bugün

Bazıları yalnızca bedenlerini götürür giderken...
Hayallerini bırakırlar, anılarını...
Ve bir daha toparlaması mümkün olmayan bir enkaz bırakırlar geriye...
Bazen 'sen daha iyisine layıksın' derler.
Bazen 'ben sana göre değilim' derler.
Bazen de 'her şey senin mutluluğun için' derler...
Derler, ve giderler...
Bizi en çok mutluluğumuzu istediğini söyleyenler incitirler.. .
Ayrılık da elbette dahil aşka.
Ama zamansız ayrılıklar yok mu; hani şu her şey yolundayken, üstelik tek bir neden bile yokken bir piç gibi yüzüstü bırakıldığımız ayrılıklar...
Dokunuyor insana. Saçma bir kısa mesajla bitmesi var bir de...
Birlikte geçmiş onca güzel zamanı tek bir kısa mesaja sığdıran ayrılıklar var...
En çok da bu koyuyor işte...
Bir şeyler anlatmaya çalışıyorsun, yazmaya çalışıyorsun, ses tonun yok, bakışın, telâşın...
Hiçbirini gösteremiyorsun, ifade edemiyorsun.
Tarifsiz bir şekilde canın acıyor ama bunu hissettiremiyorsun...
Oysa bir kere sarılsan düzelecek gibidir, böyle olunca yapamıyorsun işte...
Ben de yapamadım, üzgünüm.. .
Siz hiç sonsuza dek kaybettiğinizi bildiğiniz birinin saç telini, hatta bir tek kirpiğini bile sakladınız mı?
Bir gün dönerse mahcup olmamak için değil, hala kıyamadığınız için yaptınız mı bunu?
O saç telini koklayıp ağladınız mı gecelerce, ağlarken uyumaya çalıştınız mı hiç?
Ben yaptım... yapıyorum.. .
Sevdiğin kadar sevilirsin diye bir şey yok bu hayatta.
Ne kadar seversen o kadar acı çekiyorsun sonunda.
Mesele çok sevmek değil azizim.
Mesele hak edeni sevmek, hak ettiğince sevmek...

Ezgin kılıç.