne yapmalıyım13
- genç kızlıktan teyzeliğe geçiş13
- aristoteles'in orta yolu10
- manyak olmaya karar verdim silik olsun kampanyası14
- birini donuzlayarak ceza vermek9
devlet ile siyasal iktidar arasındaki ilişki her daim siyasetle uğraşanlar için cevaplanması gereken bir soru olmuştur. bu soruda her ikisi arasındaki ilişki tarif edilmeye çalışılırken, birbirlerine göre konumlanış ve hiyerarşileri, dahası belirlenim altında kaldıkları yapıların neler olduğu cevaplanmaya çalışmıştır. kuşkusuz bu cevapları veren kişiler kendi nesnel gerçekliklerinden, maddi dünyadaki konumlanışlarından ve belirlenim altında kaldıkları düşünce birikiminden bağımsız değildir. ancak bir gerçek var ki; bu öznellik arasında arayacağımız cevaplar maddi gerçekliğin kendisine dayanacaktır; yani nesnel olmaya çalışacaktırlar.
önce siyasete dair bir ortodoks önerme ile çıkalım: siyaseti belirleyen asıl şey sınıf dinamiklerinin ve mücadelelerinin kendisidir. o halde sınıf mücadelesinin asli hedefi siyasal iktidarın alınmasıdır. siyasal iktidar bu mücadelelerin merkezinde duran asli unsurdur. siyasal iktidarın kendisi; belirli bir anda ve alanda karar alabilme, bu kararları uygulama mekanizmasıdır. bu karar süreçlerini etkileyen olgular ise siyasal iktidar kavramının kapsamında kalan bir alanı tarif eder.
devletin kendisi ise çoğu siyaset bilimci- aslında bu kavram burjuva bir bilim için geçerlidir, ancak şimdilik bu kavramı kullanmaya devam edelim- için bir aygıttan ve düzenleme aracından ibarettir. genel olarak ise devletin konumu ve görevi bir hakemlik olarak tanımlanmaktadır. ancak bilindiği üzere siyasetin kendisi maddi gerçeklikten beslenir ve çeşitli düzlemler üzerinden belirlenir. devletin yalnız bir hakemlik görevi üstlenmesi hem tarihsel açıdan hatalıdır, hem de siyasal açıdan. diğer taraftan devleti dör başı mamur bir ideoloji ve baskı aygıtı olarak gören, bu aygıtı tamamen egemen sınıfın belirlenime bırakan anlayışta açıkçası devleti hiçleştiren bir anlayıştır. bazılarının aklına 60'lı yıllardan itibaren başlayan avrupa marksizminin önemli düşünürleri olan miliband, althusser, laclau gibilerin fikirleri aklımıza gelebilir. nitekim poulantzas'ın devleti hiçleştiren yaklaşımı ile althusser'in devleti mutlaklaştıran, diğer tüm toplumsal ilişki biçimlerini onun içine sokan yapısalcı anlayışa bir itirazda bulunmak gerekiyor.( kriz yazıları, louis althusser, ithaki yayınları, 1978) hem entelektüel açıdan belirli noktalarda sakat, hem de siyasal açılardan. özellikle siyaset gibi entelektüel alandan beslenen ama onunla açı farkları bulunan bir düzlem için son derece önemlidir.
burada durarak siyasal iktidar hakkında bir hatırlatmada bulunalım. siyasal iktidarla sınıf iktidarı aynı şey değildir. sınıf iktidarı belli bir formasyonda bütün yapıları kapsarken, siyasal iktidar bu iktidar biçiminin siyasal düzlemdeki izdüşümüdür. Bu noktadan asıl vurgulanması gereken şey ise devletin varlığı siyasal iktidar için mutlaktır. devleti kitleler açısından hem ideolojik yapısı ve gelenekleriyle hissettirmeyen, hem de yaptığı siyaset ve baskı aygıtıyla her an hissetiren duygu buradan gelmektedir. siyasal iktidar açısından elzem oluşu. aynı anda hem hissedilen, hem de hissedilmeyen devlet aygıtı hakemlik görevinin çok ötesinde meşruiyet, kanun yapma yetkisi ve nesnel şartlarla belirlenen toplumu bir formasyona sokma gücü verilir. bu gücün ana kaynağı ise siyasal iktidarsa, siyasal iktidarın gücünde de sınıf iktidarı yatmaktadır.
sonuç yerine belirtmek gerekiyorki; mevcut devlet anlayışının sınıf mücadelelerini aklayan bir konumda bulunduğu, siyasal iktidar denilen olguyu göz ardı edişi bulunmaktadır. bunun bir an önce silinmesi gerekmektedir. çok özel bir düzenleme kurulu olan devletin mevcut sınıf mücadelelerinden etkilenmediğini iddia etmek gülünç olduğu gibi, siyasal iktidar aygıtını es geçen anlayışlar da mahkum edilmelidir. devlet ve siyasal iktidar arasındaki ilişki, hiyerarşi ve meşruluk kaynakları bir kere daha yeniden irdelenmelidir. devletin özerk alanı muğlaklaştırılmış, siyasal iktidar kavramı ise yerin dibine sokulmuştur. buna dair hem siyasal, hem de entelektüel bir çalışma zarurudir.
