bugün

iyiden iyiye üstünde düşünmeye başladığım durumdur. suni bir darbe havası estirilmeye başlandı. bazı kesimler durup duruken darbe yürüyüşü organize edip, halkın buna katılmasını teşvik ediyorlar. ortada fol yok yumurta yok. bunu yaparken de milleti orduyla karşı karşıya getirip, orduyu sindirmek, milletin ordudan nefret etmesini istedikleri için yapıyorlar. bunlar değil miydi, 7 temmuzda bilmem kaç ilde mitingler yapılıp halk kışkırtılacak diyenler. aynı şeyleri şimdi kendileri yapıyorlar. senaryoyu yazıp karşı tarafı suçluyor, ama aynı senaryoyu kendileri uyguluyorlar. çeşitli illerde darbeye karşı mitingler düzenleyip, tsk'ya karşı milleti kışkırtmaya çalışıyorlar. bazı yerlerde, akp allah'ın partisi gibi görüldüğü için, ne denirse millet karşı çıkmıyor, bir cemaat gibi hareket ediliyor zaten. bu da tabi başta abd olmak üzere, tüm dış güçlerin işine geliyor.
uykuya yeni dalmış küçük çocuğun, gözlerini hafifçe araladığında, uyanmasına fırsat vermeden poposunu sıvazlamaktır.*
hayasızlığın tavan yaptığı bir siyasette ve bu siyasetin aktörlerinin aynı çıkardaki abd-ab-akp-feto işbirliğinin bu senenin başından itibaren dozunu daha da arttırdığı psikolojik savaşın ve dönüştürme (ılık islam tayyip sultanlığı) eyleminin en önemli ayağı olan "orduyu ve laik rejimi" yıpratıp, türban(sıkmabaş) gardına sarılıp şeytani molla rejimini alıştıra alıştıra getirmek olan asıl amaçlarına ulaşma yolunda ilerlerken yine saklandıkları gard sözde "darbe tehlikesi"dir. tabiki bu darbe aldatmacasında alt yapıyı (yine irandaki gibi) tatlı su solcularının "12 eylül" kininden faydalandıkları çok açık. sizler bizler o saçma "babam ve oğlum", "beynelminel", "vizontele tuba" gibi bilinçaltından darbeyi dünyanın sonu gibi gösteren filmleri göklere çıkartmasaydık bu filmler sayesinde 1980'de vitamin olan heyecanlı ergen konversli solcu çocuklarımız dahi kenan evren'e laf söyler hale gelmezdi.

evet bu yeşil darbede solcularımızın cemaatçilere büyük desteği vardır. halen 28 sene önceki olayda intikam plağında bozuk çalmaktan gözlerinin önündeki molla şeytanı tehlikesini görmezden geldiler. zaten ülkücülerin başı alparslan türkeş'te fetoya methiyeler düzerek tabiiyetini bildirmişti. ve bu ekoller türkiye'deki dönüştürme işlemini kavrayamacak kapasitede liderler tarafından menfaat ilişkisi de bir yandan zavallı siyasi hayatlarını menfaat elde edecekleri patronlara sürtünerek sürdürüyorlar. pekiyi ne olacak?

bundan sadece birkaç sene sonra parçalanmış bir ılık islam cumhuriyetinde eşlerimizin türbanlı olmak zorunda olması mı?, adaleti aynen "sırlar dünyası"nda gece gündüz yayınlandığı gibi ezilip büzülüp diğer dünya da mı beklemek mi?

kadıların adaleti sağlaması mı?

atatürkçülüğün yasaklanması mı?

tekrar arap alfabelerinde mi yazıya geçmek?

amerikan mandası isteğinin hala içlerinde yandığı siyasetçilerin önderliğinde bankalarımızda yabancıların çalıştığı ev sahibinizin dahi yabancı olduğu bir ülke haline mi gelmek?

bütün bunlara değecek mi pekiyi?

bugün camiye giden insanı sniperla avlayan bir ortamdamıyız ki bu koparılan dini özgürlük fırtınası gerçek özgürlüğümüzü silip süpürüp koyun-çoban ilişkisi gibi cemaat lideri- mürit düzeni getirsin?

ayrıca bakınız:

http://www.odatv.com/index.php?id=12897

*imla düzeltmesi
önderleri cumhuriyet savcısına yakalanmış, tutuklu-tutuksuz yargılanmakta olan ulusalcı-darbeci kanadın adaletten kurtulmak için hedef şaşırtma babından uydurdukları masaldır. kendileri söylerken bile inanmakta zorluk çekebilirler.