bugün

imkansız gibi görünse de aslında mümkündür.

lise birinci sınıfın ortalarındayız. okulda sağ sol kavgası almış başını yürümüş. kimse müdahale etmiyor. müdür ülkücülere destek, felsefe hocası diğerlerine. hem soğuk hem sıcak savaş yaşanıyor. ülkücü arkadaşlardan en popüler olanıyla solcu olanların en popüler olanı arasında sürekli birbirini kıstırıp dövme hadisesi meydana geliyor. ben ve bir başka arkadaşım da o çıkışta tiyatro oyunumuzun provası için okulda kalmış, prova bittikten sonra yola koyulmuştuk. solcu olan arkadaş bizim ortaokuldan çok samimi arkadaşımız. o da basketbol takımında. tam çıkışta denk geldik. hadi dedik beraber yürüyelim. evlerimiz de yakın. neyse epey yürüdükten sonra otoparkın yanından geçerken önümüze yaklaşık 40 kişilik bir grup çıktı. biz daha ne olduğunu anlamadan yumruklar suratımızda, tekmeler sırtımızda patlamaya başladı. aslında bizle dertleri yok ama yanlış zaman yanlış yer durumu...neyse hikayenin asıl kısmı şu ki elemanın bir beni yerde tekmelerken artık nasıl vurduysa birden yuvarlanıp bmc kamyonetin altına girdim. tabi korkudan beynim hızla çalıştı ve bir daha da oradan çıkmadım. ne zaman ki yanı başımda tepişen ayaklar kayboldu işte o zaman çıkabildim. o arada da madem buradayım bir işe yarayayım diyerek kamyonetin alt takımlarını, akslarını, bilumum parçalarını kontrol ettim. yerinden çıkmış hortumları taktım, kabloları birbirine bağladım. süspansiyonlardaki sıkıntıyı falan giderdim. o yaz babam beni tamircinin yanına verdiğinde hiç zorluk çekmediysem bu yediğim o meydan dayağının katkısındandır.
görsel