bugün
- yurtdışı çıkış harcı14
- anın görüntüsü9
- diamond tema25
- oktay kaynarca'nın türkiyeliyim açıklaması19
- kayseri de atatürk heykeline baltalı saldırı13
- millet öğle yemeğine çıkarken yeni uyanan tipler8
- özgür özel13
- abber'ın ruh hastası olması26
- babalar günü17
- kitap okuyan erkek16
- çinliler her şeyi üretebiliyor türklerin neyi var19
- saraca silsüpüroğlu8
- sevgiliyle aynı evde yaşamak9
- kaka'nın eşinin boşanma gerekçesi9
- insan olmaya ceyrek kala14
- diyanetin türkleri araplara şikayet etmesi14
- sözlükteki 11 yaşında yazar olması19
- buralarda dinsiz denen bir tarzan varmış17
- ne hissediyorsun8
- larisalisa12
- steven s power law10
- gideon reid morgan jj33
- kurban eti dağıtmak mecburi mi12
- yazarların başarılı olduğu dersler11
- kendini hunharca teşhir eden liberal türk kızları15
- memati192310
- ismeti yazar yapan moderatör13
- memati1923'ün gelişiyle başlayan süreç13
- özge özacar'ın memeleri10
- hoşlanılan kıza bayramda mesaj atmak11
- yatakta fırtına gibi esen erkek12
- inciden yazar nakli13
- güzel kadınların problemli olması16
- yazın göt boyunda şort giyen kızlar9
- dünyanın en güzel kızlarının olduğu ülkeler9
- ups boobss nickli yazar28
- yazarlarin orgazm olurken kurduklari cumleler11
- 15 haziran 2024 macaristan isviçre maçı9
- 14 haziran 2024 almanya iskoçya maçı14
- iğneye iplik geçiremeyenlerin ioçk'yı eleştirmesi11
düşünüyorsam o zaman yokum .
neden insanlarımız düşünemiyor diye sorguladım. düşünemediklerinden değil de düşünmediklerinden düşünmüyorlar. bahane olarak da zaman kısıtlılığını öne sürüyorlar.
yaşamımızdaki hız hayatımızda tamir edilmesi güç hasarlara yol açıyor. dünyanın yeterince hızlı dönüyor olması, hayatın yeterince çabuk tükeniyor olması yetmiyormuş gibi bunun üzerine teknik değişimin, iletişimin aktarımının, başkalarına yetişmenin hızını da üstüne katıp büyük zorluklar yaratıyoruz yetişmeye çalıştığımız şeyin ne olduğunu bilmeden. tıpkı atlar gibi birbirimizi geçme, saf dışı bırakma çabası içine giriyoruz. şarkılarımız bile hızlanıyor gün be gün. eskiye dönüp baktığımızda günümüzde yapılan hızlı ve kafa yoran şarkılardan, eserlerden eser yok ama günümüz düşüncelerinin temelleri de yine dönüp baktığımız geçmişten geliyor. enine boyuna düşünüp mektuplar yazardık eskiden şimdi ise 10 saniyede mesaj atmaya çalışıyoruz. sonra yaptığımız hataların farkına varıp kafamızı duvarlara taşlara vuruyoruz. neticede en fazla zaman ayırmamız gereken düşünme faaliyetine ayırdığımız zamanın ne kadar az olduğunu görüyoruz. kendimize ayırdığımız zaman azaldıkça yılların daha çabuk ve nafile geçtiğini anlıyoruz. bir yandan bir baltaya sap olabilme endişesi diğer yandan gelecek kaygısı, şöhret merakı vs. insanlara yalnızca bir kere verilen yaşama haklarını bizzat kısıtlamalarına neden oluyor. uzun tutmak istemiyorum ama şu an bu yazıyı okuyan sözlükçü kardeşlerim bir gözleriyle de yandaki başlıkları kontrol etmekte. bir an önce birçok başlık okuma belki uyku arifesinde 2 satır yazı yazabilme derdinde. neyse kaçan kovalanır derler. kaçıp da bir yarış içine gireceğinize hiç kaçmayın, kaçmadığınızda göreceksiniz ki kimseler sizi kovalamıyor.
