bugün

Muharrem ince dışında hiçbirinde göremediğim özellik.
kullanmadığın eşyaları letgo'dan ücretsiz olarak öğrencilere vermekle olur. öyle boşa atıp tutmakla olmaz.
delikanlılık da kabiliyet gibi: alınttıdır.

Osmanlı’da şairi olmayan beyitlere Lâedrî denilir. işte böyle bir beyitte, yani şairi ya da söyleyeni belli olmayan bir beyitte şöyle diyor:

Kabiliyet dâd-ı Hak'tır her kula olmaz nasip,
Sad hezâr terbiye etsen bî-edep olmaz edîp

Evet, bir insanda kabiliyet yoksa, dahası terbiyeden nasibini almamışsa, ne kadar terbiye edersen et edepli bir hale getiremiyorsun. Kısacası bi-edep ten edip olmuyor.
günümüzde kerizlik seviyesine indirgenmiş durum. delikanlı, mert ve dürüst biri olmaktansa suyun akışına göre hareket etmeyi bilen oportunist bir omurgasız olmak her şeyi kazandırıyor.
Toplum değerlerini benimsemiş, sadece o değerler doğrultusunda hareket eden, düşünemeyen, toplumun köpeklerine verilen ad. Boş muhabbet.
cinsiyet değil şahsiyet işidir.
(bkz: damar sözler)
Bu kelimeyi ilk defa köyde okuduğum yıllar da bir müfettişten duymuştum.

Bana " ne yapıyorsun delikanlı?" demişti. Ne cevap verdiğimi hatırlamıyorum lakin " delikanlı " kelimesini "kanın deli olmasıyla" ilişkilendirmiştim.
klavyede herkesin yapabildiğidir.

10 yaşında velet keserimli, döverimli konuşuyor ahaha.

yapmayın, yaptırmayın.
Gerçek delikanlılık efendiliktir.
delikanlılık adam kesip asmak, sokakta alem kurmak değildir; delikanlılık akşam dönerken eve ekmek götürebilmektir, yiğit olmaktır, adam olmaktır.
Delikanlılığın sonu mezarlık.
güzel bir kurumdur. benim çok güzel abilerim oldu delikanlılığı ben onlardan öğrendim mesela benim bir hilmi cem abim vardı anlatmakla bitmez şimdi ıssız bir adada yaşıyor neyse.
delikanlılık öyle sanıldığı gibi elde tesbih, asabi bir yüz, sinirli tavırlar, psikopat hareketler bütünü değildir... garibe sahip çıkıyorsan, kimsenin karısına kızına bakmıyorsan, efendi efendi işinden evine, evinden işine gidiyorsan, hanımına saygı sevgi gösteriyorsan, kimseyi kırmıyorsan, alçak gönüllüysen, yüzünde herşeye rağmen ufak bir tebessüm varsa... işte sen delikanlısın.
delikanlılık çok eski yıllarda kaldı maalesef. örnek vermek gerekirse. bir kişiyle tartışıyorsun diyorsun ki yarın şurada buluşalım. ertesi gün tek başına oraya bir gidiyorsun oda ne? 10 kişi birden gelmişler. şimdi bunun neresi delikanlı şimdi ki gençler çok çabuk arkadaş satıyorlar. bir sırrını paylaşsan yarın aran bozulduğu anda sırrını tüm arkadaşlarına yayıyor. veya bir kaç kişiyle kavga etsen orada seni mal gibi bırakıp kaçan insanlar, delikanlıyım diyerek sokaklarda dolaşıyor. gençler arkadaşlık yaptığı kişileri çok iyi seçmesi lazım. her insandan arkadaş veya delikanlı çıkmıyor.
sessizce işini yapıp evine ekmeğini götürmektir. müdür oldum diye tanrıyı oynamaya kalkan kasaba memurlarının farkında olmak; ama şimdilik "fil"i sakin tutmaktır.
özenti olmamaktır.Sözünün eri olmaktır.
silah çekmek ve tesbihi sallamak değildir delikanlılık.

tesbihi çekmek ve silahı saklamaktır.
iyi bi bok olsaydı başında deli olmazdı abartmayın amk.
öyle yazıda durduğu kadar basit değil delikanlılık. her erkeğin harcı hiç değildir, her erkek taşıyamaz bu sorumluluğu.
(bkz: nihat doğan felsefesi)
(bkz: facebook terk)
delikanlılık demek sokakta ona buna laf atıp güç gösterisi yapmak değildir, delikanlılık kavgalara karışıp yenmek veya yenilmek değildir,

delikanlılık, sabahtan akşama kadar çalışıp, akşam olduğunda eve ekmek götürebilmektir.
http://www.uludagsozluk.com/e/9419818/
Yukardaki duruma göre delikanlı olabilmenin şartı, silahsızlanmakmış.

(bkz: bull shit)
nedense bu sıfatı en son hak edenlerin ağzından düşmeyen sıfat. bir yazara hakaret edebilmek için onun bir özelliğini başlık yapıp altına olmayacak hakaretler yazan, 'kardeşim' dediği insanları o başlığa entry girmeye zorladıkları bizzat kardeşleri tarafından özel mesajla belirtilen kişiler nedense bu sıfatı çok sevmektedirler. paşa paşa oturup düşünmelerini öneriyorum...
ne yazıkki günümüzde; bazı polat alemdar triplerindeki arkadaşların dilikanlılık ile karıştırdığı kavramdır.