bugün

cumhuriyet halk partisi genel başkanı deniz baykal'ın 29 mart seçimleri sonrası yaşadığı derin korkudur. türkiye genelinde önceki yerel seçimlere göre oy oranını artıran parti daha fazla il ve ilçeye sahip olmuş, tüm bunlar yetmezmiş gibi bir de kemal kılıçdaroğlu gibi bazı sağcıların bile güvenini kazanmış bir potikacı parti içinde sivrilmiştir.

bunlar iyi şeyler baykal'ı neden korku sarsın?

deniz baykal hiçbir zaman iktidar partisinin genel başkanı olmak, başbakan olmak gibi hayaller kurmadı, bu görevleri istemedi. başbakanlık gibi sorumluluğu en yüksek mertebede görev yapmak baykal'ın harcı değil. o, rahat muhalefet koltuğuna oturup hükümetin her hamlesini eleştirmeyi, yapılacak işlere çomak sokmayı ancak başbakan kadar medyanın önünde olmayı kısacası flaşlara bol bol gülücük dağıtmayı sever.

bir diğer mesele, türkiye'de parti içi demokrasinin olmadığı bir ortam var. (bkz: turkiye de parti ici demokrasi olmamasi) deniz baykal tıpkı recep tayyip erdoğan'ın ak parti'sinde olduğu gibi chp'de padişahtır. kendisine muhalif isim istemez, muhalif görüşlüleri uygun zaman ve mekanda sindirir. (bkz: haluk sahin), (bkz: mustafa sarigul) bu hemen hemen türkiye'deki tüm siyasi partilerde mevcut bir sistemdir örnek de verebiliriz icabında (bkz: abdullatif şener). heh ne diyordum bu seçim gösterdi ki chp'de liderlik vasıfları olmasa da bir adam halkın içine karışabildi (bkz: kemal kılıçdaroğlu) oy oranlarını istanbul'da artırabildi. 15 yıldır muhafazakarların elinde olan (yamuluyorsam düzeltsin biri) istanbul'da chp yine kazanamadı ama yüzde 10'luk bir sıçrama yaparak gelecek genel seçimler için umutları artırdı. haberturk'ün 30 mart günü attığı manşetindeki gibi kemal kılıçdaroğlu artık ciddi ciddi deniz baykal'ın rakibi konumunda. gandi her ne kadar bunu kabul etmese de (chp) parti içindeki muhaliflerin ve değişim isteyenlerin desteğini çoktan arkasına aldı bile. aslında kılıçdaroğlu'nun istanbul adayı olarak gösterilmesi de baykal'ın rakibini büyümeden yok etme planının bir parçası olarak yorumlanmıştı.

özetlersek, baykal partisinin gelecekte tek başına olmasa da hükümet içerisinde koalisyon stili filan rol alabileceğini anladı ve kemal kılıçdaroğlu'nun popülaritesinin tavan yapmasıyla koltuğu sallanmaya başladı. türk solu ve türk demokrasisi için deniz baykal'ın siyasetten kısa zamanda çekilmesi dileğiyle entrymi burada noktalarken bir ak parti neferi olarak bunları yazmak bana mı düştü?