yaşamımızdaki hız hayatımızda tamir edilmesi güç hasarlara yol açıyor. dünyanın yeterince hızlı dönüyor olması, hayatın yeterince çabuk tükeniyor olması yetmiyormuş gibi bunun üzerine teknik değişimin, iletişimin aktarımının, başkalarına yetişmenin hızını da üstüne katıp büyük zorluklar yaratıyoruz yetişmeye çalıştığımız şeyin ne olduğunu bilmeden. tıpkı atlar gibi birbirimizi geçme, saf dışı bırakma çabası içine giriyoruz. şarkılarımız bile hızlanıyor gün be gün. eskiye dönüp baktığımızda günümüzde yapılan hızlı ve kafa yoran şarkılardan, eserlerden eser yok ama günümüz düşüncelerinin temelleri de yine dönüp baktığımız geçmişten geliyor. enine boyuna düşünüp mektuplar yazardık eskiden şimdi ise 10 saniyede mesaj atmaya çalışıyoruz. sonra yaptığımız hataların farkına varıp kafamızı duvarlara taşlara vuruyoruz. neticede en fazla zaman ayırmamız gereken düşünme faaliyetine ayırdığımız zamanın ne kadar az olduğunu görüyoruz. kendimize ayırdığımız zaman azaldıkça yılların daha çabuk ve nafile geçtiğini anlıyoruz. bir yandan bir baltaya sap olabilme endişesi diğer yandan gelecek kaygısı, şöhret merakı vs. insanlara yalnızca bir kere verilen yaşama haklarını bizzat kısıtlamalarına neden oluyor. uzun tutmak istemiyorum ama şu an bu yazıyı okuyan sözlükçü kardeşlerim bir gözleriyle de yandaki başlıkları kontrol etmekte. bir an önce birçok başlık okuma belki uyku arifesinde 2 satır yazı yazabilme derdinde. neyse kaçan kovalanır derler. kaçıp da bir yarış içine gireceğinize hiç kaçmayın, kaçmadığınızda göreceksiniz ki kimseler sizi kovalamıyor.
aklı delirten en başta ki unsur.
aklı hamlıktan kurtarmaktır. faydalıdır.
"kendi içine düşmek".
sessiz ve loş ortamda koltuğa oturup tavana bakılarak daha iyi şekilde yapılan eylem. sonuçlar da daha sağlıklı oluyor.
insanın sahip olduğu ve yapabileceği en değerli şey.
alkol tüketilerek kaybedilen nimet.
gerçekleştirildiğinde size cevaplar yerine yeni sorular olarak dönecek eylemdir. yapılması güzeldir, beyin gerektirir.
çok fazla bir şeyi düşünmek beyni yorar. hemen düşünülüp hemen harekete geçmek lazım. üstünde fazla düşünmek sıkar yorar.
kesinlikle günahtır.
(bir çok kişinin korktuğu gibi) beyin aşındırmayan eylemdir.
düşünün, korkmayın beyniniz aşınmaz.
görsel
düşünün, korkmayın beyniniz aşınmaz.
görsel
bazen fazlası bazende eksik olanı sıkıntı yaratan içsel eylem.
en güzelini bakırköy ruh ve sinir hastalıkları hastanesinin bahçesinde heykel yapar, şık bi düşünür.
biz insanlara cazip geleni tam tersidir.
kendi aklını okumak gibidir.
özlediğim aktivite. noluyor bana böyle..
Bana biricik gıda,aç ve susuz.düşünmek;
Sizinde düşünceniz,yemek,yatmak,eşinmek!
1974
Necip Fazıl Kısakürek.
Sizinde düşünceniz,yemek,yatmak,eşinmek!
1974
Necip Fazıl Kısakürek.
son dönemde insanoğlunun yapmayı unuttuğu eylem.
Bir yerden sonra durdurulamayan kabus.
Illet, sus beyin sus, bir rahat ver, sadece uyurken mi kurtulacagim senden?
Illet, sus beyin sus, bir rahat ver, sadece uyurken mi kurtulacagim senden?
düşünme eylemini canın yandığı zamanlarda yapamazsın. daldığında uzaklara herkes bir şeyler düşündüğünü, çözüm aradığını zanneder. aslında sadece dalmışsındır. boş bakarsın, bir isim sayıklarsın. sana acıyı yaşatan o'dur. seni suçlu gören de. ama belki de kendini haklı görmen, hala seni suçladığını zannetmenden ileri geliyordur? neyse, bunu düşünecek halin yok üzgünken.. boş boş bakmakta kalmıştık en son. evet, içmek ve kendini rahatlatmak istiyorsun. fikirleri kafanda dövüştürebilmek için buna ihtiyacın var. ancak kafan o kadar rahatlıyor ki düşünmek için ihtiyacın olan şeyi alman bunu yapmanı engelliyor. ve bu eyleminin yoruculuğunu bir kenara bırakıyorsun. sadece bir isim sayıklıyorsun...
herkes ve her şeyden ayıran bir özellik. Güzellik de aslında.
güncel Önemli Başlıklar