önce siyasete dair bir ortodoks önerme ile çıkalım: siyaseti belirleyen asıl şey sınıf dinamiklerinin ve mücadelelerinin kendisidir. o halde sınıf mücadelesinin asli hedefi siyasal iktidarın alınmasıdır. siyasal iktidar bu mücadelelerin merkezinde duran asli unsurdur. siyasal iktidarın kendisi; belirli bir anda ve alanda karar alabilme, bu kararları uygulama mekanizmasıdır. bu karar süreçlerini etkileyen olgular ise siyasal iktidar kavramının kapsamında kalan bir alanı tarif eder.
devletin kendisi ise çoğu siyaset bilimci- aslında bu kavram burjuva bir bilim için geçerlidir, ancak şimdilik bu kavramı kullanmaya devam edelim- için bir aygıttan ve düzenleme aracından ibarettir. genel olarak ise devletin konumu ve görevi bir hakemlik olarak tanımlanmaktadır. ancak bilindiği üzere siyasetin kendisi maddi gerçeklikten beslenir ve çeşitli düzlemler üzerinden belirlenir. devletin yalnız bir hakemlik görevi üstlenmesi hem tarihsel açıdan hatalıdır, hem de siyasal açıdan. diğer taraftan devleti dör başı mamur bir ideoloji ve baskı aygıtı olarak gören, bu aygıtı tamamen egemen sınıfın belirlenime bırakan anlayışta açıkçası devleti hiçleştiren bir anlayıştır. bazılarının aklına 60'lı yıllardan itibaren başlayan avrupa marksizminin önemli düşünürleri olan miliband, althusser, laclau gibilerin fikirleri aklımıza gelebilir. nitekim poulantzas'ın devleti hiçleştiren yaklaşımı ile althusser'in devleti mutlaklaştıran, diğer tüm toplumsal ilişki biçimlerini onun içine sokan yapısalcı anlayışa bir itirazda bulunmak gerekiyor.( kriz yazıları, louis althusser, ithaki yayınları, 1978) hem entelektüel açıdan belirli noktalarda sakat, hem de siyasal açılardan. özellikle siyaset gibi entelektüel alandan beslenen ama onunla açı farkları bulunan bir düzlem için son derece önemlidir.
burada durarak siyasal iktidar hakkında bir hatırlatmada bulunalım. siyasal iktidarla sınıf iktidarı aynı şey değildir. sınıf iktidarı belli bir formasyonda bütün yapıları kapsarken, siyasal iktidar bu iktidar biçiminin siyasal düzlemdeki izdüşümüdür. Bu noktadan asıl vurgulanması gereken şey ise devletin varlığı siyasal iktidar için mutlaktır. devleti kitleler açısından hem ideolojik yapısı ve gelenekleriyle hissettirmeyen, hem de yaptığı siyaset ve baskı aygıtıyla her an hissetiren duygu buradan gelmektedir. siyasal iktidar açısından elzem oluşu. aynı anda hem hissedilen, hem de hissedilmeyen devlet aygıtı hakemlik görevinin çok ötesinde meşruiyet, kanun yapma yetkisi ve nesnel şartlarla belirlenen toplumu bir formasyona sokma gücü verilir. bu gücün ana kaynağı ise siyasal iktidarsa, siyasal iktidarın gücünde de sınıf iktidarı yatmaktadır.
sonuç yerine belirtmek gerekiyorki; mevcut devlet anlayışının sınıf mücadelelerini aklayan bir konumda bulunduğu, siyasal iktidar denilen olguyu göz ardı edişi bulunmaktadır. bunun bir an önce silinmesi gerekmektedir. çok özel bir düzenleme kurulu olan devletin mevcut sınıf mücadelelerinden etkilenmediğini iddia etmek gülünç olduğu gibi, siyasal iktidar aygıtını es geçen anlayışlar da mahkum edilmelidir. devlet ve siyasal iktidar arasındaki ilişki, hiyerarşi ve meşruluk kaynakları bir kere daha yeniden irdelenmelidir. devletin özerk alanı muğlaklaştırılmış, siyasal iktidar kavramı ise yerin dibine sokulmuştur. buna dair hem siyasal, hem de entelektüel bir çalışma zarurudir.
(bkz: devlet ve ideoloji)
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar