bugün

içine böyle bir ikilem düşmüş kişinin kararını gitmemek yönünde vermesi doğaldır. zira içinizde böyle bir ikilem varsa gitmeyin zaten.

günahı kernel'e. *
Nedense artık içimde tereddüt kalmadı, gitmiyorum arkadaş.
bence gitmek gerekir. belki ölümden sonra gerçekten soracaklar bugünü sana ve bugün kıldığın cuma namazı sayesinde götüne yağlı kazık sokulmasından kurtulacaksın. kim bilir.
(bkz: demedi deme ibrahim)
abdest bozan hareketler bunlar.
"cuma ya gidince sevaba gitmeyince günaha girdiği sanmak"

"samimiyetsizlik"
"kendini kandırma"
bu tereddüt yaşanırken yalnızca iki şık vardır ve karar vermesi çokda zor olmayan bir konudur. birinci şık abdest namaz derken yaklaşık yarım saati gözden çıkarırsın karşılığında hem uhrevi bir atmosaferin verdiği iç huzur hemde görev yerine getirme açısından vicdani rahatlama yaşarsın. ikinci şık olarakda yarım saati muhtemelen boş geçirirsin bir yandan vicdani rahatsızlık bir yandan da ahirette ceza tehdidiyle karşı karşıya kalırsın.
zaten beş vakit namaz kılmıyorsun bari şu cuma namazlarını aksatma arkadaş diyesim gelen insan kararsız kalma haftada bir gün 1 saat altı üstü. hadi hayırlı cumalar...
"ya böyle amaç sosyalleşmekse, arada bir bütün mahalle bir araya gelip sinemaya gitsek, çay falan içsek birbirimizi tanısak, böyle olma mı" gibi filolojik ve felsefi bakışaçılarına yol açacak damıtılmış tembelliktir. "abdes yerine de ayfonu şarj etsek" falan, o da yemez.

Neticesinde adam eli mahkum gidecektir, eh bu da bir nevi "parti" sayılır, sayılma mı? Lakin arkasından seni bekleyen tek sürpriz, ayakkabıların çalınıp çalınmadığıdır.
üşengeçlik alametidir. gitmekte fayda görüyorum.
melek ile şeytanın fısıltıları arasında kalmaktır.
(bkz: aklınla nefsin arasında kalmak)