bugün

rıhtım dergisinde denk geldiğim ve bu aralar yakın takibe aldığım yazar muammer gündüz'ün muhteşem şiiri.
https://rihtimdergi.com/cesetlerin-nufusu/

sözleri de şu şekilde;

mutlak acılar cürüm işler sol yanımda,
arşa tırmanan hislerim yer altında,
yer üstünde her selam hınç alır benden,
mühimmatsızım insan içine çıkarken
saçım tel tel dökülür,
suskunum biraz da…
bu canı çıkası gecelerin ay tutulmasıdır ayazda,
ayan beyan meçhule sevdalanmışım,
ezberlediklerim, sözcüklerimin manasını kavrar,
uçarı sevinçler yok artık…
yok artık, boyu devrilesi güleç mevsimler,
almacında günlerimin telaşı,
fikrimde fidelenen nihilist seremoniler…
muğlak söz verişler, yemin eder tapınağımda,
tablosunda ressam, bir ağıtı resmeder,
kuşların kanadı kan,
sıcak renkler yok artık…
yok artık, canına yandığımın hayatı,
bıktım mı?
asla!
hangi kâbustur ki uyandırır beni düşümden?
çırılçıplak firara susamışım
ahım var,
vahlıyım biraz da…
ne o gümüş renginde bakışlar var?
ne de altın sarısı yaprak düşer yere?
sonbahar, hüznün ön ismi,
kim koyduysa bu adı, alsın başına çalsın!
tarihi bilinmemekte kalbimin mezar taşının,
bu yere batası dünyanın meçhul alfabesiyim?
ardımda felaket sirenleri çalar
nazımda bir, kaygımda bir…
huzurla bakıyorum gökyüzüne;
kelimelerimden kuruyorum sedir,
kızamık yüzlü çocukların, al kırmızısı şimdi kanım!
vakit, hırpalanmışlığı anlatmanın vaktidir,
şimdi yargısız infaz ver cezama,
suçun kaçta kaçından ben suçluyum?
dağılmışım…
dünyanın perdesini indirmeye bilenmişim,
ol sebebine amaç çizdiğim yol nerde?
ayan beyan cesetlerin nüfusuna girmişim,
anlamlarım kelimelerimin hücumuna uğrar,
silah çeker düşüncelerim aklıma,
kolay yok artık…
yok artık, mümkünleri idam ettim çoktan,
telef oldu saatler biraz da,
ipe çektim, ipten döndüm hiç yoktan.

(bkz: muammer gündüz)